Önceki Ayet Sonraki Ayet  
15. Sûre Hicr/54

 قَالَ أَبَشَّرْتُمُونِي عَلَى أَن مَّسَّنِيَ الْكِبَرُ فَبِمَ تُبَشِّرُونَ

  Kâle e beşşertumûnî alâ en messeniyel kiberu fe bime tubeşşirûn(tubeşşirûne).

Kelime Karşılaştırma
kâle : dedi
e beşşertumû-nî : beni mi müjdeliyorsunuz
alâ : üzerine
en messeniye : bana dokunması (gelmesi)
el kiberu : ihtiyarlık
fe : artık, böyleyken, o halde
bime : ne ile, nasıl
tubeşşirûne : müjdeliyorsunuz
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = İbrahim, “Bana yaşlılık gelip çatmış iken beni mi müjdeliyorsunuz? Bana neyi müjdeliyorsunuz?” dedi.

 Abdulbaki Gölpınarlı = İhtiyarlık çağımda mı demişti, bana müjde veriyorsunuz? Neye istinâden müjde vermektesiniz bana?

 Abdullah Parlıyan = “İhtiyarlık çağımda mı, bana müjde veriyorsunuz? Peki hangi şeyle müjdeliyorsunuz beni?”

 Adem Uğur = (İbrahim:) Bana ihtiyarlık çökmesine rağmen beni müjdeliyor musunuz? Beni ne ile müjdeliyorsunuz? dedi.

 Ahmed Hulusi = (İbrahim) dedi ki: "İhtiyar olduktan sonra mı bana müjde veriyorsunuz? Ne ile müjdeliyorsunuz?"

 Ahmet Tekin = İbrâhim:'İhtiyarlık üzerime çökmesine rağmen, bana müjde mi veriyorsunuz? Neye dayanarak müjde veriyorsunuz?' dedi.

 Ahmet Varol = 'Bana ihtiyarlık çökmüşken mi beni (bununla) müjdeliyorsunuz? Beni ne ile müjdeliyorsunuz?' dedi.

 Ali Bulaç = Dedi ki: "Bana ihtiyarlık gelip çökmüşken mi müjdeliyorsunuz? Beni ne ile müjdelemektesiniz?"

 Ali Fikri Yavuz = İbrahîm dedi ki: “-Bana ihtiyarlık gelmişken, beni mi müjdelediniz? Neye dayanarak müjdeliyorsunuz?”

 Ali Ünal = İbrahim, “Bana mı müjdeniz var, şu ihtiyarlık başıma gelip çökmüşken?” diye cevap verdi. “Hem, neye dayanarak böyle bir müjde veriyorsunuz ki?”

 Bayraktar Bayraklı = İbrâhim, “Bana ihtiyarlık çökmesine rağmen beni müjdeliyor musunuz? Beni ne ile müjdeliyorsunuz?” dedi.

 Bekir Sadak = «Ben kocamisken bana mujde mi veriyorsunuz? Neye dayanarak mujdeliyorsunuz?» deyince:

 Celal Yıldırım = Yaşlılık gelip yapışmışken, beni mi müjdeliyorsunuz? Hem neye göre müjdeliyorsunuz ? demişti.

 Cemal Külünkoğlu = İbrahim: “Bana yaşlılık gelip çatmış iken beni mi müjdeliyorsunuz? O halde neye dayanarak müjde veriyorsunuz?” dedi.

 Diyanet İşleri (eski) = 'Ben kocamışken bana müjde mi veriyorsunuz? Neye dayanarak müjdeliyorsunuz?' deyince:

 Diyanet Vakfi = (İbrahim:) Bana ihtiyarlık çökmesine rağmen beni müjdeliyor musunuz? Beni ne ile müjdeliyorsunuz? dedi.

 Edip Yüksel = 'İyice yaşlanmışken beni mi müjdeliyorsunuz! Beni ne ile müjdeliyorsunuz,' dedi.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Beni mi, dedi: tebşir ettiniz? Bana ihtiyarlık gelib çatmışken, artık beni ne suretle tebşir edersiniz?

