Önceki Ayet Sonraki Ayet  
37. Sûre Sâffât/92

 مَا لَكُمْ لَا تَنطِقُونَ

  Mâ lekum lâ tentıkûn(tentıkûne).

Kelime Karşılaştırma
mâ lekum : size ne oluyor, siz niçin, yoksa siz
lâ tentıkûne : konuşmuyorsunuz
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = “Ne diye konuşmuyorsunuz?”

 Abdulbaki Gölpınarlı = Ne oldu size, niçin konuşmuyorsunuz?

 Abdullah Parlıyan = Neyiniz var ki, konuşmuyorsunuz?” dedi.

 Adem Uğur = Neden konuşmuyorsunuz? dedi.

 Ahmed Hulusi = "Niye konuşmuyorsunuz?"

 Ahmet Tekin = 'Derdiniz ne ki, konuşmuyorsunuz?'

 Ahmet Varol = 'Size ne oluyor ki konuşmuyorsunuz?'

 Ali Bulaç = "Size ne oluyor ki konuşmuyorsunuz?"

 Ali Fikri Yavuz = Ne oluyor size, konuşmuyorsunuz?”

 Ali Ünal = (92-93) «Neyiniz var konuşmuyorsunuz?» diyerek yaklaşıp onlara kuvvetli bir darbe indirdi.

 Bayraktar Bayraklı = “Neyiniz var; konuşmuyorsunuz!”

 Bekir Sadak = (91-92) O da onlarin tanrilarina gizlice yonelip: «Sunduklari yiyecekleri yemiyor musunuz? Ne o, konusmuyor musunuz?» dedi.

 Celal Yıldırım = «Neden konuşmuyorsunuz ?» dedi.

 Cemal Külünkoğlu = (91-93) O da onların tanrılarına gizlice yönelip: “Yemek yemiyor musunuz? Ne diye konuşmuyorsunuz?” diyerek onların üstüne yürüyüp sağ eliyle bir darbe indirdi.

 Diyanet İşleri (eski) = (91-92) O da onların tanrılarına gizlice yönelip: 'Sundukları yiyecekleri yemiyor musunuz? Ne o, konuşmuyor musunuz?' dedi.

 Diyanet Vakfi = (91-92) Yavaşça putlarının yanına vardı. (Oraya konmuş yemekleri görünce:) Yemiyor musunuz? Neden konuşmuyorsunuz? dedi.

 Edip Yüksel = 'Neyiniz var, neden konuşmuyorsunuz?'

 Elmalılı Hamdi Yazır = Neyiniz var söylemiyorsunuz

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = (92-93) «Neyiniz var konuşmuyorsunuz?» diyerek yaklaşıp onlara kuvvetli bir darbe indirdi.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = (Cevap vermediklerini görünce de): «Neyiniz var da konuşmuyorsunuz?» (dedi).

 Gültekin Onan = "Size ne oluyor ki konuşmuyorsunuz?"

 Harun Yıldırım = “Size ne oluyor ki konuşmuyorsunuz?”

 Hasan Basri Çantay = «Ne oluyor size konuşmuyorsunuz»?!

 Hayrat Neşriyat = 'Size ne oldu da konuşmuyorsunuz?'

 İbni Kesir = Ne o, konuşmuyor musunuz?

 Kadri Çelik = “Size ne oluyor da konuşmuyorsunuz?”

 Muhammed Esed = Neyiniz var ki konuşmuyorsunuz?" dedi.

 Mustafa İslamoğlu = "Size ne oldu böyle, yoksa konuşamıyor musunuz?"

 Ömer Nasuhi Bilmen = «Size ne oluyor ki, konuşamıyorsunuz?»

 Ömer Öngüt = "Neden konuşmuyorsunuz?"

 Şaban Piriş = Size ne oldu da konuşmuyorsunuz?

 Sadık Türkmen = Neyiniz var, neden konuşmuyorsunuz?”

 Seyyid Kutub = Neyiniz var konuşamıyor musunuz? dedi.

 Suat Yıldırım = (91-92) O da çaktırmadan putların yanına sokuldu. Onlara takdim edilmiş öylece duran yemekleri görünce: "Buyursanıza, neden yemiyorsunuz?" "Neyiniz var, neden konuşmuyorsunuz?" dedi.

 Süleyman Ateş = "Neyiniz var ki konuşmuyorsunuz?"

 Tefhim-ul Kuran = «Size ne oluyor ki konuşmuyorsunuz?»

 Ümit Şimşek = 'Neyiniz var ki konuşmuyorsunuz?'

 Yaşar Nuri Öztürk = "Neniz var ki, konuşmuyorsunuz!"

 İskender Ali Mihr = Yoksa siz konuşmuyor musunuz?

 İlyas Yorulmaz = (Ey ilahlar) Size ne oluyor ki konuşmuyorsunuz?