Önceki Ayet Sonraki Ayet  
36. Sûre Yâsîn/76

 فَلَا يَحْزُنكَ قَوْلُهُمْ إِنَّا نَعْلَمُ مَا يُسِرُّونَ وَمَا يُعْلِنُونَ

  Fe lâ yahzunke kavluhum, innâ na’lemu mâ yusirrûne ve mâ yu’linûn(yu’linûne).

Kelime Karşılaştırma
fe : artık
lâ yahzun-ke : seni mahzun etmesin
kavlu-hum : onların sözü, sözleri
innâ : muhakkak biz
na’lemu : biliriz
mâ yusirrûne : sır olan şeyler, sakladıkları şeyler
ve mâ yu’linûne : ve aleni olan, açıkladıkları şeyler
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = (Ey Muhammed!) Artık onların sözü seni üzmesin. Çünkü biz, onların gizlediklerini de açığa vurduklarını da biliyoruz.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Mahzûn etmesin seni onların sözleri; şüphe yok ki biz, gizlediklerini de biliriz, açığa vurduklarını da.

 Abdullah Parlıyan = Ey peygamber! O gerçekleri inkâr edenlerin, düzensiz ve asılsız konuştuklarından dolayı, üzüntüye kapılma, şüphesiz biz onların içlerini de biliriz, dışlarını da.

 Adem Uğur = (Resûlüm!) O halde onların sözleri sakın seni üzmesin. Kuşkusuz biz, onların gizlemekte olduklarını da, açığa vurduklarını da biliyoruz.

 Ahmed Hulusi = O hâlde onların lafı seni mahzun etmesin. . . Muhakkak ki biz onların gizlediklerini de açıkladıklarını da biliriz.

 Ahmet Tekin = Rasulüm, onların sözleri seni üzmesin. Biz onların gizledikleri niyetlerini, halkı yanıltan fısıltılar yayarak yaptıkları faaliyetleri de, açıkça söylediklerini, alenen yaptıklarını da biliyoruz.

 Ahmet Varol = Artık onların sözleri seni üzmesin. Şüphesiz biz onların gizlediklerini de açığa vurduklarını da biliyoruz.

 Ali Bulaç = Öyleyse onların sözleri seni hüzne kaptırmasın. Gerçekten biz, sakladıklarını da, açığa vurduklarını da biliyoruz.

 Ali Fikri Yavuz = O halde (Ey Rasûlüm), o kâfirlerin sözü, (tekzibi) seni mahzun etmesin. Biz, onların (içlerinde) gizlediklerini de, açığa vurduklarını da biliriz.

 Ali Ünal = O halde (ey Rasûlüm), onların sözleri seni üzmesin. Biz içlerinde neleri gizliyorlar, neleri dışa vuruyorlar hepsini biliyoruz.

 Bayraktar Bayraklı = O halde, onların sözleri sakın seni üzmesin. Şüphesiz biz, onların gizlemekte olduklarını da, açığa vurduklarını da biliyoruz.

 Bekir Sadak = Bunlarin sozu seni uzmesin. Biz onlarin gizlediklerini de, aciga vurduklarini da suphesiz biliriz.

 Celal Yıldırım = Sakın onların sözü seni üzmesin. Şüphesiz ki, biz onların gizlediklerini de, açığa vurduklarını da biliriz.

 Cemal Külünkoğlu = (Ey Resulüm!) Öyleyse onların sözü seni üzmesin! Çünkü biz, onların (içlerinde) gizlediklerini de açığa vurduklarını da biliyoruz.

 Diyanet İşleri (eski) = Bunların sözü seni üzmesin. Biz onların gizlediklerini de, açığa vurduklarını da şüphesiz biliriz.

 Diyanet Vakfi = (Resûlüm!) O halde onların sözleri sakın seni üzmesin. Kuşkusuz biz, onların gizlemekte olduklarını da, açığa vurduklarını da biliyoruz.

 Edip Yüksel = Sözleri seni üzmesin. Gizledikleri ve açıkladıkları her şeyi çok iyi biliriz.

