Önceki Ayet Sonraki Ayet  
15. Sûre Hicr/73

 فَأَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ مُشْرِقِينَ

  Fe ehazethumus sayhatu muşrikîn(muşrikîne).

Kelime Karşılaştırma
fe : böylece
ehazethum : onları aldı, yakaladı
es sayhatu : bir sayha (korkunç ses dalgası)
muşrikîne : müşrikler
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Derken güneşin doğuşu sırasında, o korkunç uğultulu ses onları yakalayıverdi.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Güneş doğduktan sonra onları bir bağırış, helâk ediverdi.

 Abdullah Parlıyan = Ve tan yeri ağarırken, hak ettikleri azabın gürültüsü, apansız yakaladı onları.

 Adem Uğur = Güneş doğarken onları o korkunç ses yakaladı.

 Ahmed Hulusi = Güneş doğarken, o korkunç titreşimli ses onları yakaladı.

 Ahmet Tekin = Güneş doğarken, şiddetli bir gürleme halinde âni bir darbe onların işini bitirdi.

 Ahmet Varol = Derken güneşin doğma vaktine girmeleriyle birlikte onları o çığlık alıverdi.

 Ali Bulaç = Derken, tan yerinin ağarma vaktine girdiklerinde onları (o korkunç ve dayanılmaz) çığlık yakalayıverdi.

 Ali Fikri Yavuz = Nihayet onları, güneşin doğma vaktinde korkunç gürültü yakalayıverdi.

 Ali Ünal = Nihayet, güneş doğarken o korkunç çığlık kendilerini kıskıvrak yakalayıverdi.

 Bayraktar Bayraklı = Güneş doğarken onları o korkunç ses yakaladı.

 Bekir Sadak = Tanyeri agarirken, ciglik onlari yakalayiverdi.

 Celal Yıldırım = Güneş doğarken bir ses, bir uğultu onları yakalayıverdi.

 Cemal Külünkoğlu = Ve derken güneşin doğuşu sırasında, onları korkunç bir ses yakalayıverdi.

 Diyanet İşleri (eski) = Tanyeri ağarırken, çığlık onları yakalayıverdi.

 Diyanet Vakfi = Güneş doğarken onları o korkunç ses yakaladı.

 Edip Yüksel = Tan ağarırken onları felaketli bir gürültü yakaladı.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Derken işrak vaktine girdikleri sırada bunları o sayha tutuverdi

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Derken, güneş doğmaya başlarken onları, o sayha, korkunç ses tutuverdi.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Güneş doğarken o korkunç çığlık onları yakaladı.

 Gültekin Onan = Derken, tan yerinin ağarma vaktine girdiklerinde onları (o korkunç ve dayanılmaz) çığlık yakalayıverdi.

 Harun Yıldırım = Güneş doğarken onları o korkunç ses yakaladı.

 Hasan Basri Çantay = Derken onları, işrak vakfına girdikleri sırada, o (korkunç) ses yakalayıverdi.

 Hayrat Neşriyat = Nihâyet gündoğumuna ulaşan kimseler iken o (korkunç) ses onları yakaladı.

 İbni Kesir = Tan yeri ağarırken çığlık onları yakalayıverdi.

 Kadri Çelik = Derken, tan yeri ağarırken onları (o korkunç ve dayanılmaz) çığlık yakalayıverdi.

 Muhammed Esed = Ve derken, tan yeri ağarırken, (hak ettikleri azabın) gürültüsü apansız yakaladı onları

 Mustafa İslamoğlu = Ve şafak ağarırken, onları (dehşetli) sayha kıskıvrak yakalayıverdi;

 Ömer Nasuhi Bilmen = Artık onları işrak vaktine girdikleri sırada, o sayha tutuverdi.

 Ömer Öngüt = Tanyeri ağarırken o korkunç çığlık onları yakalayıverdi.

 Şaban Piriş = Güneşin doğuşuyla birlikte onları bir çığlık yakaladı.

 Sadık Türkmen = Sonra korkunç ses onları yakaladı; güneşin doğuş zamanına/ışrak vaktine girerlerken!

 Seyyid Kutub = Tanyeri ağarırken korkunç bir gürültüye tutuldular.

 Suat Yıldırım = Güneş doğarken o korkunç ses bastırıverdi onları!

 Süleyman Ateş = Güneşin doğma zamanına girerlerken korkunç ses onları yakaladı.

 Tefhim-ul Kuran = Derken, tan yerinin ağarma vaktine girdiklerinde onları (o korkunç ve dayanılmaz) çığlık yakalayıverdi.

 Ümit Şimşek = Gün doğarken o korkunç ses onları yakaladı.

 Yaşar Nuri Öztürk = Nihayet o korkunç titreşimli ses, onları güneş doğarken yakaladı.

 İskender Ali Mihr = Böylece, müşrikleri (güneş doğduğu vakit orada bulunanları) bir sayha (korkunç bir ses dalgası) aldı, yakaladı.

 İlyas Yorulmaz = Sabah güneş doğarken, yok edici (yüksek frekanslı) bir ses onları yakaladı.