Önceki Ayet Sonraki Ayet  
51. Sûre Zâriyât/50

 فَفِرُّوا إِلَى اللَّهِ إِنِّي لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ

  Fe firrû ilâllâh(ilâllâhi), innî lekum minhu nezîrun mubîn(mubînun).

Kelime Karşılaştırma
fe firrû : öyleyse kaç, sığın
ilâ allâhi : Allah’a
innî : muhakkak ki ben
lekum : sizin için
min-hu : ondan, onun tarafından
nezîrun : nezir, uyarıcı
mubînun : açık, apaçık
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = O hâlde Allah’a koşun. Şüphesiz ben, size O’nun katından gönderilmiş açık bir uyarıcıyım.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Artık kaçın Allah'a, şüphe yok ki ben size, onun tarafından, apaçık bir korkutucuyum.

 Abdullah Parlıyan = Öyleyse: “Boş, anlamsız, sahte ve kötü olan herşeyden kaçıp, Allah'a sığının. Gerçekten ben, O'nun tarafından gönderilmiş bir uyarıcıyım.

 Adem Uğur = O halde Allah'a koşun. Çünkü ben, size O'nun katından (gelmiş) açık bir uyarıcıyım.

 Ahmed Hulusi = "(Bedensellik dünyanızdan) Allâh'a firar edin! Ben kesinlikle, O'ndan size apaçık bir uyarıcıyım!"

 Ahmet Tekin = 'İnkârdan, isyandan, zulümden, cezadan kaçarak Allah’a sığının. Ben, size, O’nun katından gelmiş, sorumluluk, hesap ve cezanın varlığını açıklayan bir uyarıcıyım.'

 Ahmet Varol = 'O halde Allah'a kaçın. Ben sizin için O'ndan (yana) apaçık bir uyarıcıyım.

 Ali Bulaç = Öyleyse, Allah'a doğru (yönelip, şirkten ve bozulmalardan) kaçın. Gerçekten ben sizi, O'ndan yana açıkça uyarıyorum.

 Ali Fikri Yavuz = (Ey Rasûlüm, de ki: ) O halde hemen Allah’a kaçın, (küfrü bırakıb hemen imana gelin). Gerçekten ben, size, Allah tarafından (azab ile) korkutan açık bir peygamberim.

 Ali Ünal = “(Madem bütün bunları yapan Allah’tır ve O, sizin yegâne İlâhınız ve Rabbinizdir,) o halde derhal Allah’a kaçın (O’nun himayesine koşun)! Muhakkak ki ben, sizin için O’nun tarafından gönderilmiş apaçık bir uyarıcıyım.

 Bayraktar Bayraklı = Artık hepiniz Allah'a koşunuz. Şüphesiz ben, sizin için O'nun tarafından gönderilmiş apaçık bir uyarıcıyım.

 Bekir Sadak = De ki: «Oyleyse Allah'a kosusun; dogrusu ben sizi O'nun azabi ile acikca uyaranim.»

 Celal Yıldırım = O halde Allah'a doğru yönelip kaçın (O'na güvenip sığının). Şüphesiz ki ben, O'nun tarafından (gönderilen) açık bir uyarıcıyım.

 Cemal Külünkoğlu = (Ey Resulüm, de ki:) O halde hemen Allah'a koşun (küfrü bırakıp imana gelin). Şüphesiz ben, size O'nun tarafından gönderilmiş açık bir uyarıcıyım!

 Diyanet İşleri (eski) = De ki: 'Öyleyse Allah'a koşusun; doğrusu ben sizi O'nun azabı ile açıkça uyaranım.'

 Diyanet Vakfi = O hâlde Allah’a koşun. Şüphesiz ben, size O’nun katından gönderilmiş açık bir uyarıcıyım.

 Edip Yüksel = Öyleyse ALLAH'a kaçınız. Ben, O'nun tarafından size gönderilmiş bir uyarıcıyım.

 Elmalılı Hamdi Yazır = O halde hemen Allaha kaçın, haberiniz olsun ki ben size ondan bir açık nezîrim

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = «O halde hemen Allah'a kaçın; haberiniz olsun ki, ben size ondan gelen açık bir uyarıcıyım.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = O halde Allah'a koşun. Çünkü ben, size O'nun katından (gelmiş) açık bir uyarıcıyım.