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = İbrahim: «Beni mi müjdelediniz, bana ihtiyarlık gelip çatmışken artık beni neye dayanarak müjdeliyorsunuz?» dedi.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = İbrahim dedi ki: «Bana ihtiyarlık gelmişken, beni mi müjdeliyorsunuz, neye dayanarak beni müjdeliyorsunuz?»

 Gültekin Onan = Dedi ki: "Bana ihtiyarlık gelip çökmüşken mi müjdeliyorsunuz? Beni ne ile müjdelemektesiniz?"

 Harun Yıldırım = Dedi ki: “Bana ihtiyarlık gelip çatmışken mi müjdeliyorsunuz!? Beni ne ile müjdelemektesiniz?”

 Hasan Basri Çantay = «Bana, dedi, ihtiyarlık çökmüşken (nasıl olub da) müjde verdiniz? Bu tebşiri neye istinaden yapıyorsunuz»?

 Hayrat Neşriyat = (İbrahim:) Bana ihtiyarlık çökmesine rağmen beni müjdeliyor musunuz? Beni ne ile müjdeliyorsunuz? dedi.

 İbni Kesir = Ben, kocamışken mi bana müjde veriyorsunuz? O halde neye dayanarak müjdeliyorsunuz? dedi.

 Kadri Çelik = Dedi ki: “Bana ihtiyarlık gelip çökmüşken mi müjdeliyorsunuz? Beni ne ile müjdelemektesiniz?”

 Muhammed Esed = "Üzerime yaşlılık çökmüş olduğu halde, bana böyle bir müjde veriyorsunuz, öyle mi?" diye sordu (İbrahim), "Peki, hangi (beklenmedik) şeyle müjdeliyorsunuz beni?"

 Mustafa İslamoğlu = "Ne! Yaşlılık gelip başıma çökmüşken bana bu müjdeyi veriyorsunuz, öyle mi?" dedi; "Peki neye dayanarak bana müjde veriyorsunuz?"

 Ömer Nasuhi Bilmen = Dedi ki: «Bana müjde verir misiniz ki, üzerime ihtiyarlık çökmüştür. Artık beni ne ile müjdeliyorsunuz?»

 Ömer Öngüt = O da: “Bana ihtiyarlık çökmesine rağmen, beni müjdeliyor musunuz? Neye dayanarak müjdeliyorsunuz?” dedi.

 Şaban Piriş = -Bana ihtiyarlık gelmiş olduğu halde mi müjde veriyorsunuz? Neye dayanarak müjde veriyorsunuz? dedi

 Sadık Türkmen = Dedi ki: “Bana ihtiyarlık dokunduktan sonra, siz beni müjdeliyor musunuz? Ne tuhaf bir şeyle/neye dayanarak müjdeliyorsunuz!”

 Seyyid Kutub = İbrahim «Hayli ilerlemiş yaşıma rağmen mi bana bu müjdeyi veriyorsunuz? O halde neye dayanarak müjde veriyorsunuz?» dedi.

 Suat Yıldırım = "Beni mi müjdeliyorsunuz?" dedi. "Bana ihtiyarlık gelip çatmışken, artık beni nasıl tebşir edersiniz?"

 Süleyman Ateş = "Bana ihtiyarlık dokunduktan sonra mı beni müjdelediniz? Ne tuhaf bir şey ile müjdeliyorsunuz beni?" dedi.

 Tefhim-ul Kuran = Dedi ki: «Bana ihtiyarlık gelip çökmüşken mi müjdeliyorsunuz? Beni ne ile müjdelemektesiniz?»

 Ümit Şimşek = 'Beni mi müjdeliyorsunuz?' dedi. 'Bu yaşlı halimle bana neyin müjdesini veriyorsunuz?'

 Yaşar Nuri Öztürk = Dedi: "İhtiyarlık yakama yapıştıktan sonra mı bana müjde veriyorsunuz! Neye dayanarak müjde veriyorsunuz?"

 İskender Ali Mihr = “Bana ihtiyarlık gelmişken mi beni müjdeliyorsunuz? Böyleyken ne ile müjdeliyorsunuz?” dedi.

 İlyas Yorulmaz = İbrahim “Bana yaşlılık gelip çatmışken, siz ne ile müjdelediğinizin farkında mısınız? Dedi.