Önceki Ayet Sonraki Ayet  
50. Sûre Kâf/6

 أَفَلَمْ يَنظُرُوا إِلَى السَّمَاء فَوْقَهُمْ كَيْفَ بَنَيْنَاهَا وَزَيَّنَّاهَا وَمَا لَهَا مِن فُرُوجٍ

  E fe lem yanzurû iles semâi fevkahum keyfe beneynâhâ ve zeyyennâhâ ve mâ lehâ min furûcin.

Kelime Karşılaştırma
e : mı
fe : öyleyse
lem yanzurû : bakmıyorlar
ilâ es semâi : semaya, göğe
fevka-hum : onların üzerlerinde
keyfe : nasıl
beneynâ-hâ : onu bina ettik
ve zeyyennâ-hâ : ve onu süsledik
ve mâ lehâ : ve onun yoktur
min furûcin : bir çatlak
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Üstlerindeki göğe bakmazlar mı? Onu nasıl bina ettik, nasıl donattık! Onda hiçbir düzensizlik ve eksiklik yoktur.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Bakmazlar mı üstlerindeki göğe? Nasıl kurduk onu ve bezedik ve bir yarığı, yırtığı da yok.

 Abdullah Parlıyan = Üstlerindeki göğe bakmazlar mı? Onu nasıl kurduk ve yıldızlarla nasıl süsledik, onda bir delik ve yarık da yoktur.

 Adem Uğur = Üstlerindeki göğe bakmazlar mı ki, onu nasıl bina etmiş ve nasıl donatmışız? Onda hiçbir çatlak da yok.

 Ahmed Hulusi = (Kendilerini arz - beden kabullendikleri içindir ki) üstlerindeki semâya (bilinçlerine) bakmadılar mı ki, onu nasıl oluşturduk ve (duyularla) bezedik! Onun hiçbir kusuru da yoktur!

 Ahmet Tekin = Üstlerindeki göğe düşünerek hiç bakmadılar mı? İncelemediler mi? Onu nasıl yükseltip düzenleyerek, tavan olarak inşa ettik, nasıl süsleyip donattık? Onun hiçbir gediği, hiçbir çatlağı yok.

 Ahmet Varol = Üstlerindeki göğü nasıl yaptığımıza ve süslediğimize bakmadılar mı? Onun hiçbir çatlağı yoktur.

 Ali Bulaç = Üzerlerindeki göğe bakmıyorlar mı? Biz, onu nasıl bina ettik ve onu nasıl süsledik? Onun hiçbir çatlağı yok.

 Ali Fikri Yavuz = Öldükten sonra dirilmeyi inkâr eden o kâfirler) üstlerindeki semaya bakmadılar mı ki, biz onu nasıl bina etmişiz ve (yıldızlarla) onu donatmışız da hiç bir gediği yok?

 Ali Ünal = Yoksa, üzerlerindeki göğe bir defa olsun bakıp (da, Allah’ın ilmi ve kudreti hakkında hiç düşünmezler mi)? Biz onu nasıl da kurmuş ve (yıldızlarla) süslemişiz; ve onda en küçük bir çatlaklık, yarıklık yoktur.

 Bayraktar Bayraklı = Üstlerindeki göğü nasıl bina ettiğimize, onu nasıl süslediğimize ve onda hiçbir çatlağın olmadığına bakmazlar mı?

 Bekir Sadak = Onlar, ustlerindeki gogu nasil yapmisiz, suslemisizdir bir bakmazlar mi? Onda hicbir catlak da yoktur.

 Celal Yıldırım = Üstlerindeki göğe bakmıyorlar mı? Onu nasıl kurup meydana getirdik ve (yıldızlarla, sistemlerle) süsledik. Onda hiçbir yarık (dengesizlik, uyumsuzluk) da yoktur.

 Cemal Külünkoğlu = Üstlerindeki göğe bakmazlar mı? Onu nasıl bina ettik, nasıl donattık! Onda hiçbir düzensizlik ve eksiklik yoktur.

 Diyanet İşleri (eski) = Onlar, üstlerindeki göğü nasıl yapmışız, süslemişizdir bir bakmazlar mı? Onda hiçbir çatlak da yoktur.

 Diyanet Vakfi = Üstlerindeki göğe bakmazlar mı ki, onu nasıl bina etmiş ve nasıl donatmışız! Onda hiçbir çatlak da yok.

 Edip Yüksel = Üstlerindeki göğe bakmadılar mı, onu hiçbir çatlağı olmadan nasıl yaptık ve onu nasıl süsledik?