 Gültekin Onan = Öyleyse, Tanrı'ya doğru (yönelip, şirkten ve bozulmalardan) kaçın. Gerçekten ben sizi, O'ndan yana açıkça uyarıyorum.

 Harun Yıldırım = Öyleyse Allah’a doğru kaçın. Gerçekten ben sizi O’ndan yana açıkça korkutupuyarıyorum.

 Hasan Basri Çantay = O halde (Habîbim, de ki:) «Hepiniz Allaha kaçın. Hakıykat, ben sizi On (un azabın) dan açıkça korkutan (bir peygamber) im».

 Hayrat Neşriyat = (Ey Habîbim! De ki:) 'O hâlde Allah’a kaçın! Şübhesiz ki ben, size O’nun tarafından (gönderilmiş) apaçık bir korkutucuyum.'

 İbni Kesir = Öyleyse Allah'a koşun. Doğrusu ben; size, O'ndan apaçık bir uyarıcıyım.

 Kadri Çelik = Öyleyse Allah'a doğru koşun. Gerçekten ben sizi, O'ndan yana açıkça uyarıp korkutmakta olanım.

 Muhammed Esed = Böylece, (ey Muhammed, onlara söyle:) "(Sahte ve kötü olan her şeyden) Allah'a sığının! Gerçek şu ki ben, O'nun tarafından görevlendirilmiş açık bir uyarıcıyım!

 Mustafa İslamoğlu = Şu halde (de ki): "Allah'a kaçınız! Şüphe yok ki ben O'nun katından size gönderilmiş apaçık bir uyarıcıyım.

 Ömer Nasuhi Bilmen = (48-51) Yeri de döşedik, ne güzel döşeyicilerdir. Ve her şeyden iki çift yarattık. Tâ ki, tefekkür edesiniz. «Artık Allah'a kaçın, şüphe yok ki, ben sizin için O'nun tarafından bir apaçık korkutucuyum. Ve Allah ile beraber başka bir ilâh ittihaz etmeyin. Muhakkak ki, ben sizin için O'ndan bir apaçık korkutucuyum.»

 Ömer Öngüt = Allah'a kaçınız! Ben size O'nun katından apaçık bir korkutucuyum.

 Şaban Piriş = -O halde Allah’a sığının, çünkü ben, ondan size (gönderilen) apaçık uyarıcıyım.

 Sadık Türkmen = Öyleyse; “(edindiğiniz sahte ilahlardan) Allah’a kaçın/sığının! Şüphesiz ben size, O’ndan gelen apaçık uyarıcıyım.

 Seyyid Kutub = O halde Allah'a koşun. Çünkü ben, sizi O'ndan açık bir şekilde korkutuyorum.

 Suat Yıldırım = "O halde, Allah’a kaçın, çabuk Allah’ın himayesine koşun. Zira ben O’nun tarafından, sizi uyarmak için gönderilen âşikâr bir elçiyim."

 Süleyman Ateş = "O halde Allâh'a kaçın, ben size O'nun tarafından görevlendirilmiş apaçık bir uyarıcıyım."

 Tefhim-ul Kuran = Öyleyse, Allah'a doğru (yönelip, şirkten ve bozulmalardan) kaçın. Gerçekten ben sizi, O'ndan yana açıkça uyarıp korkutmakta olanım.

 Ümit Şimşek = Hepiniz Allah'a koşun. Ben Onun tarafından size gönderilmiş apaçık bir uyarıcıyım.

 Yaşar Nuri Öztürk = O halde Allah'a kaçın/sığının! Ben size O'ndan gelmiş açıklayıcı bir uyarıcıyım.

 İskender Ali Mihr = Öyleyse Allah’a firar edin (kaçın ve sığının). Muhakkak ki ben, sizin için O’ndan (Allah tarafından gönderilmiş) apaçık bir nezirim.

 İlyas Yorulmaz = Allah’a (emirlerini yerine getirmek için) koşun. Ben sizin için yalnızca apaçık bir uyarıcıyım.