Önceki Ayet Sonraki Ayet  
17. Sûre İsrâ/87

 إِلاَّ رَحْمَةً مِّن رَّبِّكَ إِنَّ فَضْلَهُ كَانَ عَلَيْكَ كَبِيرًا

  İllâ rahmeten min rabbike, inne fadlehu kâne aleyke kebîrâ(kebîren).

Kelime Karşılaştırma
illâ : ancak, sadece
rahmeten : bir rahmet
min rabbi-ke : senin Rabbinden
inne : muhakkak
fadle-hu : onun fazlı
kâne : oldu
aleyke : senin üzerinde
kebîren : büyük
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Ancak Rabbin’den bir rahmet olarak böyle yapmadık. Çünkü O’nun sana olan lütfu büyüktür.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Ancak Rabbinin rahmeti onu korumuştur; gerçekten de onun lütfü, ihsânı pek büyüktür sana.

 Abdullah Parlıyan = Böyle birşey olmuyorsa bil ki, bu yalnızca Rabbinden bir rahmet nedeniyledir. Gerçekten de, O'nun sana olan iyilik ve ikramı pek büyüktür.

 Adem Uğur = Ancak Rabbinin rahmeti (sayesinde Kur'an bâki kalmıştır). Çünkü O'nun sana lütufkârlığı çok büyüktür.

 Ahmed Hulusi = Rabbinden olan bir Rahmet dışında! Muhakkak ki O'nun senin üzerine olan lütfu çok büyüktür!

 Ahmet Tekin = Ancak Rabbinin rahmeti sayesinde Kur’ân bâki kalmıştır. Onun sana olan lütufkârlığı çok büyüktür.

 Ahmet Varol = Ancak (onu bırakması) Rabbinin bir rahmetidir. Şüphesiz O'nun senin üzerindeki lütfu büyüktür.

 Ali Bulaç = (Vahyi sende bırakan) Rabbin rahmetinden başka (sı değildir). Şüphesiz O'nun lütfu senin üzerinde çok büyüktür.

 Ali Fikri Yavuz = Fakat Kur’ân’ı kalbinde ezberlemen, ancak Rabbinin bir ihsanıdır. Gerçekten O’nun, senin üzerindeki ihsânı çok büyüktür.

 Ali Ünal = Ama Rabbin sana karşı çok merhametlidir; doğrusu O’nun senin üzerindeki lütf u nimeti pek büyüktür.

 Bayraktar Bayraklı = Ancak Rabbinin rahmeti sayesinde vahiy kesilmedi. Çünkü O'nun sana büyük lütfu vardır.

 Bekir Sadak = Bunu yapmayisi ancak Rabbinin sana merhamet etmesindendir. unku O'nun sana olan nimeti buyuktur.

 Celal Yıldırım = Ancak Rabbinden bir rahmet (onu gidermiştir. Şüphesiz ki O'nun sana iyilik ve ikramı pek büyüktür.

 Cemal Külünkoğlu = Ancak Rabbinden bir rahmet olarak böyle yapmadık. Çünkü O'nun sana olan lütfu ve ihsanı büyüktür.

 Diyanet İşleri (eski) = Bunu yapmayışı ancak Rabbinin sana merhamet etmesindendir. Çünkü O'nun sana olan nimeti büyüktür.

 Diyanet Vakfi = Ancak Rabbinin rahmeti (sayesinde Kur'an bâki kalmıştır). Çünkü O'nun sana lütufkârlığı çok büyüktür.

 Edip Yüksel = Ancak Rabbinin rahmeti var... O'nun sana olan nimeti büyüktür.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Ancak rabbından bir rahmet başka, hakıkat senin üzerinde onun fazlı pek büyük bulunuyor

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ancak Rabbinden bir rahmet olarak (vahyettiklerini ortadan kaldırma işini) yapmadık. Gerçekten O'nun sana olan lütfü çok büyüktür.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Fakat Rabbinden bir rahmet olarak (biz bunu yapmadık). Gerçekten O'nun senin üzerindeki lütfu çok büyüktür.

 Gültekin Onan = (Vahyi sende bırakan) rabbin rahmetinden başka(sı değildir). Şüphesiz O'nun lütfu senin üzerinde çok büyüktür.

 Harun Yıldırım = Ancak Rabbinin rahmeti (sayesinde Kur'an bâki kalmıştır). Çünkü O'nun sana lütufkârlığı çok büyüktür.

 Hasan Basri Çantay = Ancak Rabbinden olan bir rahmetdir (ki onu ibkaa etmişdir). Hakıykat, Onun, senin üzerindeki fazl (-u keremi) büyükdür.

 Hayrat Neşriyat = Ancak Rabbinden bir rahmet olarak (Kur’ân’ı ortadan kaldırmadık); gerçekten O’nun, senin üzerindeki ihsânı (çok) büyüktür.

 İbni Kesir = Ancak Rabbından bir rahmet iledir. Muhakkak ki O'nun sana olan lutfu, pek büyüktür.

 Kadri Çelik = (Vahyin bekası) Ancak Rabbinden bir rahmet iledir. Şüphesiz O'nun lütfü senin üzerinde çok büyüktür.

 Muhammed Esed = (Böyle bir şey olmuyorsa bu) yalnızca Rabbinden bir rahmet nedeniyledir: gerçekten de O'nun senin üzerindeki lütfu çok büyüktür!

 Mustafa İslamoğlu = Neyse ki Rabbinin rahmeti sayesinde (bundan uzaksın). Unutma ki O'nun senin üzerindeki lutfu her daim büyük olmuştur.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Ancak Rabbinden bir rahmettir ki, (O vahyetiğini gidermiyor) şüphe yok ki, O'nun inâyeti senin üzerinde pek büyüktür.

 Ömer Öngüt = Ancak Rabbinden bir rahmet olarak (bâki kalmıştır). Çünkü O'nun senin üzerindeki lütfu çok büyüktür.

 Şaban Piriş = Ancak, Rabbinden bir rahmettir. Onun üzerindeki ikramı çok büyüktür.

 Sadık Türkmen = Ancak, rabbinden bir rahmet olarak (vahiy sana bırakıldı). Şüphesiz sana, O’nun lütfu çok büyüktür.

 Seyyid Kutub = Bunun böyle olmayışı, Rabbinin sana yönelik rahmetidir. Onun sana yönelik lütfu büyüktür.

 Suat Yıldırım = Ama böyle yapmayıp Kur’ân âyetlerini muhafaza etmesi, sırf Rabbinin ihsanının sonucudur. Gerçekten O’nun sana olan lütfu pek büyüktür.

 Süleyman Ateş = Ancak Rabbin sana acıyarak âyetlerini geri almamaktadır. Çünkü O'nun sana olan lutfu cidden büyüktür.

 Tefhim-ul Kuran = (Vahyi sende bırakan) Rabbin rahmetinden başka(sı değildir). Şüphesiz O'nun lütfu senin üzerinde çok büyüktür.

 Ümit Şimşek = Sana vahyettiklerimiz ancak Rabbinden bir rahmet ile korunur. Gerçekten de senin üzerinde Onun pek büyük lütfu vardır.

 Yaşar Nuri Öztürk = Ancak, Rabbinden bir rahmet müstesna. Kuşkusuz, O'nun sana lütfu pek büyüktür.

 İskender Ali Mihr = (Bu) sadece Rabbinden bir rahmettir. Muhakkak ki O’nun (Rabbinin), senin üzerindeki fazlı büyüktür.

 İlyas Yorulmaz = Sana vahyettiğimiz Rabbinden bir rahmettir. Onun senin üzerindeki lütfu şüphesiz ki büyüktür.