Önceki Ayet Sonraki Ayet  
4. Sûre Nisâ/53

 أَمْ لَهُمْ نَصِيبٌ مِّنَ الْمُلْكِ فَإِذًا لاَّ يُؤْتُونَ النَّاسَ نَقِيرًا

  Em lehum nasîbun minel mulki fe izen lâ yu’tûnen nâse nakîrâ(nakîran).

Kelime Karşılaştırma
em : yoksa
lehum : onların var
nasîbun : nasip, hisse, pay
min el mulki : mülk, saltanat, hükümdarlık
fe izen : öyle olsa
lâ yu’tûne : vermezler
en nâse : insanlar
nakîran : çekirdek, hurma çekirdeği (hurma çekirdeği üzerindeki yarık), hurma çekirdeğinin lifi, kıl kadar, zerre kadar
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Yoksa onların hükümranlıkta bir payı mı var? Öyle olsa, insanlara bir zerre bile vermezler.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Yoksa onların saltanattan bir payları mı var? Böyle olsa da insanlara bir habbe bile vermezler.

 Abdullah Parlıyan = Yoksa onların, kainâtın idaresinde bir payları mı var? Öyle olsaydı, insanlara çekirdek filizi kadar bile birşey vermezlerdi.

 Adem Uğur = Yoksa onların mülkten (hükümranlıktan) bir nasipleri mi var? Öyle olsaydı insanlara çekirdek filizi (kadar bir şey bile) vermezlerdi.

 Ahmed Hulusi = Yoksa onların mülkte (hükümranlıktan) bir hisseleri mi var? Eğer öyle olsaydı insanlara hurma çekirdeği kadar bile bir şey vermezlerdi.

 Ahmet Tekin = Malları, mülkleri, güçleri, saltanatları varmış da, insanlara bir hurma çekirdeğinin üzerindeki oyukta kalan minnacık artıklar kadar dahi bir pay bile vermeyecekler miymiş?

 Ahmet Varol = Yoksa onların mülkten bir payları mı var? Öyle olsaydı insanlara bir çekirdek zerresi bile vermezlerdi.

 Ali Bulaç = Yoksa onların mülk'ten bir payları mı var? Eğer öyle olsaydı, insanlara 'çekirdeğin sırtındaki küçücük bir tomurcuğu' bile vermezlerdi.

 Ali Fikri Yavuz = Yoksa, onların, mülkten (yeryüzü saltanatından) bir hissesi mi var? Öyle olsa, insanlara bir çekirdeğin zerresini bile vermezlerdi.

 Ali Ünal = Yoksa onların (göklerle yerin) mülk ve hakimiyetinden bir nasipleri mi var (da, hidayetin, peygamberliğin ve yeryüzü servetlerinin sadece kendilerine ait olduğunu iddia ediyorlar)? Öyle olmuş olsaydı, (cimrilik ve bencillikleri sebebiyle) insanlara bir kırıntı bile vermezlerdi.

 Bayraktar Bayraklı = Yoksa onların mülkten, hükümranlıktan bir payları mı var? Öyle olsaydı, insanlara çekirdek filizi kadar bir şey bile vermezlerdi.

 Bekir Sadak = Yoksa onlarin hukumranliktan bir payi mi var? O zaman insanlara bir cekirdek parcasi bile vermezler.

 Celal Yıldırım = Yoksa onlara mülk-ü saltanattan bir pay mı var ? O takdirde insanlara hurma çekirdeğinin oyuğu kadar bir şey bile vermezler.

 Cemal Külünkoğlu = Yoksa onlar (Allah'ın) hükümranlığına ortak mıdırlar? Eğer öyle olsaydı, (hasislikten ve cimrilikten) insanlara bir çekirdek kırıntısı bile vermezlerdi.

 Diyanet İşleri (eski) = Yoksa onların hükümranlıktan bir payı mı var? O zaman insanlara bir çekirdek parçası bile vermezler.

 Diyanet Vakfi = Yoksa onların mülkten (hükümranlıktan) bir nasipleri mi var? Öyle olsaydı insanlara çekirdek filizi (kadar bir şey bile) vermezlerdi.

