Kur’an-ı Kerim Meali

A’râf / 156- Vektub lenâ fî hâzihid dunyâ haseneten ve fîl âhırati innâ hudnâ ileyke, kâle azâbî usîbu bihî men eşâu ve rahmetî vesiat kulle şey’in, fe se ektubuhâ lillezîne yettekûne ve yu’tûnez zekâte vellezîne hum bi âyâtinâ yu’minûn(yu’minûne).

Diyanet Vakfi = Bize bu dünyada da, ahirette de iyilik yaz, şüphesiz ki biz Sana yöneldik. Dedi ki: "Azabımı dilediğime isabet ettiririm, rahmetim ise her şeyi kuşatmıştır; onu korkup sakınanlara, zekatı verenlere ve bizim ayetlerimize iman edenlere yazacağım."

Yûnus / 7- İnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatmeennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne).

Diyanet Vakfi = (7-8) Huzurumuza çıkacaklarını beklemeyenler, dünya hayatına razı olup onunla rahat bulanlar ve âyetlerimizden gafil olanlar yok mu, işte onların, kazanmakta oldukları (günahlar) yüzünden varacakları yer, ateştir!

Nahl / 100- İnnemâ sultânuhu alâllezîne yetevellevnehu vellezîne hum bihî müşrikûn(müşrikûne).

Diyanet Vakfi = Onun hakimiyeti, ancak onu dost edinenlere ve onu Allah'a ortak koşanlaradır.

Nahl / 128- İnnallâhe meallezînettekav vellezîne hum muhsinûn(muhsinûne).

Diyanet Vakfi = Çünkü Allah, (kötülükten) sakınanlar ve güzel amel edenlerle beraberdir.

Mü’minûn / 2- Ellezîne hum fî salâtihim hâşiûn(hâşiûne).

Diyanet Vakfi = Onlar ki, namazlarında huşû içindedirler;

Mü’minûn / 3- Vellezîne hum anil lagvi mu’ridûn(mu’ridûne).

Diyanet Vakfi = Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler;

Mü’minûn / 4- Vellezîne hum liz zekâti fâilûn(fâilûne).

Diyanet Vakfi = Onlar ki, zekâtı verirler;

Mü’minûn / 5- Vellezîne hum li furûcihim hâfizûn(hâfizûne).

Diyanet Vakfi = Ve onlar ki, iffetlerini korurlar;

Mü’minûn / 8- Vellezîne hum li emânâtihim ve ahdihim râûn(râûne).

Diyanet Vakfi = Yine onlar (o müminler) ki, emanetlerine ve ahidlerine riayet ederler;

Mü’minûn / 9- Vellezîne hum alâ salavâtihim yuhâfızûn(yuhâfızûne).

Diyanet Vakfi = Ve onlar ki, namazlarına devam ederler.

Mü’minûn / 57- İnnellezîne hum min haşyeti rabbihim muşfikûn(muşfikûne).

Diyanet Vakfi = Rablerine olan saygıdan dolayı kötülükten sakınanlar;

Mü’minûn / 58- Vellezîne hum bi âyâti rabbihim yu’minûn(yu’minûne).

Diyanet Vakfi = Rablerinin âyetlerine inananlar;

Mü’minûn / 59- Vellezîne hum bi rabbihim lâ yuşrikûn(yuşrikûne).

Diyanet Vakfi = Rablerine ortak tanımayanlar;

Zuhruf / 19- Ve cealûl melâiketellezîne hum ibâdur rahmâni inâsâ(inâsen), e şehidû halkahum, setuktebu şehâdetuhum ve yus’elûn(yus’elûne).

Diyanet Vakfi = Onlar, Rahmân'ın kulları olan melekleri de dişi saydılar. Acaba meleklerin yaratılışlarını mı görmüşler? Onların bu şahitlikleri yazılacak ve sorguya çekileceklerdir.

Zâriyât / 11- Ellezîne hum fî gamretin sâhûne.

Diyanet Vakfi = Onlar koyu bir cehalet içerisinde kalmış gafillerdir.

Tûr / 12- Ellezîne hum fî havdın yel’abûn(yel’abûne).

Diyanet Vakfi = Ki onlar daldıkları bâtıl içinde oyalanıp duranlardır.

Me’âric / 23- Ellezîne hum alâ salâtihim dâimûn(dâimûne).

Diyanet Vakfi = (22-23) Ancak şunlar öyle değildir: Namaz kılanlar, ki onlar namazlarında devamlıdırlar (ihmal göstermezler;)

Me’âric / 27- Vellezîne hum min azâbi rabbihim muşfikûn(muşfikûne).

Diyanet Vakfi = (27-28) Rablerinin azabından korkanlar, ki Rablerinin azabı(na karşı) emin olunamaz;

Me’âric / 29- Vellezîne hum li furûcihim hâfizûn(hâfizûne).

Diyanet Vakfi = (29-31) Irzlarını koruyanlar -ancak eşlerine ve cariyelerine karşı müstesna; çünkü onlar kınanmaz; bundan öteye (geçmek) isteyenler ise, onlar taşkınların ta kendileridir-;

Me’âric / 32- Vellezîne hum li emânâtihim ve ahdihim râûn(râûne).

Diyanet Vakfi = Emanetlerine ve ahitlerine riayet edenler;

Me’âric / 33- Vellezîne hum bi şehâdâtihim kâimûn(kâimûne).

Diyanet Vakfi = Şahitliklerini (dosdoğru) yapanlar;

Me’âric / 34- Vellezîne hum alâ salâtihim yuhâfizûn(yuhâfizûne).

Diyanet Vakfi = Namazlarını koruyanlar;

Mâ’ûn / 5- Ellezîne hum an salâtihim sâhûn(sâhûne).

Diyanet Vakfi = (4-5) Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, onlar namazlarını ciddiye almazlar.

Mâ’ûn / 6- Ellezîne hum yurâûn(yurâûne).

Diyanet Vakfi = (6-7) Onlar gösteriş yapanlardır; hayra da mâni olurlar.