Önceki Ayet Sonraki Ayet  
12. Sûre Yûsuf/60

 فَإِن لَّمْ تَأْتُونِي بِهِ فَلاَ كَيْلَ لَكُمْ عِندِي وَلاَ تَقْرَبُونِ

  Fe in lem te’tûnî bihî fe lâ keyle lekum indî ve lâ takrabûni.

Kelime Karşılaştırma
fe : artık, o taktirde
in lem te’tû-nî : eğer bana getirmezseniz
bi-hî : onu
fe lâ : o zaman, o taktirde yoktur
keyle : bir ölçek, ölçülen madde
lekum : size, sizin için
indî : benim yanımda
ve lâ takrabû-ni : ve bana yaklaşmayın, benim yanıma gelmeyin
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = “Eğer onu bana getirmezseniz, artık benim yanımda size verilecek tek ölçek (zahire) bile yoktur ve bir daha da bana yaklaşmayın.”

 Abdulbaki Gölpınarlı = Onunla berâber gelmezseniz size benden bir ölçek bir şey bile yok, yaklaşmayın artık buraya.

 Abdullah Parlıyan = Eğer o kardeşinizi bir sonraki sefer bana getirmezseniz, o zaman benden ne bir ölçek olsun zahîre bekleyin, ne de yanıma yaklaşın!”

 Adem Uğur = Eğer onu bana getirmezseniz, artık benim yanımda size verilecek bir ölçek (erzak) yoktur, bana hiç yaklaşmayın!"

 Ahmed Hulusi = "Eğer onu bana getirmezseniz, ne benden bir ölçek bekleyin ne de yanıma gelin. "

 Ahmet Tekin = 'Siz eğer onu bana getirmezseniz, bundan sonra, benim hazinelerimden size bir ölçek zahire bile yok. Bana da yaklaşmayın' dedi.

 Ahmet Varol = Eğer onu getirmezseniz artık benim yanımda size ölçek (erzak) yok ve bana da yaklaşmayın.'

 Ali Bulaç = "Eğer onu bana getirmeyecek olursanız, artık benim katımda sizin için bir ölçek (erzak) yoktur ve bana da yaklaşmayın."

 Ali Fikri Yavuz = Eğer onu bana getirmezseniz, benim yanımda ölçek (zahire) yok ve bana yaklaşmayın.”

 Ali Ünal = “Ama onu getirmezseniz bilin ki, benden size bir kilelik bile zahire yoktur; o zaman (ülkeme ayak basıp da) hiç yanıma yaklaşmayın!” diye de ilâve etti.

 Bayraktar Bayraklı = Eğer onu bana getirmezseniz, artık benim yanımda size verecek bir ölçek erzak yoktur, bana hiç yaklaşmayınız.

 Bekir Sadak = «Eger onu bana getirmezseniz bundan boyle benden bir olcek bile alamazsiniz ve bana artik yaklasmayin da.»

 Celal Yıldırım = «Eğer onu bana getirmezseniz, artık benim yanımda size tek ölçek (zahire) yok ve bir daha bana yaklaşmayın.»

 Cemal Külünkoğlu = “Eğer onu bana getirmezseniz, artık benim yanımda size verilecek tek ölçek (zahire) bile yoktur ve bir daha da bana yaklaşmayın” dedi.

 Diyanet İşleri (eski) = 'Eğer onu bana getirmezseniz bundan böyle benden bir ölçek bile alamazsınız ve bana artık yaklaşmayın da.'

 Diyanet Vakfi = Eğer onu bana getirmezseniz, artık benim yanımda size verilecek bir ölçek (erzak) yoktur, bana hiç yaklaşmayın!»

 Edip Yüksel = 'Onu bana getirmezseniz, artık benden ölçülüp tartılacak bir şey beklemeyin ve bana yaklaşmayın.'

 Elmalılı Hamdi Yazır = Eğer onu bana getirmezseniz artık benim yanımda size kile yok ve bana yaklaşmayın

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Eğer onu bana getirmezseniz, artık benim yanımda size zahire yok ve bana da yaklaşmayım»

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = «Siz eğer onu bana getirmezseniz, bir daha size hiç kile yok, (bir ölçek bile zahire alamazsınız) yanıma da yaklaşmayın».

