Önceki Ayet Sonraki Ayet  
19. Sûre Meryem/57

 وَرَفَعْنَاهُ مَكَانًا عَلِيًّا

  Ve rafa’nâhu mekânen aliyyâ(aliyyen).

Kelime Karşılaştırma
ve refa’nâ-hu : ve biz onu yükselttik
mekânen : mekân, makam
aliyyen : (çok) yüce
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Onu yüce bir makama yükselttik.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Biz onu pek yüce bir mevkie yükselttik.

 Abdullah Parlıyan = Biz O'nu, pek yüce bir konuma yükseltmiştik.

 Adem Uğur = Onu üstün bir makama yücelttik.

 Ahmed Hulusi = Biz Onu yücelik makamına yükselttik!

 Ahmet Tekin = Biz onu yüce bir makama yükselttik.

 Ahmet Varol = Biz onu yüce bir yere yükselttik.

 Ali Bulaç = Biz onu yüce bir mekan (makam)a yükseltmiştik.

 Ali Fikri Yavuz = Biz onu yüce bir mevkiye (göklere veya Cennet’e) yükselttik.

 Ali Ünal = Biz O’na yüce bir makam verdik ve O’nu yüce bir mekâna yükselttik.

 Bayraktar Bayraklı = Onu yüce bir makama yüceltmiştik.

 Bekir Sadak = Biz onu yuce bir yere yukselttik.

 Celal Yıldırım = Biz onu yüce bir yere yükselttik.

 Cemal Külünkoğlu = Ve Biz onu da yüce bir makama yükseltmiştik.

 Diyanet İşleri (eski) = Biz onu yüce bir yere yükselttik.

 Diyanet Vakfi = Onu üstün bir makama yücelttik.

 Edip Yüksel = Onu yüce bir makama yükselttik.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Ve biz onu yüksek bir mekâna ref'ettik

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ve Biz onu yüce bir yere yükselttik.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Biz onu yüce bir yere yükselttik.

 Gültekin Onan = Biz onu yüce bir mekan (makam)a yükseltmiştik.

 Harun Yıldırım = Biz onu yüce bir mekâna yükselttik.

 Hasan Basri Çantay = Biz onu pek yüce bir yere yükseltdik.

 Hayrat Neşriyat = Ve (biz) onu yüce bir makama yükselttik.

 İbni Kesir = Onu yüce bir yere yükselttik.

 Kadri Çelik = Biz onu yüce bir konuma yükseltmiştik.

 Muhammed Esed = Ve Biz o'nu da yüce bir konuma yükseltmiştik.

 Mustafa İslamoğlu = Ve biz ona da yüce bir konum bahşetmiştik.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Ve onu yüksek bir makama kaldırdık.

 Ömer Öngüt = Biz onu yüce bir yere yükseltmiştik.

 Şaban Piriş = Biz onu üstün bir mevkiye yükseltmiştik.

 Sadık Türkmen = Biz de onu yüksekçe bir yere çıkardık.

 Seyyid Kutub = Onu yüce bir konuma çıkarmıştık.

 Suat Yıldırım = Biz onu üstün bir makama yücelttik.

 Süleyman Ateş = Onu yüce bir yere yükseltmiştik.

 Tefhim-ul Kuran = Biz onu yüce bir mekân (makam) a yükseltmiştik.

 Ümit Şimşek = Biz O'nu, pek yüce bir konuma yükseltmiştik.

 Yaşar Nuri Öztürk = Onu yüce bir mekâna yükselttik.

 İskender Ali Mihr = Ve onu, yüce bir mekâna (makama, cennete) yükselttik.

 İlyas Yorulmaz = İdris’i çok yüce makamlara yükselttik.