Önceki Ayet Sonraki Ayet  
20. Sûre Tâ-Hâ/56

 وَلَقَدْ أَرَيْنَاهُ آيَاتِنَا كُلَّهَا فَكَذَّبَ وَأَبَى

  Ve lekad eraynâhu âyâtinâ kullehâ fe kezzebe ve ebâ.

Kelime Karşılaştırma
ve lekad : ve andolsun
eraynâ-hu : ona gösterdik
âyâti-nâ : âyetlerimiz
kulle-hâ : onun hepsini
fe : böylece, buna rağmen
kezzebe : yalanladı
ve ebâ : ve diretti, direndi
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Andolsun, biz ona (Firavun’a) bütün mucizelerimizi gösterdik de o bunları yalanladı ve reddetti.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Andolsun ki ona bütün delillerimizi gösterdik, yalanladı, çekindi.

 Abdullah Parlıyan = Gerçek şu ki, biz Firavun'a bütün ayetlerimizi gösterdik. Onları yalan saydı ve kabule yanaşmadı.

 Adem Uğur = Andolsun biz ona (Firavun'a) bütün (bu) delillerimizi gösterdik; yine de yalanladı ve diretti.

 Ahmed Hulusi = Andolsun ki biz ona (Firavun'a) işaretlerimizin hepsini gösterdik. . . (Fakat o) yalanladı ve kabulden kaçındı.

 Ahmet Tekin = Andolsun ki, bütün mûcizelerimizi Firavun’a gösterdik. Yalanladı ve dayattı.

 Ahmet Varol = Andolsun ki ona (Firavun'a) ayetlerimizin tümünü gösterdik de o yalanladı ve ayak diretti.

 Ali Bulaç = Andolsun, biz ona ayetlerimizin tümünü gösterdik; fakat o, yalanladı ve ayak diretti.

 Ali Fikri Yavuz = Yemin olsun ki, biz, Firavun’a mucizelerimizin hepsini gösterdik. Böyle iken o, yine mucizelerimizi yalanladı ve hakkı kabulden çekindi.

 Ali Ünal = İşte, Firavun’a (kâinattaki bütün bu âyetlerimizi takdim ettik ve daveti boyunca Musa’ya verdiğimiz) bütün mucizelerimizi gösterdik, fakat o, (hiçbirine itibar etmeden, Mesajımızı) yalanladı ve gerçeği kabul etmemekte diretti.

 Bayraktar Bayraklı = Andolsun biz, Firavun'a bütün delillerimizi gösterdik; yine de yalanladı, kabul etmemekte diretti.

 Bekir Sadak = (56-58) And olsun ki Firavun'a butun delillerimizi gosterdik de yalan sayip kabulden cekindi ve: «Ey Musa! Sihirbazliginla bizi yurdumuzdan cikarmaya mi geldin? simdi biz de seninkinin benzeri bir sihri sana gosterecegiz. Bizimle senin aranda bir vakit tayin et ki sen de biz de duz bir yerde bulunalim da caymayalim» dedi.

 Celal Yıldırım = And olsun ki Fir'avn'a (gereken) bütün belgelerimizi gösterdik, bununla beraber o yalanlayıp kabul etmekten kaçındı.

 Cemal Külünkoğlu = Andolsun ki, biz ona (Firavun'a) bütün mucizelerimizi gösterdik de o bunları yalanladı ve reddetti.

 Diyanet İşleri (eski) = (56-58) And olsun ki Firavun'a bütün delillerimizi gösterdik de yalan sayıp kabulden çekindi ve: 'Ey Musa! Sihirbazlığınla bizi yurdumuzdan çıkarmaya mı geldin? Şimdi biz de seninkinin benzeri bir sihri sana göstereceğiz. Bizimle senin aranda bir vakit tayinet ki sen de biz de düz bir yerde bulunalım da caymayalım' dedi.

 Diyanet Vakfi = Andolsun biz ona (Firavun'a) bütün (bu) delillerimizi gösterdik; yine de yalanladı ve diretti.