 Elmalılı Hamdi Yazır = Artık üstlerindeki Semâya bir baksalar a, biz onu nasıl bina etmişiz ve ziynetlemişiz hiçbir gediği yok.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Artık üstlerindeki göğe bir baksalar ya, Biz onu nasıl bina etmişiz ve süslemişiz; hiçbir gediği yok.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Artık üstlerindeki göğe bakmazlar mı ki, onu nasıl bina etmiş ve süslemişiz, onun hiçbir çatlağı yoktur.

 Gültekin Onan = Üzerlerindeki göğe bakmıyorlar mı? Biz, onu nasıl bina ettik ve onu nasıl süsledik? Onda hiçbir çatlak yok.

 Harun Yıldırım = Üzerlerindeki göğe bakmıyorlar mı? Biz onu nasıl bina ettik ve onu nasıl süsledik? Onun hiçbir çatlağı yok.

 Hasan Basri Çantay = Üstlerindeki göğe bakmadılar mı, onu nasıl bina etdik. Onu (yıldızlarla) nasıl donatdık. Onun hiçbir gediği de yok.

 Hayrat Neşriyat = Üstlerindeki göğe hiç bakmadılar mı ki, onu nasıl binâ etmişiz ve onu süslemişiz? Hem onun hiçbir çatlağı yoktur!

 İbni Kesir = Üstlerindeki göğe hiç bakmazlar mı? Onu nasıl bina etmiş ve nasıl donatmışız? Onda hiç bir çatlak da yoktur.

 Kadri Çelik = Üzerlerindeki göğe bakmıyorlar mı? Biz onu nasıl bina ettik ve onu nasıl da süsledik? Onun hiç bir çatlağı yok.

 Muhammed Esed = Onlar tepelerindeki gökyüzüne hiç bakmıyorlar mı? Onu nasıl inşa ettik, güzelleştirdik ve nasıl bütün kusurlardan, eksikliklerden arındırdık?

 Mustafa İslamoğlu = Onlar üzerlerindeki göğe dönüp de bakmadılar mı? Onu nasıl inşa ettik ve ışıl ışıl bezedik; üstelik hiçbir eksik gedik bırakmadık!

 Ömer Nasuhi Bilmen = Üstlerindeki göğe bakmazlar mı ki, Biz onu nasıl bina ve tezyin ettik ve onun için hiçbir gedik yoktur.

 Ömer Öngüt = Onlar üstlerindeki göğü nasıl donatmışız bir bakmazlar mı? Onda hiçbir çatlak da yok!

 Şaban Piriş = Üzerlerindeki göğe hiç bakmıyorlar mı? Onu nasıl bina ettik, nasıl donattık, onda bir çatlak da yoktur.

 Sadık Türkmen = Üstlerindeki göğe bakmadılar mı? Onu nasıl bina ettik ve süsledik? Onun hiçbir çatlağı yok!

 Seyyid Kutub = Üzerlerindeki göğe bakmazlar mı ki, onu nasıl bina etmiş ve nasıl donatmışız? Onda hiçbir çatlak ta yoktur.

 Suat Yıldırım = Hiç üzerlerindeki göğe bakmazlar mı? Bakıp da Bizim onu nasıl sağlamca bina ettiğimizi, onda en ufak bir çatlaklık, dengesizlik olmadığını düşünmezler mi?

 Süleyman Ateş = Üstlerindeki göğe bakmadılar mı, onu nasıl yaptık, süsledik, hiçbir çatlağı yoktur?

 Tefhim-ul Kuran = Üzerlerindeki göğe bakmıyorlar mı? Biz, onu nasıl bina ettik ve onu nasıl süsledik? Onun hiçbir çatlağı yok.

 Ümit Şimşek = Üstlerindeki göğe bakmadılar mı, onu nasıl bina edip süslemişiz ki, hiçbir gediği yoktur.

 Yaşar Nuri Öztürk = Bakmadılar mı üstlerindeki göğe ki nasıl kurduk onu, nasıl süsleyip nakışladık?! Yırtığı, çatlağı da yoktur onun.

 İskender Ali Mihr = Öyleyse üzerlerindeki semayı nasıl bina ettiğimize ve onu nasıl süslediğimize bakmıyorlar mı? Ve onun hiçbir çatlağı yoktur.

 İlyas Yorulmaz = Onlar üzerilerindeki semaya bakmıyorlar mı? Biz onu nasıl bina etmişiz ve süslemişiz. O semada zayıf olan bir yer var mı?