Önceki Ayet Sonraki Ayet  
15. Sûre Hicr/83

 فَأَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ مُصْبِحِينَ

  Fe ehazethumus sayhatu musbıhîn(musbıhîne).

Kelime Karşılaştırma
fe : böylece
ehazet-hum : onları aldı (yakaladı)
es sayhatu : korkunç bir ses, bir sayha
musbıhîne : sabahlayanlar, sabah vaktine erenler (sabaha çıkanlar)
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Onları da sabaha çıkarlarken o korkunç uğultulu ses yakalayıverdi.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Sabah çağına erdikleri gibi bir bağırış yüzünden helâk olup gittiler.

 Abdullah Parlıyan = Ama sonunda, bir sabah erkenden onları da, hakettikleri azabın gürültüsü apansız yakalayıverdi.

 Adem Uğur = Onları da sabaha çıkarlarken o korkunç ses yakaladı.

 Ahmed Hulusi = O korkunç titreşimli ses (volkanik patlama) onları da sabah vaktine girerlerken yakaladı.

 Ahmet Tekin = Sabah olmak üzereyken, şiddetli bir gürleme halinde âni bir darbe onların işini bitirdi.

 Ahmet Varol = Derken onları da sabaha vardıkları sırada o çığlık alıverdi.

 Ali Bulaç = Derken, sabah vaktine girdiklerinde, onları o dayanılmaz çığlık yakalayıverdi.

 Ali Fikri Yavuz = Bunları da o (korkunç) sayha (ses ve gürültü) sabahleyin yakalayıverdi. (gürültü ve zelzele neticesi helâk oldular.)

 Ali Ünal = Bir sabah, o korkunç çığlık onları da kıskıvrak yakalayıverdi.

 Bayraktar Bayraklı = Onları da sabaha çıkarlarken o korkunç ses yakaladı.

 Bekir Sadak = Sabaha karsi ciglik onlari yakalayiverdi.

 Celal Yıldırım = (82-83) Dağlarda evler yontarak güven içinde bulunuyorlardı; derken sabahladıklarında onları müthiş bir ses ve uğultu yakalayıverdi.

 Cemal Külünkoğlu = Onları da sabaha girerlerken, korkunç bir gürültü yakalayıverdi.

 Diyanet İşleri (eski) = Sabaha karşı çığlık onları yakalayıverdi.

 Diyanet Vakfi = Onları da sabaha çıkarlarken o korkunç ses yakaladı.

 Edip Yüksel = Sabahleyin onları da o korkunç gürültü yakaladı.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Bunları da sabahleyin sayha tutuverdi

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Bunları da sabahleyin korkunç ses tutuverdi.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Onları da sabahleyin korkunç bir çığlık yakaladı.

 Gültekin Onan = Derken, sabah vaktine girdiklerinde onları o dayanılmaz çığlık yakalayıverdi.

 Harun Yıldırım = Onları da sabaha çıkarlarken o korkunç ses yakaladı.

 Hasan Basri Çantay = Derken onları dahi sabaha girdikleri sırada o (korkunç) ses yakalayıverdi.

 Hayrat Neşriyat = Onları da sabaha çıkmakta olan kimseler iken, o (korkunç) ses yakaladı.

 İbni Kesir = Sabaha karşı çığlık onları da yakalayıverdi.

 Kadri Çelik = Derken, onları sabah vaktine girdiklerinde, o dayanılmaz çığlık yakalayıverdi.

 Muhammed Esed = ama sonunda, (bir) sabah erkenden onları da (hak ettikleri azabın) gürültüsü apansız yakalayıverdi;

 Mustafa İslamoğlu = fakat sabahın ilk ışıklarıyla (dehşetli) sayha onları kıskıvrak yakalayıverdi;

 Ömer Nasuhi Bilmen = Sonra onları, sabahladıkları an o sayha yakalamış oldu.

 Ömer Öngüt = Sabaha karşı o korkunç ses onları yakalayıverdi.

 Şaban Piriş = Sabahladıklarında onları da bir çığlık yakalayıverdi.

 Sadık Türkmen = Sonra sabaha girerlerken korkunç bir ses onları yakalayıverdi.

 Seyyid Kutub = Gün doğarken korkunç bir gürültüye tutuldular.

 Suat Yıldırım = Bir sabah o korkunç ses bastırıverdi onları!

 Süleyman Ateş = Sabaha girerlerken onları da (o) korkunç ses yakaladı.

 Tefhim-ul Kuran = Derken, onları sabah vaktine girdiklerinde, o dayanılmaz çığlık yakalayıverdi.

 Ümit Şimşek = Onları da bir sabah vakti o korkunç ses yakaladı.

 Yaşar Nuri Öztürk = Korkunç titreşimli ses onları da sabaha girecekleri sırada yakaladı.

 İskender Ali Mihr = Böylece sabah vaktine erenleri (sabaha çıkanları), bir sayha (korkunç bir ses) yakaladı.

 İlyas Yorulmaz = Sabah olunca onları şiddetli bir ses yakaladı.