Önceki Ayet Sonraki Ayet  
37. Sûre Sâffât/50

 فَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَى بَعْضٍ يَتَسَاءلُونَ

  Fe akbele ba’duhum alâ ba’dın yetesâelûn(yetesâelûne).

Kelime Karşılaştırma
fe : artık, bundan sonra
akbele : karşılıklı
ba’du-hum alâ ba’dın : birbirlerine
yetesâelûne : karşılıklı sorarlar
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Derken birbirlerine yönelip sorarlar.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Bir kısmı, bir kısmına döner de birbirlerine sorarlar.

 Abdullah Parlıyan = Orada birbirlerine, geçmiş hayatları hakkında sorular soracaklar.

 Adem Uğur = İşte o zaman, birbirlerine dönerek (dünyadaki hallerini) soracaklar.

 Ahmed Hulusi = (Cennettekiler) birbirlerine yönelip soruşurlar.

 Ahmet Tekin = Dünyadaki hayatlarıyla ilgili birbirlerine dönüp sorarlar.

 Ahmet Varol = Birbirlerine dönüp sorarlar.

 Ali Bulaç = Böyleyken, kimi kimine yönelmiş olarak, birbirlerine soruyorlar:

 Ali Fikri Yavuz = Derken (cennet ehli olanlar) birbirleriyle konuşurlar.

 Ali Ünal = Bu halde otururken birbirlerine yönelir ve candan bir sohbete girişirler.

 Bayraktar Bayraklı = İşte o zaman, birbirlerine dönerek soracaklar.

 Bekir Sadak = Birbirlerine donup sorarlar:

 Celal Yıldırım = Birbirlerine yönelip sorarlar;

 Cemal Külünkoğlu = (50-51) Cennet ehli (geçmiş hayatları hakkında) birbirine dönüp bir şeyler sorarlar. İçlerinden biri der ki: “Benim bir arkadaşım vardı.”

 Diyanet İşleri (eski) = Birbirlerine dönüp sorarlar:

 Diyanet Vakfi = İşte o zaman, birbirlerine dönerek (dünyadaki hallerini) soracaklar.

 Edip Yüksel = Birbirlerine dönüp soruşurlar.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Derken ba'zısı ba'zısına dönmüş soruyorlardır:

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Derken birbirlerine dönmüş soruşuyorlar.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Derken birbirine dönüp sorarlar:

 Gültekin Onan = Böyleyken, kimi kimine yönelmiş olarak, birbirlerine soruyorlar:

 Harun Yıldırım = İşte o zaman, birbirlerine dönerek (dünyadaki hallerini) soracaklar.

 Hasan Basri Çantay = (Ehl-i cennetden) kimi kimine dönüb sorarlar.

 Hayrat Neşriyat = O zaman (Cennet ehli) birbirlerine yönelerek karşılıklı soru sorarlar (sohbet ederler).

 İbni Kesir = Bir kısmı bir kısmına dönerek soruştururlar.

 Kadri Çelik = Böyleyken, kimi kimine yönelmiş olarak, birbirlerine sorarlar.

 Muhammed Esed = Hepsi dönüp (geçmiş hayatları hakkında) birbirlerine sorular soracaklar.

 Mustafa İslamoğlu = İşte onlar da (berikiler gibi) birbirlerine yönelerek sualler soracaklar.

 Ömer Nasuhi Bilmen = (50-51) Onların (o ehl-i cennetin) bazıları bazılarına karşı teveccüh ederek soruşturmaya başlarlar. Onlardan birisi der ki: «Benim (dünyada iken) muhakkak bir arkadaşım var idi.»

 Ömer Öngüt = Birbirlerine dönüp sorarlar.

 Şaban Piriş = İşte o zaman birbirlerine dönerek (dünyadaki hallerini) soracaklar:

 Sadık Türkmen = Birbirlerine dönerek sorarlar.

 Seyyid Kutub = Cennet ehli birbirine dönmüş sorarlar.

 Suat Yıldırım = Birbirleriyle sohbete girerler.

 Süleyman Ateş = Bunlar birbirine dönmüş soruyorlar:

 Tefhim-ul Kuran = Böyleyken, kimi kimine yönelmiş olarak, birbirlerine soruyorlar:

 Ümit Şimşek = Birbirlerine dönmüş, hal hatır sormaktadırlar.

 Yaşar Nuri Öztürk = Birbirlerine dönüp birşeyler sorarlar.

 İskender Ali Mihr = Bundan sonra, karşılıklı yönelip birbirlerine sorarlar.

 İlyas Yorulmaz = Cennette olanların bir kısmı, cennettekilerden bir kısmı ile karşılıklı konuşurlar.