Önceki Ayet Sonraki Ayet  
20. Sûre Tâ-Hâ/79

 وَأَضَلَّ فِرْعَوْنُ قَوْمَهُ وَمَا هَدَى

  Ve edalle fir’avnu kavmehu ve mâ hedâ.

Kelime Karşılaştırma
ve edalle : ve dalâlette bıraktı
fir’avnu : firavun
kavme-hu : kendi kavmini
ve mâ hedâ : ve hidayete mani oldu, hidayetten men etti
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Firavun, halkını saptırdı, onlara doğru yolu göstermedi.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Ve saptırdı kavmini Firavun ve doğru yola sevketmedi onları.

 Abdullah Parlıyan = Çünkü Firavun, halkını saptırmış ve onlara doğru yolu göstermemişti.

 Adem Uğur = Firavun, kavmini saptırdı, doğru yola sevketmedi.

 Ahmed Hulusi = Firavun, halkını saptırdı, doğru yola kılavuzlamadı.

 Ahmet Tekin = Firavun kavmini, başlarına buyruk hale getirerek, hak yoldan uzaklaşmalarına, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercihlerine imkân sağladı. Allah’ın peygamberi vasıtasıyla öğrettiği doğru, hak yolu da göstermedi, öğretmedi.

 Ahmet Varol = Firavun kavmini saptırdı ve onları doğru yola yöneltmedi.

 Ali Bulaç = Firavun, kendi kavmini şaşırtıp saptırdı ve onları doğruya yöneltmedi.

 Ali Fikri Yavuz = Böylece Firavun, kavmini sapıklığa sürükledi, hidayete götürmedi.

 Ali Ünal = Firavun, halkını saptırmış, yanlış yola sürüklemişti; o, onları asla doğruya yöneltmedi.

 Bayraktar Bayraklı = Firavun, toplumunu saptırdı ve onlara doğru yolu göstermedi.

 Bekir Sadak = Firavun, milletini saptirdi, onlara dogru yolu gostermedi.

 Celal Yıldırım = Fir'avn, kavmini (doğru yoldan) saptırdı ve onlara (bir türlü) doğru yolu göstermedi.

 Cemal Külünkoğlu = Firavun, halkını saptırdı, onların doğru yolu bulmasına engel oldu.

 Diyanet İşleri (eski) = Firavun, milletini saptırdı, onlara doğru yolu göstermedi.

 Diyanet Vakfi = Firavun, kavmini saptırdı, doğru yola sevketmedi.

 Edip Yüksel = Firavun, halkını saptırdı, doğru yola iletmedi.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Velhasıl Firavn kavmini dalâlete sürükledi, hidayete götürmedi

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Velhasıl Firavun kavmini sapıklığa sürükledi, doğru yola götürmedi.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Böylece Firavun kavmini yanlış yola sürükledi ve doğru yola götürmedi.

 Gültekin Onan = Firavun kendi kavmini şaşırtıp saptırdı ve onları doğruya yöneltmedi.

 Harun Yıldırım = Firavun, kavmini saptırdı, doğru yola sevketmedi.

 Hasan Basri Çantay = Fir'avn, kavmini sapdırdı (ğı gibi onları) doğru yola (da) iletemedi,

 Hayrat Neşriyat = İşte Fir'avun, kavmini dalâlete düşürdü ve hak yola sevk etmedi.

 İbni Kesir = Firavun kavmini saptırdı ve onlara doğru yolu göstermedi.

 Kadri Çelik = Firavun, kendi kavmini şaşırtıp saptırdı ve onları doğruya yöneltmedi.

 Muhammed Esed = Çünkü Firavun halkını saptırmış ve (onlara) doğru yolu göstermemişti.

 Mustafa İslamoğlu = bir kez Firavun halkını yoldan çıkarmıştı; bir daha da yolu bulamadılar.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Ve Fir'avun, kavmini sapıklığa düşürdü ve onları doğru bir yola götüremedi.

 Ömer Öngüt = Firavun kavmini saptırdı ve onlara doğru yolu gösteremedi.

 Şaban Piriş = Firavun, kavmini saptırmış doğru yolu göstermemişti.

 Sadık Türkmen = Firavun kavmini saptırdı ve onları doğru yola götürmedi.

 Seyyid Kutub = Firavun, soydaşlarını sapıklığa sürükledi, onları doğru yola iletemedi.

 Suat Yıldırım = Böylece Firavun halkını kurtuluşa değil, yanlış yola, çıkmaza götürdü.

 Süleyman Ateş = Fir'avn toplumunu saptırdı, doğru yola iletmedi.

 Tefhim-ul Kuran = Firavun, kendi kavmini şaşırtıp saptırdı ve onları doğruya yöneltmedi.

 Ümit Şimşek = Firavun kavmini doğru yola çıkarmamış, saptırmıştı.

 Yaşar Nuri Öztürk = Firavun kendi toplumunu saptırmıştı; kılavuzluk edemedi.

 İskender Ali Mihr = Ve firavun, kavmini dalâlette bıraktı ve (kavmini) hidayetten men etti.

 İlyas Yorulmaz = Firavun kendi toplumunu saptırmış ve onların doğru yolu seçmelerine engel olmuştu.