 Edip Yüksel = Ona tüm işaret ve delillerimizi göstermemize rağmen yalanlayıp reddetti.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Kasem olsun biz, ona âyetlerimizin hepsini gösterdik, öyle iken o yine yalan dedi dayattı

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Andolsun ki. Biz Firavuna bütün mucizelerimizi gösterdik; öyle iken o, yine yalanladı ve dayattı.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = And olsun ki, biz, Firavun'a mucizelerimizin hepsini gösterdik. Böyle iken o yine onları yalan sayıp kabulden çekindi.

 Gültekin Onan = Andolsun, biz ona ayetlerimizin tümünü gösterdik; fakat o, yalanladı ve ayak diretti.

 Harun Yıldırım = Andolsun biz ona (Firavun'a) bütün (bu) delillerimizi gösterdik; yine de yalanladı ve diretti.

 Hasan Basri Çantay = Andolsun ki biz ona âyetlerimizin hepsini gösterdik de, (Buna rağmen) o, yine tekzîb etdi, dayatdı.

 Hayrat Neşriyat = Celâlim hakkı için, (biz) ona (Fir'avun’a, gösterilecek) mu'cizelerimizin hepsini gösterdik; fakat (o) yalanladı ve (hakkı kabûl etmemekte) diretti.

 İbni Kesir = Andolsun ki ona bütün ayetlerimizi gösterdik ama yalanlayıp kaçtı.

 Kadri Çelik = Şüphesiz biz ona ayetlerimizin tümünü gösterdik; fakat o yalanladı ve ayak diretti.

 Muhammed Esed = Gerçek şu ki, Biz Firavun'u mesajlarımızın hepsinden haberdar kıldık; ama o bunları yalan saydı ve kabule yanaşmadı.

 Mustafa İslamoğlu = Doğrusu Biz (Firavun'a) mucizevi belgelerimizin her türünü gösterdik; fakat o yalanladı ve küstahça yüz çevirdi.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Kasem olsun ki, Biz âyetlerimizin hepsini ona gösterdik. Böyle iken o tekzîp etti ve kaçındı.

 Ömer Öngüt = Andolsun ki ona bütün âyetlerimizi gösterdik. Yine de yalanladı ve diretti.

 Şaban Piriş = Ona ayetlerimizin hepsini göstermiştik. Fakat o yalanladı ve kabul etmedi.

 Sadık Türkmen = Gerçek şu Kİ; ayetlerimizin tümünü ona (Firavuna) gösterdik, yine de yalanladı ve (şeytanlaşarak yalanında) diretti.

 Seyyid Kutub = Biz Firavun'a tüm ayetlerimizi gösterdik, fakat o bunları yalanladı, kabul etmeye yanaşmadı.

 Suat Yıldırım = Biz Firavun’a bütün âyetlerimizi, delillerimizi gösterdik, fakat o bunları yalan saydı ve gerçeği kabul etmemekte direndi.

 Süleyman Ateş = Andolsun biz o(Fir'av)n'a âyetlerimizin hepsini gösterdik, yine de yalanladı ve dayattı.

 Tefhim-ul Kuran = Andolsun, biz ona ayetlerimizin tümünü gösterdik; fakat o, yalanladı ve ayak diretti.

 Ümit Şimşek = Andolsun ki ona bütün delillerimizi gösterdik, yalanladı, çekindi.

 Yaşar Nuri Öztürk = Gerçek şu ki, biz Firavun'a bütün ayetlerimizi gösterdik. Onları yalan saydı ve kabule yanaşmadı.

 İskender Ali Mihr = Ve andolsun ki; âyetlerimizin (mucizelerimizin) hepsini, ona gösterdik. Buna rağmen yalanladı ve (yalanında) direndi.

 İlyas Yorulmaz = Biz firavun’a ayetlerimizin hepsini gösterdik. Firavun yalanladı ve (inanmamakta) diretti.