 Elmalılı Hamdi Yazır = O halde onların lâkırdıları seni mahzûn etmesin, biz onların içlerini de biliriz dışlarını da

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = O halde onların lakırdıları seni üzmesin. Biz onların içlerini de biliriz dışlarını da.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = O halde onların sözleri seni üzmesin. Biz onların içlerini de biliriz, dışlarını da.

 Gültekin Onan = Öyleyse onların sözleri seni hüzne kaptırmasın. Gerçekten biz, sakladıklarını da, açığa vurduklarını da biliyoruz.

 Harun Yıldırım = (Resûlüm!) O halde onların sözleri sakın seni üzmesin. Kuşkusuz biz, onların gizlemekte olduklarını da, açığa vurduklarını da biliyoruz.

 Hasan Basri Çantay = O halde (habîbim) onların lâfı seni gamnâk etmesin. Şübhe yok ki biz onların neler gizlemekde olduklarını, neler açıklaya geldiklerini biliyoruz.

 Hayrat Neşriyat = (Habîbim, yâ Muhammed!) Öyle ise onların sözü, seni üzmesin! Şübhesiz ki biz,(onlar) neyi gizlerler ve neyi açıklarlarsa biliriz.

 İbni Kesir = Onların sözü seni üzmesin. Şüphesiz ki Biz; onların gizlediklerini de, açıkladıklarını da biliriz.

 Kadri Çelik = Öyleyse onların sözleri seni hüzne kaptırmasın. Gerçekten biz onların saklamakta olduklarını da açığa vurduklarını da biliyoruz.

 Muhammed Esed = Ama o (hakikati inkar eden)lerin sözlerinden üzüntüye kapılma; şüphe yok ki Biz onların gizlediklerini de, açığa vurduklarını da biliriz.

 Mustafa İslamoğlu = Artık onların sözleri seni üzmesin: unutma ki Biz onların gizlediklerini de biliriz, açıkladıklarını da.

 Ömer Nasuhi Bilmen = İmdi onların lâkırdıları seni mahzun etmesin. Şüphe yok ki Biz, onların neleri gizlediklerini ve neleri ilan ettiklerini biliyoruz.

 Ömer Öngüt = Sözleri seni üzmesin. Şüphesiz ki biz, onların gizlediklerini de açığa vurduklarını da biliriz.

 Şaban Piriş = Onların sözleri seni üzmesin. Biz onların gizlediklerini de açıkladıklarını da elbette biliyoruz.

 Sadık Türkmen = Onların sözü seni üzmesin. Biz gizledikleri ve açığa vurdukları şeyleri biliyoruz.

 Seyyid Kutub = Onların sözü seni üzmesin. Biz onların gizlediklerini de açığa vurduklarını da biliyoruz.

 Suat Yıldırım = O halde ey Resulüm, üzülme sen onların laflarına, onların gizlediklerini de iyi biliriz, açıkladıklarını da, sen hiç tasalanma!

 Süleyman Ateş = Onların sözü seni üzmesin. Biz onların gizlediklerini de açığa vurduklarını da biliyoruz.

 Tefhim-ul Kuran = Öyleyse onların sözleri seni hüzne kaptırmasın. Gerçekten biz, onların saklamakta olduklarını da, açığa vurduklarını da biliyoruz.

 Ümit Şimşek = Onların sözü seni tasalandırmasın. Biz onların sakladıklarını da biliriz, açığa vurduklarını da.

 Yaşar Nuri Öztürk = Artık onların sözü seni üzmesin! Biz onların sır olarak tuttuklarını da açıkladıklarını da biliyoruz.

 İskender Ali Mihr = Artık onların sözleri seni mahzun etmesin. Muhakkak ki Biz, sakladıklarını da açıkladıklarını da biliriz.

 İlyas Yorulmaz = Onların sözleri seni üzmesin. Biz onların içlerinde sakladıklarını da, açıkça söylediklerini de biliyoruz.