Önceki Ayet Sonraki Ayet  
7. Sûre A’râf/7

 فَلَنَقُصَّنَّ عَلَيْهِم بِعِلْمٍ وَمَا كُنَّا غَآئِبِينَ

  Fe le nekussanne aleyhim bi ilmin ve mâ kunnâ gâibîn(gâibîne).

Kelime Karşılaştırma
fe : böylece
le : elbette
nekussa-enne : mutlaka anlatacağız
aleyhim : onlara
bi ilmin : bir ilim ile
mâ kun-nâ : biz olmadık, biz değildik
gâibîne : bilmeyenler, haberi olmayanlar, hbulunmayanlarabersiz olanlar, gâib olanlar
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Andolsun, onlara (yaptıklarını) tam bir bilgi ile anlatacağız. Çünkü biz onlardan uzak değiliz.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Onlara, tam bir bilgiyle her şeyi nakledeceğiz, bizim bulunmadığımız bir zaman, kaybolduğumuz bir vakit yoktu ki.

 Abdullah Parlıyan = Ve sonra kendilerine mutlaka yapıp ettikleri hakkındaki şaşmaz bilgimizi açacağız. Çünkü hiçbir zaman onlardan uzak değildik.

 Adem Uğur = Ve onlara (olup bitenleri) tam bir bilgi ile mutlaka anlatacağız. Biz, onlardan uzak değiliz.

 Ahmed Hulusi = Elbette onlarda olup bitenin hakikatini açacağız! Biz "gâib"ler (olanlardan bihaber olan) değiliz (Bâtın - Zâhir O'dur - Görünenin melekûtu Esmâ'mızdandır).

 Ahmet Tekin = Onlara, olup bitenleri tam bir bilgi ile, ayrıntılarıyla anlatacağız. Biz bunlara ilgisiz olamayız. Gaybı, gayb âlemini bilemeyenler değiliz.

 Ahmet Varol = (Yapıp ettiklerini) onlara bilgi ile anlatacağız; çünkü biz onlardan habersiz değildik.

 Ali Bulaç = Andolsun (yapıp etmelerini) onlara bir ilimle mutlaka haber vereceğiz. Ve biz gaibler (onlardan uzakta olan habersizler) de değildik.

 Ali Fikri Yavuz = Peygamberlerin tebliğlerini, ümmetlerin, itaat ve muhalefetlerini bildiğimiz halde, onlara (peygamberlere) haber veririz. Çünkü biz, onlardan (yaptıklarından ve söylediklerinden) habersiz ve gaip değildik.

 Ali Ünal = And olsun ki, yaptiklarini kendilerine bir bir anlatacagiz zira onlardan uzak degildik.

 Bayraktar Bayraklı = Onlara bir bilgi ile mutlaka anlatacağız. Biz, onlardan habersiz değiliz.

 Bekir Sadak = And olsun ki, yaptiklarini kendilerine bir bir anlatacagiz zira onlardan uzak degildik.

 Celal Yıldırım = Ve and olsun ki, onlara (kesin) bir bilgi ile (olup bitenleri) bir bir anlatacağız ve biz onlardan (hiç bir an) gâib değildik.

 Cemal Külünkoğlu = Andolsun ki, yaptıklarını kendilerine bir bir anlatacağız. Zira biz onlardan uzak değiliz.

 Diyanet İşleri (eski) = And olsun ki, yaptıklarını kendilerine bir bir anlatacağız, zira onlardan uzak değildik.

 Diyanet Vakfi = Ve onlara (olup bitenleri) tam bir bilgi ile mutlaka anlatacağız. Biz, onlardan uzak değiliz.

