Önceki Ayet Sonraki Ayet  
27. Sûre Neml/69

 قُلْ سِيرُوا فِي الْأَرْضِ فَانظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُجْرِمِينَ

  Kul sîrû fîl ardı fanzurû keyfe kâne âkibetul mucrimîn(mucrimîne).

Kelime Karşılaştırma
kul : de
sîrû : yürüyün, dolaşın
fî el ardı : yeryüzünde
fenzurû (fe unzurû) : böylece bakın
keyfe : nasıl
kâne : oldu
âkibetu : akıbet, son
el mucrimîne : suçlular, günahkârlar
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = De ki: “Yeryüzünde dolaşın da suçluların sonunun nasıl olduğuna bir bakın.”

 Abdulbaki Gölpınarlı = De ki: Gezin yeryüzünde de bakın, görün, ne olmuş mücrimlerin sonu.

 Abdullah Parlıyan = De ki: “Yeryüzünde dolaşın da, günahlara batıp gidenlerin sonu ne oldu görün, ibret alın.”

 Adem Uğur = De ki: Yeryüzünde gezin de, günahkârların âkıbeti nice oldu, görün!

 Ahmed Hulusi = De ki: "Arzda seyredin de, suçluların sonu nasıl oldu, bir bakın. "

 Ahmet Tekin = Onlara:'Yeryüzünde gezin de, İslâm’a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen güç ve iktidar sahibi âsilerin, suçluların, günahkârların âkıbeti nasıl oldu, ibret nazarıyla bir bakın, inceleyin.' de.

 Ahmet Varol = De ki: 'Yeryüzünde dolaşın da suçluların sonları nasıl olmuş bir bakın!'

 Ali Bulaç = De ki: "Yeryüzünde gezip dolaşın da, suçlu günahkarların nasıl bir sona uğradıklarını görün"

 Ali Fikri Yavuz = (Ey Rasûlüm, Mekke halkına) de ki: “- Yeryüzünde gezip dolaşın da bakın, günahkârların akıbeti nasıl olmuş!...”

 Ali Ünal = De ki: “Yeryüzünde gezip dolaşın; (gezip dolaşın da) bakın bakalım, hayatları günah hasadından ibaret inkârcı suçluların âkıbeti nasıl olmuş?”

 Bayraktar Bayraklı = De ki: “Yeryüzünde gezin de, günahkârların âkıbetinin ne olduğunu bir görün!”

 Bekir Sadak = De ki: «Yeryuzunde gezin, suclularin sonunun nasil olduguna bir bakin.»

 Celal Yıldırım = De ki: Yeryüzünde bir gezin de o suçlu günahkârların sonunun ne olduğunu bir görün.

 Cemal Külünkoğlu = De ki: “Yeryüzünde dolaşın da suçluların sonunun nasıl olduğuna bir bakın!”

 Diyanet İşleri (eski) = De ki: 'Yeryüzünde gezin, suçluların sonunun nasıl olduğuna bir bakın.'

 Diyanet Vakfi = De ki: Yeryüzünde gezin de, günahkârların âkıbeti nice oldu, görün!

 Edip Yüksel = De ki, 'Yeryüzünü dolaşın da suçluların sonunun ne olduğuna bir bakın.'

 Elmalılı Hamdi Yazır = De ki; hele, Arzda bir gezinin de bakın mücrimlerin akıbeti nasıl olmuş?

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = De ki: «Hele yeryüzünde bir dolaşın da bakın suçluların sonu ne olmuş?

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = De ki: "Hele dünyayı bir dolaşın da suçlu kâfirlerin âkıbetleri nasıl olmuş görün!"

 Gültekin Onan = De ki: "Yeryüzünde gezip dolaşın da, suçlu günahkarların nasıl bir sona uğradıklarını görün."

 Harun Yıldırım = De ki: Yeryüzünde gezin de, günahkârların âkıbeti nice oldu, görün!

 Hasan Basri Çantay = De ki: «Yerde gezin (dolaşın) da günahkârların sonu nice olmuşdur, görün».

 Hayrat Neşriyat = De ki: 'Yeryüzünde dolaşın da o günahkârların âkıbeti nasıl olmuş bakın!'

 İbni Kesir = De ki: Yeryüzünde gezinin de suçluların sonunun nasıl olduğunu görün.

 Kadri Çelik = De ki: “Yeryüzünde gezip dolaşın da suçlu günahkârların nasıl bir sona uğradıklarını bir görün!”

 Muhammed Esed = De ki: "Yeryüzünde dolaşın da (böyle diyerek) günaha gömülüp gitmiş olanların sonunu görün!"

 Mustafa İslamoğlu = De ki: "Yeryüzünde dolaşın da, günahı tabiat haline getirenlerin sonu ne olmuş, görün!"

 Ömer Nasuhi Bilmen = De ki: «Yeryüzünde yürüyünüz de bakınız ki, günahkârların akibeti nasıl olmuştur.»

 Ömer Öngüt = De ki: “Yeryüzünde gezip dolaşın da, günahkârların âkıbetinin nasıl olduğunu bir görün!”

 Şaban Piriş = -Yeryüzünde yürüyün ve bakın, günahkarların sonu nasıl olmuştur? de!

 Sadık Türkmen = De ki: “Yeryüzünde dolaşıp araştırma yapın da, suçluların akıbeti nasıl oldu bir görün!”

 Seyyid Kutub = Onlara de ki; «Yeryüzünü geziniz de ağır suçluların sonunun nice olduğunu görünüz.»

 Suat Yıldırım = De ki: "Hele dünyayı bir dolaşın da suçlu kâfirlerin âkıbetleri nasıl olmuş görün!"

 Süleyman Ateş = De ki: "Yeryüzünde yürüyün de suçluların sonunun nasıl olduğunu görün."

 Tefhim-ul Kuran = De ki: «Yeryüzünde gezip dolaşın da, suçlu günahkârların nasıl bir sona uğradıklarını bir görün»

 Ümit Şimşek = De ki: Yeryüzünde gezin de görün, mücrimlerin sonu nice olmuş!

 Yaşar Nuri Öztürk = De ki: "Yeryüzünde dolaşın da bir bakın nice olmuştur günahkârların sonu!"

 İskender Ali Mihr = (Onlara) de ki: "Yeryüzünde dolaşın! Böylece bakın, mücrimlerin (suçluların) akıbeti (sonu) nasıl oldu?"

 İlyas Yorulmaz = Deki “Yeryüzünde şöyle bir dolaşın. Bakın bakalım suçluların sonu nasıl olmuş?”