 Gültekin Onan = "Eğer onu bana getirmeyecek olursanız, artık benim katımda sizin için bir ölçek (erzak) yoktur ve bana da yaklaşmayın."

 Harun Yıldırım = “Eğer onu bana getirmezseniz, artık benim katımda sizin için bir ölçek yoktur ve bana da yaklaşmayın.”

 Hasan Basri Çantay = «Eğer onu bana getirmezseniz artık benim yanımda size hiç bir kile yok. (Bîhûde) bana yaklaşmayın».

 Hayrat Neşriyat = 'Buna rağmen (bir daha geldiğinizde) onu bana getirmezseniz, artık benim yanımda size ölçek(le verilecek bir şey) yok ve bana yaklaşmayın!'

 İbni Kesir = Eğer onu bana getirmezseniz; benden bir ölçek dahi alamazsınız ve bir daha bana yaklaşmayın.

 Kadri Çelik = “Eğer onu bana getirmezseniz artık benim katımda sizin için bir ölçek (erzak) yoktur ve bana artık yaklaşmayın.”

 Muhammed Esed = Ama eğer kardeşinizi bana getirmezseniz o zaman benden ne bir ölçek olsun (zahire) bekleyin, ne de yanıma yaklaşın!"

 Mustafa İslamoğlu = Fakat (gelecek sefer) onu da getirmezseniz, o takdirde benden ne bir ölçek alabilirsiniz, ne de yanıma yaklaşabilirsiniz."

 Ömer Nasuhi Bilmen = «İmdi O'nu bana getirmezseniz artık benim yanımda sizin için bir (kile bile zahire) yoktur ve bana yaklaşmayınız.»

 Ömer Öngüt = “Eğer onu bana getirmezseniz, artık bundan böyle benden bir ölçek dahi zahire beklemeyin ve bana yaklaşmayın!”

 Şaban Piriş = -Eğer onu bana getirmezseniz bundan böyle benden bir ölçek erzak bile alamazsınız ve bana yaklaşmayın da.

 Sadık Türkmen = Eğer onu bana getirmezseniz, benim yanımda sizin için artık bir ölçü yoktur. Ve bana yaklaşmayın.”

 Seyyid Kutub = Ama eğer babadan kardeşinizi bana getirmezseniz, artık size erzak yok, bir daha semtime yaklaşmayınız.

 Suat Yıldırım = (59-60) Yusuf onların zahîre yüklerini hazırlatınca dedi ki: "Siz, baba bir kardeşinizi de yanıma getirin, gördüğünüz gibi ben size tam ölçek veriyorum ve ben dışardan gelen misafirleri ağırlamaya, başka herkesten fazla özen göstermekteyim. Eğer onu getirmezseniz, o zaman, ne bir ölçek olsun zahire bekleyin, ne de yanıma yaklaşın!"

 Süleyman Ateş = "Eğer onu bana getirmezseniz artık benim yanımda size ölçü(lüp verilecek bir şey) yok. (Bir daha) bana yaklaşmayın!"

 Tefhim-ul Kuran = «Eğer onu bana getirmeyecek olursanız, artık benim katımda sizin için bir ölçek (erzak) yoktur ve bana da yaklaşmayın.»

 Ümit Şimşek = 'Onu getirmezseniz artık benden size erzak yok; sakın yanıma yaklaşmayın.'

 Yaşar Nuri Öztürk = "Eğer onu bana getirmezseniz, artık yanımda sizin için ölçülecek birşey yok, bir daha bana yaklaşmayın."

 İskender Ali Mihr = “Eğer onu bana getirmezseniz, o taktirde benim yanımda sizin için bir ölçek (zahire bile) yoktur. Ve bir daha yanıma gelmeyin (bana yaklaşmayın).”

 İlyas Yorulmaz = “Eğer diğer gelişinizde kardeşinizi bana getirmezseniz, benden size hiçbir yardım yok ve sakın bana da yaklaşmayın” dedi.