 Edip Yüksel = Onlara bir bilgiyle bildireceğiz; biz onlardan hiç uzak kalmadık.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Soracağız da kendilerine karşı olan biteni mutlak bir ılim ile behemehal anlatacağız, öyle ya biz onlardan gâib değil idik

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Soracağız da kendilerine karşı olup biteni mutlak bir ilim ile herhalde anlatacağız; çünkü Biz, her an onların yanındaydık.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Ve elbette onlara, olan biten herşeyi bir bilgi ile anlatacağız; çünkü biz onlardan uzak değiliz.

 Gültekin Onan = Andolsun (yapıp etmelerini) onlara bir ilimle mutlaka haber vereceğiz. Ve biz gaibler (onlardan uzakta olan habersizler) de değildik.

 Harun Yıldırım = Andolsun onlara ilimle anlatacağız. Biz gaibler değiliz.

 Hasan Basri Çantay = (Soracağız da) kendilerine karşı (olub biteni mutlak) bir ilim ile her halde anlatacağız. (Çünkü) biz (onlardan hiç bir zaman) gaaib değildik.

 Hayrat Neşriyat = Artık (yaptıklarını) kendilerine bir ilim ile (bütün teferruâtıyla bilerek) mutlaka anlatacağız; çünki (biz, onlardan) gaib (habersiz) değildik.

 İbni Kesir = Andolsun ki; onlara bilerek anlatacağız, zaten gaibler de değildik.

 Kadri Çelik = Hiç şüphesiz tam bir ilimle kendilerine (yaptıklarını) anlatacağız ve biz (onlardan asla) uzak değildik.

 Muhammed Esed = Ve sonra kendilerine mutlaka (yapıp ettikleri hakkındaki şaşmaz) bilgimizi açacağız: çünkü hiçbir zaman (onlardan) uzak değildik.

 Mustafa İslamoğlu = Ardından onlara (haklarındaki) bilgi arşivimizi mutlaka açacağız; hoş, onlardan hiç uzak olmadık ki...

 Ömer Nasuhi Bilmen = Sonra da onlara (yapmış olduklarını) bir bilgi ile elbette anlatacağız ve Biz (onlardan) gaibler olmuş değil idik.

 Ömer Öngüt = Yaptıklarını kendilerine bir bir anlatacağız. Zira biz onlardan uzak değildik.

 Şaban Piriş = Sonra da onlara, belge ile açıklayacağız. Zira biz uzak değildik.

 Sadık Türkmen = Ve mutlaka onlara bir bilgi ile haber vereceğiz. Çünkü Biz, olup bitenden habersiz değildik.

 Seyyid Kutub = Onlara olup bitenleri bilgimize dayanarak kesinlikle bir bir anlatacağız. Zira onlar hiçbir zaman bilgi alanımız dışında kalmamışlardı.

 Suat Yıldırım = Ve onlara, olup biten her şeyi, kesin bir ilme dayanarak bir bir anlatacağız. Öyle ya, Biz hiçbir zaman onlardan habersiz değildik ki!

 Süleyman Ateş = Ve elbette onlara, olan biten herşeyi bilgi ile anlatacağız, zira biz onlardan uzak değiliz.

 Tefhim-ul Kuran = Andolsun, (yapıp etmelerini) onlara bir ilimle mutlaka haber vereceğiz. Ve biz gaibler (onlardan uzakta olan habersizler) de değildik.

 Ümit Şimşek = Sonra bütün olup bitenleri, onlara İlâhî ilmimizle anlatacağız. Çünkü Biz onlardan hiçbir zaman uzak olmadık.

 Yaşar Nuri Öztürk = Onlara bir ilmin tanıklığında bütün serüveni mutlaka anlatacağız. Biz olup bitenlerden habersiz değildik.

 İskender Ali Mihr = Öyleyse onlara, mutlaka bir ilim ile anlatacağız. Biz gaibler (onların yaptıklarından habersiz) değildik.

 İlyas Yorulmaz = Yaptıklarından habersiz olmadığımız için, (kaydı tutulmuş) bir bilgi ile yaptıklarını onlara anlatacağız.