 Edip Yüksel = Yoksa onların yönetimde bir payı mı var? Öyle olsaydı insanlara bir çekirdek bile vermezlerdi.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Yoksa onlara mülkden bir hissemi var? Öyle olsa nasa bir çekirdek bile vermezler

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Yoksa onların mülkten, dünya hükümranlığından bir hissesi mi var? Öyle olsa insanlara bir çekirdek bile vermezler.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Yoksa onların mülkten bir payı mı vardır. Eğer öyle olsaydı, insanlara bir çekirdeğin zerresini bile vermezlerdi.

 Gültekin Onan = Yoksa onların mülk'ten bir payları mı var ? Eğer öyle olsaydı, insanlara 'çekirdeğin sırtındaki küçücük bir tomurcuğu' bile vermezlerdi.

 Harun Yıldırım = Yoksa onların mülkten bir payı mı var? O taktirde insanlara çekirdeğin üzerindeki çukur kadar bile vermezlerdi.

 Hasan Basri Çantay = Yoksa onların (yer yüzünün) mülk (-ü saltanatın) dan bir hissesi mi var? Fakat öyle olsaydı insanlara çekirdeğin arkasındaki minik bir tomurcuğu bile vermezlerdi.

 Hayrat Neşriyat = Yoksa onların mülkten bir nasîbi mi var? Öyle olsaydı, insanlara bir çekirdeğin(arkasındaki küçücük) oyuğu (kadar bir şey) bile vermezlerdi!

 İbni Kesir = Yoksa onların mülkten bir payı mı var? Öyle olsaydı; onlar insanlara bir çekirdek parçası bile vermezlerdi.

 Kadri Çelik = Yoksa onların mülkten bir nasibi mi var? O zaman insanlara bir hurma çekirdeği üzerindeki küçücük bir tomurcuğu (en değersiz bir şeyi) bile vermezlerdi.

 Muhammed Esed = Yoksa onlar (Allahın) hükümranlığına ortak mıdırlar? Ama (eğer öyle olsaydı), onlar başkasına bir hurma çekirdeği(ni dolduracak) kadar bile bir şey vermezlerdi!

 Mustafa İslamoğlu = Yoksa onlar Allah'ın mülküne ortak olduklarını mı sanıyorlar? Eğer öyle olsaydı, insanlara zırnık bile vermezlerdi.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Yoksa onlar için mülkten bir nasip mi var? O halde onlar nâsa bir çekirdek bile vermezler.

 Ömer Öngüt = Yoksa onların mülkten bir payı mı var? Eğer öyle olsaydı, insanlara bir çekirdek zerresi bile vermezlerdi.

 Şaban Piriş = Yoksa onların, hükümranlıkta bir payları mı var? Eğer, öyle olsaydı insanlara, çok az bir şey bile vermezlerdi.

 Sadık Türkmen = Yoksa onların hükümranlıkta bir payı mı var? Öyle olsa insanlara bir çekirdek bile vermezler.

 Seyyid Kutub = Yoksa onların Allah'ın mülkünde bir payları mı var? Eğer öyle olsaydı, insanlara bir çekirdek kırıntısı bile vermezlerdi.

 Suat Yıldırım = Yoksa onların mülk ve hâkimiyetten nasipleri mi var? Öyle olsaydı onlar insanlara bir kırıntı bile vermezlerdi!

 Süleyman Ateş = Yoksa onların mülkten bir payı mı var? Öyle olsaydı insanlara bir çekirdek zerresi bile vermezlerdi.

 Tefhim-ul Kuran = Yoksa onların mülk'ten bir payları mı var? Eğer böyle olsaydı, insanlara 'çekirdeğin sırtındaki küçücük bir tomurcuğu' bile vermezlerdi.

 Ümit Şimşek = Yoksa onların mülk ve egemenlikten bir hissesi mi var? Öyle olsaydı, insanlardan bir çekirdeği bile esirgerlerdi.

 Yaşar Nuri Öztürk = Yoksa mülk ve yönetimden bir nasipleri mi var? Eğer öyle olsa, insanlara bir çekirdek bile vermezler.

 İskender Ali Mihr = Yoksa onların, mülkden bir nasibi mi var? Öyle olsaydı insanlara bir çekirdek bile vermezlerdi.

 İlyas Yorulmaz = Yoksa onlar, Allah’ın mülkünden pay sahibi olduklarını mı zannediyorlar? Öyle ise niçin insanlardan ihtiyaç sahiplerine, en ufak bir parçasını vermiyorlar?