Önceki Ayet Sonraki Ayet  
26. Sûre Şu’arâ/73

 أَوْ يَنفَعُونَكُمْ أَوْ يَضُرُّونَ

  Ev yenfeûnekum ev yedurrûn(yedurrûne).

Kelime Karşılaştırma
ev : yoksa, veya, öyle mi
yenfeûne-kum : size fayda veriyorlar
ev : veya
yedurrûne : zarar veriyorlar
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = “Yahut size fayda veya zararları dokunur mu?”

 Abdulbaki Gölpınarlı = Yahut size bir faydaları var mı, bir zarar veriyorlar mı?

 Abdullah Parlıyan = yahut size fayda ve zarar verebildiklerine, gerçekten inanıyor musunuz?” dedi.

 Adem Uğur = Yahut size fayda ya da zarar verebiliyorlar mı?

 Ahmed Hulusi = "Yahut size fayda sağlıyor ya da zarar veriyorlar mı?"

 Ahmet Tekin = 'Size faydaları dokunuyor mu? Size zarar verebiliyorlar mı?'

 Ahmet Varol = Yahut size fayda veya zarar veriyorlar mı?'

 Ali Bulaç = "Ya da size bir yararları veya zararları dokunuyor mu?"

 Ali Fikri Yavuz = Yahud size fayda veya zarar verirler mi?”

 Ali Ünal = “Veya (taptığınızda) size bir fayda, (tapmadığınızda) zarar verebiliyor, (ya da gerektiğinde) sizden bir zararı giderebiliyorlar mı?”

 Bayraktar Bayraklı = (69-74) Onlara İbrâhim'in kıssasını anlat! İbrâhim, babasına ve ulusuna “nelere tapıyorsunuz?” demişti. Onlar: “Putlara tapıyoruz; onlarla ilgilenip duruyoruz” demişlerdi. İbrâhim: “Çağırdığınız zaman sizi duyarlar mı ve size bir fayda ve zarar verirler mi?” demişti. Onlar: “Ancak, babalarımızı da böyle yaparken bulduk” demişlerdi.[378]

 Bekir Sadak = “Veya (taptığınızda) size bir fayda, (tapmadığınızda) zarar verebiliyor, (ya da gerektiğinde) sizden bir zararı giderebiliyorlar mı?”

 Celal Yıldırım = (72-73) İbrâhim onlara: «Duâ ettiğinizde sizi duyuyorlar mı veya size yarar ya da zarar verebiliyorlar mı ?» dedi.

 Cemal Külünkoğlu = (72-73) İbrahim: “O putlar, kendilerini imdada çağırdığınızda sesinizi işitirler mi? Yahut size fayda veya zararları dokunur mu?” diye sordu.

 Diyanet İşleri (eski) = (72-73) İbrahim: 'Çağırdığınız zaman sizi duyarlar veya size bir fayda ve zarar verirler mi?' demişti.

 Diyanet Vakfi = Yahut size fayda ya da zarar verebiliyorlar mı?

 Edip Yüksel = 'Yahut size yarar veya zarar verebiliyorlar mı?'

 Elmalılı Hamdi Yazır = Veya size bir menfeat verir yâhud bir zarar ederler mi

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = veya size bir fayda yahut bir zarar verirler mi?»

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = «Veya size fayda veya zararları olur mu?»

 Gültekin Onan = "Ya da size bir yararları veya zararları dokunuyor mu?"

 Harun Yıldırım = “Ya da size bir yararları veya zararları dokunuyor mu?”

 Hasan Basri Çantay = «Yahud size (taparsanız) bir fâide veya (tapmazsanız) bir zarar yapıyorlar mı»?

 Hayrat Neşriyat = 'Yâhut size fayda sağlıyor veya zarar verebiliyorlar mı?'

 İbni Kesir = Yahut size fayda veya zarar veriyorlar mı?

 Kadri Çelik = “Ya da size bir yararları dokunuyor mu veya zararları?”

 Muhammed Esed = yahut size fayda ya da zarar verebildiklerine (gerçekten inanıyor musunuz)?" dedi.

 Mustafa İslamoğlu = "ya da, size bir yararları veya zararları dokunuyor (mu)?"

 Ömer Nasuhi Bilmen = «Yahut size bir menfaat mi veya bir zarar mı verebiliyorlar?»

 Ömer Öngüt = “Yahut size fayda veya zarar verebiliyorlar mı?”

 Şaban Piriş = Ya da size faydaları veya zararları dokunuyor mu?

 Sadık Türkmen = Size bir yarar ya da zarar veriyorlar mı?”

 Seyyid Kutub = Ya da size yarar veya zarar dokundurabiliyorlar mı?»

 Suat Yıldırım = (72-73) "Peki" dedi, "Siz kendilerine dua ettiğinizde onlar sizi işitiyorlar mı? Yahut taptığınızda size fayda veya tapmadığınızda size zarar verebiliyorlar mı?

 Süleyman Ateş = "Yahut size fayda veya zarar verebiliyorlar mı?"

 Tefhim-ul Kuran = «Ya da size bir yararları dokunuyor mu veya zararları?»

 Ümit Şimşek = 'Yahut size faydaları olur mu? Veya zararları dokunur mu?'

 Yaşar Nuri Öztürk = "Size yarar sağlıyor yahut zarar veriyorlar mı?"

 İskender Ali Mihr = Yoksa size fayda veya zarar veriyorlar mı?

 İlyas Yorulmaz = “Yahut size fayda veya zarar verebiliyorlar mı?” dedi.