Önceki Ayet  
43. Sûre Zuhruf/89

 فَاصْفَحْ عَنْهُمْ وَقُلْ سَلَامٌ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ

  Fasfah anhum ve kul selâm(selâmun), fe sevfe ya’lemûn(ya’lemûne).

Kelime Karşılaştırma
fe : o zaman
isfah : vazgeç
an-hum : onlardan
ve kul : ve de, söyle
selâmun : selâm
fe : artık
sevfe : yakında
ya’lemûne : bilecekler
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Şimdilik sen onları hoş gör ve “size selâm olsun” de. Yakında bilecekler.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Artık yüzçevir onlardan ve de ki: Esenlik size, yakında bilip anlarlar.

 Abdullah Parlıyan = Ey Muhammed! Şimdi sen, onlardan yüz çevir, vazgeç ve size “Selam deyiver!” yakında bilecekler.

 Adem Uğur = Şimdilik sen onlardan yüz çevir ve size selam olsun de. Yakında bilecekler! buyurdu.

 Ahmed Hulusi = (Rasûlüm!) Sen onlara aldırma ve: "Selâm" de! Yakında bilecekler (işin hakikatini)!

 Ahmet Tekin = Gene de, sen onlara azarlamadan, kınamadan müsamaha göster ve:'Bizden uzak durun' de. Onlar yakında vaziyeti öğrenecekler.

 Ahmet Varol = Şimdi sen onlardan geç ve: 'Selâm' de! Yakında bilecekler.

 Ali Bulaç = Şimdi sen, 'aldırış etmeksizin onlardan yüz çevir' ve: "Selam" de. Artık onlar bileceklerdir.

 Ali Fikri Yavuz = (Ey Rasûlüm), şimdilik onlardan yüz çevir, (kendilerini terk et) de “Selâm= anlaşma var” söyle. Artık yakında (başlarına gelecek felâketi) bileceklerdir.

 Ali Ünal = Madem öyle (ey Rasûlüm), aldırma onlara, (söylediklerini duymazdan, yaptıklarını görmezden gel) ve kendilerine selâmet dileyerek yoluna devam et. Gün gelecek, elbette bileceklerdir.

 Bayraktar Bayraklı = “Onlara karşı dikkatli ol ve “selam” size de! İleride gerçeği anlayacaklardır.”[539]

 Bekir Sadak = (88-89) Onlar hakkinda: «Ey Rabbim! Bunlar inanmayan bir millettir» demesi uzerine Allah: «Oralari gec, esenlik dile; yakinda bileceklerdir» buyurdu. *

 Celal Yıldırım = (88-89) (Peygamberin) «Ey Rabbim ! Şüphesiz ki bunlar imân etmeyen bir millettir», sözüne karşılık, «sen, onlardan vazgeç de selâm (size), ileride bileceklerdir.» (buyuruldu).

 Cemal Külünkoğlu = (Ey Resulüm!) sen onların yaptıklarına dayan/aldırma ve de ki: “Selam (olsun size)!” Çünkü onlar zamanı geldiğinde (hakikati) anlayacaklar.

 Diyanet İşleri (eski) = (88-89) Onlar hakkında: 'Ey Rabbim! Bunlar inanmayan bir millettir' demesi üzerine Allah: 'Onlardan geç, esenlik dile; yakında bileceklerdir' buyurdu.

 Diyanet Vakfi = (88-89) (Resûlullah'ın:) Yâ Rabbi! Bunlar, iman etmeyen bir kavimdir, demesine karşı Allah: Şimdilik sen onlardan yüz çevir ve size selam olsun de. Yakında bilecekler! buyurdu.

 Edip Yüksel = Onlara aldırma ve 'Selam' (barış ve esenlik), de; yakında bilecekler.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Şimdi sen onlardan sarfı nazar et de 'selâm!' de, artık ileride bileceklerdir!

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Şimdi sen onlardan vazgeç de «Selam!» de! Artık ilerde bileceklerdir.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Ey Muhammed! Şimdilik sen onlara aldırma ve: «Size selâm olsun.» de. Onlar yakında bilecekler!

 Gültekin Onan = Şimdi sen 'aldırış etmeksizin onlardan yüz çevir' ve "selam" de. Artık onlar bileceklerdir.

 Harun Yıldırım = Şimdi sen aldırış etmeksizin onlardan yüz çevir ve: “Selam.” de. Yakında bileceklerdir.

 Hasan Basri Çantay = Şimdilik sen (Habîbim) onlardan yüz çevir, «Selâm» de. Artık yakında bileceklerdir.

 Hayrat Neşriyat = (Ey Resûlüm!) Şimdi onlardan yüz çevir ve 'Selâm! (Allah selâmet versin!)' de! Artık ileride bileceklerdir.

 İbni Kesir = Şimdilik sen, onlardan yüz çevir ve; selam, de. Yakında bileceklerdir.

 Kadri Çelik = Şimdilik sen onlara aldırma ve “Selâm” (yumuşak söz) de. Onlar yakında bilecekler!

 Muhammed Esed = Ama sen onlar(ın yaptıkların)a dayan ve de ki: "Selam (olsun size)!" Çünkü onlar zamanı geldiğinde (hakikati) anlayacaklar.

 Mustafa İslamoğlu = Fakat sen (verdikleri selamı) güzel bir karşılıkla al, yani "(Size de) selam olsun!" de. Nasıl olsa zamanı geldiğinde (gerçeği) öğrenecekler.

 Ömer Nasuhi Bilmen = (88-89) Ve onun, «Yarabbi! Muhakkak ki, onlar imân etmez bir kavimdir,» demesi de indallah malumdur. Şimdi onlardan iraz et ve «Selâm,» deyiver, artık ileride bileceklerdir.

 Ömer Öngüt = Resulüm! Şimdilik sen onlardan yüz çevir. De ki: "Size selâm olsun!" Yakında bilecekler.

 Şaban Piriş = Öyleyse onları boş ver ve “selam” de, nasıl olsa öğrenecekler.

 Sadık Türkmen = Sen onlardan vazgeç/ayrıl: “Size selâm olsun/iyi günler” diyerek! Çünkü yakında bilecekler!

 Seyyid Kutub = Ey Muhammed! Sen şimdilik onlardan yüz çevir ve esenlik dile; yakında bileceklerdir.

 Suat Yıldırım = Şimdi sen onlardan yüz çevir ve: "Selâm size!" de. Artık yakında mâruz kalacakları âkıbeti öğrenirler.

 Süleyman Ateş = Şimdi sen onlardan geç ve : "Size esenlik (dilerim)" de. Yakında bileceklerdir.

 Tefhim-ul Kuran = Şimdi sen, 'aldırış etmeksizin onlardan yüz çevir' ve: «Selam» de. Artık onlar bileceklerdir.

 Ümit Şimşek = Sen onlara aldırma ve 'Size selâm olsun' de. Yakında onlar da görecekler.

 Yaşar Nuri Öztürk = Artık sen onlara aldırma, "Selam!" deyiver. Yakında bilecekler.

 İskender Ali Mihr = Bundan sonra onlardan vazgeç ve: “Selâm olsun.” de. Artık yakında bilecekler.

 İlyas Yorulmaz = Onlardan (Kur’an’ı onlara anlatmaktan) vazgeç ve onlara “Selam” diyerek geç git. Sonra onlar gerçekleri öğrenecekler.