Önceki Ayet Sonraki Ayet  
65. Sûre Talâk/9

 فَذَاقَتْ وَبَالَ أَمْرِهَا وَكَانَ عَاقِبَةُ أَمْرِهَا خُسْرًا

  Fe zâkat ve bâle emrihâ ve kâne âkıbetu emrihâ husrâ(husren).

Kelime Karşılaştırma
fe : artık, böylece
zâkat : tattı
vebâle : vebal, kötü netice, ağır ceza
emri-hâ : onun işi, işi
ve kâne : ve oldu
âkıbetu : akıbet, son
emri-hâ : onun işi, işi
husren : hüsran
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Böylece yaptıklarının cezasını tattılar ve işlerinin sonu tam bir hüsran oldu.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Derken yaptıklarının vebâlini tatmışlardır da işlerinin sonu, ziyan olup gitmiştir.

 Abdullah Parlıyan = Derken onlar yaptıklarının karşılığını tatmışlardır ve bu dünyada yaptıkları işlerin sonu zarar ve ziyan olup gitmiştir.

 Adem Uğur = Böylece onlar da yaptıklarının karşılığını tatmışlar ve işlerinin sonu tam bir hüsran olmuştur.

 Ahmed Hulusi = Böylece işlerinin vebalini tattı ve işlerinin sonu hüsran oldu.

 Ahmet Tekin = Allah ve Rasulünün ortaya koyduğu düzene, şeriata karşı uyguladıkları planlarının cezasını tattılar. Hayatları dünyada da, âhirette de hüsran ile neticelendi.

 Ahmet Varol = Böylece onlar yaptıklarının cezasını tattılar. İşlerinin sonu da hüsran oldu.

 Ali Bulaç = Artık o (ülkelerin halkı), yaptığı kötülüğü taddı ve işinin sonucu bir hüsran oldu.

 Ali Fikri Yavuz = Öylece küfürlerinin cezasını taddılar ve işlerinin sonu bir hüsran oldu. (Ahirette de bir perişanlık içindeler.)

 Ali Ünal = İşlediklerinin vebalini çektiler ve işlerinin sonu tam bir hüsran oldu.

 Bayraktar Bayraklı = Böylece yaptıklarının cezasını çekmişler ve sonuçları hüsran olmuştur.

 Bekir Sadak = Onlar, islerinin karsiligini tattilar; islerinin sonu husran oldu.

 Celal Yıldırım = Böylece onlar, yaptıklarının vebalini tattılar da işlerinin sonu hüsran oldu.

 Cemal Külünkoğlu = Böylece onlar kendi yaptıklarının cezasını tattılar ve yaptıklarının sonu (dünyada) yıkım oldu.

 Diyanet İşleri (eski) = Onlar, işlerinin karşılığını tattılar; işlerinin sonu hüsran oldu.

 Diyanet Vakfi = Böylece onlar da yaptıklarının karşılığını tatmışlar ve işlerinin sonu tam bir hüsran olmuştur.

 Edip Yüksel = Artık o (ülkelerin halkı), yaptığı kötülüğü tattı ve işinin sonucu da bir hüsran oldu.

 Elmalılı Hamdi Yazır = O suretle emrinin vebalini tattı ve işinin akıbeti bir hüsran oldu

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = O şekilde yaptığının cezasını tattı ve işinin sonucu bir hüsran oldu.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Artık işlerinin vebalini tattı ve işlerinin sonu bir hüsrândan ibaret oldu.

 Gültekin Onan = Böylece onlar kendi yaptıklarının cezasını çektiler. İşlerinin sonucu da tam bir hüsran oldu.

 Harun Yıldırım = Artık o, yaptığı kötülüğü tattı ve işinin sonucu bir hüsran oldu.

 Hasan Basri Çantay = İşte o (her memleket halkı) yapdığının ağırlığını tatmış, işinin sonu bir hüsran (ve helak) olmuşdur.

 Hayrat Neşriyat = Öyle ki (onlar) işlerinin vebâlini tattı ve işlerinin âkıbeti hüsrân oldu!

 İbni Kesir = Onlar, yaptıklarının karşılığını tatmışlardır. İşlerinin sonu ise hüsran olmuştur

 Kadri Çelik = İşinin vebâlini taddı. İşinin sonucu da tüm bir ziyan idi.

 Muhammed Esed = Ve böylece onlar kendi yaptıklarının kötü meyvelerini tattılar; (bu dünyada,) yaptıklarının sonu yıkım oldu;

 Mustafa İslamoğlu = Nihayet yaptıklarının vebalini tatmışlar, işledikleri şeyler sonucunda yıkıma uğramışlardır.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Artık işlerinin vebalini tattı ve işlerinin sonu bir hüsrândan ibaret oldu.

 Ömer Öngüt = Böylece onlar kendi yaptıklarının cezasını çektiler. İşlerinin sonucu da tam bir hüsran oldu.

 Şaban Piriş = Yaptıklarının cezasını çektiler ve yaptıklarının sonucu hüsran oldu.

 Sadık Türkmen = Böylece yaptıklarının cezasını tattılar ve işlerinin sonu tam bir hüsran oldu.

 Seyyid Kutub = Onlar yaptıklarının karşılığını tatmışlardır. İşlerinin sonu tam bir hüsran olmuştur.

 Suat Yıldırım = Böylece kötü işlerinin sorumluluğunu tattılar, işlerinin sonu tam bir hüsran oldu.

 Süleyman Ateş = İşinin vebâlini taddı. İşinin sonucu da tüm bir ziyan idi.

 Tefhim-ul Kuran = Artık o (ülkelerin halkı), yaptığı kötülüğü taddı ve işinin sonucu da bir hüsran oldu.

 Ümit Şimşek = Böylece yaptıklarının cezasını tattılar ve işlerinin sonu hüsran oldu.

 Yaşar Nuri Öztürk = Böylece onlar, yaptıklarının vebalini tattılar ve işlerinin sonu hüsran oldu.

 İskender Ali Mihr = Böylece (o ülke halkları) işlerinin vebalini tattı. Ve onların işlerinin sonu hüsran oldu.

 İlyas Yorulmaz = Dolaysıyla yaptıkları yanlış işlerin vebalini çekmişler ve işlerinin sonucu da hüsranla sona ermiştir.