Önceki Ayet Sonraki Ayet  
56. Sûre Vâkı’a/84

 وَأَنتُمْ حِينَئِذٍ تَنظُرُونَ

  Ve entum hîne izin tenzurûn(tenzurûne).

Kelime Karşılaştırma
ve : ve
entum : siz
hîne izin : o zaman, o anda
tenzurûne : bakarsınız
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Oysa siz o zaman bakıp durursunuz.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Siz de o sırada bakar durursunuz.

 Abdullah Parlıyan = siz de çaresiz bir şekilde durup seyrederken

 Adem Uğur = O vakit siz bakar durursunuz.

 Ahmed Hulusi = O zaman siz (çaresiz) bakakalırsınız!

 Ahmet Tekin = O zaman acz içinde bakar durursunuz.

 Ahmet Varol = O vakit siz (can çekişene) bakar durursunuz.

 Ali Bulaç = Ki o sırada siz (sadece) bakıp durursunuz,

 Ali Fikri Yavuz = O vakit (ölünün etrafında bulunan sizler), bakar durursunuz. (Elinizden bir şey gelmez, canınızın çıkmasını beklersiniz).

 Ali Ünal = Ki o anda can çekişenin yanında bulunan sizler, çaresizlik içinde sadece seyredersiniz.

 Bayraktar Bayraklı = (83-85) Hele can boğaza dayandığı zaman. Siz o zaman, bakıp duracaksınız. O anda biz, ona sizden daha yakınız, ama göremezsiniz.[605]

 Bekir Sadak = (83-85) Kisinin cani bogaza dayaninca ve siz o zaman bakip kalirken, Biz o kisiye sizden daha yakinizdir, ama gormezsiniz.

 Celal Yıldırım = Siz de bakıp dururken,

 Cemal Külünkoğlu = (83-84) Ya o can boğaza gelip dayandığı zaman, o vakit siz sadece bakıp durursunuz.

 Diyanet İşleri (eski) = (83-85) Kişinin canı boğaza dayanınca ve siz o zaman bakıp kalırken, Biz o kişiye sizden daha yakınızdır, ama görmezsiniz.

 Diyanet Vakfi = O vakit siz bakar durursunuz.

 Edip Yüksel = O anda siz bakınmaktasınız.

 Elmalılı Hamdi Yazır = ki siz o vakıt bakar durursunuz

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = ki o zaman bakar durursunuz,

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Ki o zaman siz (ölmek üzere olana) bakar durursunuz.

 Gültekin Onan = Ki o sırada siz (sadece) bakıp durursunuz,

 Harun Yıldırım = Ki siz o sırada bakıpdurursunuz.

 Hasan Basri Çantay = o vakit siz görürsünüz!

 Hayrat Neşriyat = (83-84) Öyle ise, değil mi ki (can) boğaza geldiğinde, artık siz, o sırada (can çekişen o kimseye çâresizlikle) bakar durursunuz.

 İbni Kesir = O vakit görürsünüz siz.

 Kadri Çelik = O sırada siz (sadece) bakıp durursunuz.

 Muhammed Esed = siz de (çaresiz bir şekilde) durup seyrederken,

 Mustafa İslamoğlu = Ve siz o zaman dehşetle bakakalacaksınız.

 Ömer Nasuhi Bilmen = (83-84) Artık değil mi ki, (can) boğaza geldiği vakit. Ve siz o zaman bakar durursunuz.

 Ömer Öngüt = Siz (o can çekişen kimseye) bakar durursunuz.

 Şaban Piriş = Siz, o zaman bakıp kalırsınız

 Sadık Türkmen = O zaman siz sadece bakıp durursunuz!

 Seyyid Kutub = O sırada sizler gözlerinizi o can çekişen adama dikersiniz.

 Suat Yıldırım = O vakit can çekişenin yanında bulunan sizler bakar durursunuz.

 Süleyman Ateş = Ki siz de o zaman (can çekişen kimseye) bakıp durursunuz.

 Tefhim-ul Kuran = Ki o sırada siz (sadece) bakıp durursunuz,

 Ümit Şimşek = O vakit siz bakar, durursunuz.

 Yaşar Nuri Öztürk = İşte o zaman siz bakakalırsınız!

 İskender Ali Mihr = Ve siz, o anda (ona öylece, bir yardım yapamayarak sadece) bakarsınız.

 İlyas Yorulmaz = O zaman bakınıp durursunuz.