Önceki Ayet Sonraki Ayet  
24. Sûre Nûr/50

 أَفِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ أَمِ ارْتَابُوا أَمْ يَخَافُونَ أَن يَحِيفَ اللَّهُ عَلَيْهِمْ وَرَسُولُهُ بَلْ أُوْلَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ

  E fî kulûbihim maradun emirtâbû em yehâfûne en yehîfallâhu aleyhim ve resûluhu, bel ulâike humuz zâlimûn(zâlimûne).

Kelime Karşılaştırma
e : mı, mi
: içinde, var
kulûbi-him : onların kalpleri
maradun : hastalık
emirtâbû (em irtâbu) : veya, yoksa şüphe ettiler
em yehâfûne : veya, yoksa korkuyorlar
en yehîfallâhu (yehîfe allâhu) : Allah’ın taraf tutması
aleyhim : onlara
ve resûlu-hu : ve onun resûlü
bel : hayır
ulâike : işte onlar
hum : onlar
ez zâlimûne : zalimler
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Kalplerinde bir hastalık mı var, yoksa şüphe ve tereddüde mi düştüler? Yoksa Allah ve Resûlünün kendilerine karşı zulüm ve haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır, işte onlar asıl zalimlerdir.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Gönüllerinde hastalık mı var, yoksa şüphe mi ediyorlar, yoksa Allah'ın ve Peygamberinin, onlara bir haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır, onlardır zâlimlerin ta kendileri.

 Abdullah Parlıyan = Bunların kalplerinde bir hastalık mı var? Yoksa bunun ilâhî bir mesaj olduğundan şüphe mi ediyorlar? Yahut Allah ve elçisinin kendilerine haksızlık yapacağından mı korkuyorlar? Hayır, kendilerine haksızlık yapanlar, onların kendileridir.

 Adem Uğur = Kalplerinde bir hastalık mı var; yoksa şüphe içinde midirler, yahut Allah ve Resûlünün kendilerine zulüm ve haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır, asıl zalimler kendileridir!

 Ahmed Hulusi = Onlar sağlıklı mı düşünemiyorlar, yoksa şüpheye mi düştüler; yoksa Allâh'ın ve Rasûlünün kendilerine haksızlık etmesinden mi korkarlar? Hayır, onlar zâlimlerin ta kendileridir.

 Ahmet Tekin = Kalpleri mi kararmış, akıllarından zorları mı var, hasta ruhlu mudurlar, yoksa senin peygamberliğin ve doğru icraatlar yaptığın konusunda şüphe mi ediyorlar, şüphelerini destekleyecek hususlar mı arıyorlar, yahut Allah ve Rasulünün kendilerine zulüm ve haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Doğrusu, asıl zâlim olanlar kendileridir.

 Ahmet Varol = Kalplerinde hastalık mı var? Yoksa şüpheye mi düştüler? Yoksa Allah'ın ve Peygamberinin kendilerine haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır, onlar zalimlerin kendileridir.

 Ali Bulaç = Bunların kalplerinde hastalık mı var? Yoksa kuşkuya mı kapıldılar? Yoksa Allah'ın ve elçisinin kendilerine karşı haksızlık yapacağından mı korkuyorlar? Hayır, onlar zalim kimselerdir.

 Ali Fikri Yavuz = Bunların kalblerinde bir maraz (küfür ve nifak) mı var? Yoksa şüpheye mi düştüler, yahut Allah’ın ve Rasûlünün kendilerine haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır, onlar zalim kimselerdir.

 Ali Ünal = Yoksa kalblerinin merkezinde (karakterlerini bozan) bir hastalık mı var? Yoksa (Din’in hak olduğu konusunda) şüpheye mi düştüler? Veya Allah’ın ve Rasûlü’nün kendilerine haksızlık yapacağından mı endişe ediyorlar? Oysa gerçek şu ki, asıl zalimler, kendilerine en büyük haksızlığı yapanlar, bizzat kendileridir.

 Bayraktar Bayraklı = Kalplerinde hastalık mı var, yoksa şüphe mi ediyorlar? Yahut Allah'ın ve Peygamberinin onlara haksızlık yapacağından mı korkuyorlar? Hayır! Onlar sadece haksızlık etmektedirler.

 Bekir Sadak = Kalplerinde hastalik mi var, yoksa suphelenmisler midir, yahut Allah'in ve peygamberinin onlara haksizlik yapacagindan mi korkmaktadirlar? Hayir; onlar sadece zalimdirler. *

 Celal Yıldırım = (Sahi) bunların kalbinde hastalık mı var, yoksa şüphe mi ediyorlar, ya da Allah ve Peygamberinin kendileri aleyhine haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar ?! Hayır, (ikiyüzlü dönekler olmaları onları bu duruma düşürmüştür). İştezâlimler bunlardır!

 Cemal Külünkoğlu = Bunların kalplerinde bir hastalık mı var? Yoksa şüphe mi ediyorlar? Yahut Allah'ın ve Resulü'nün kendilerine haksızlık yapacağından mı korkuyorlar? Hayır, (kendilerine) haksızlık yapan onların kendileridir!

 Diyanet İşleri (eski) = Kalplerinde hastalık mı var, yoksa şüphelenmişler midir, yahut Allah'ın ve Peygamberinin onlara haksızlık yapacağından mı korkmaktadırlar? Hayır; onlar sadece zalimdirler.

 Diyanet Vakfi = Kalplerinde bir hastalık mı var; yoksa şüphe içinde midirler, yahut Allah ve Resûlünün kendilerine zulüm ve haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır, asıl zalimler kendileridir!

 Edip Yüksel = Kalplerinde bir hastalık mı var? Kuşku mu duyuyorlar? ALLAH'ın ve elçisinin kendilerine haksızlık yapacağından mı korkmaktadırlar? Aslında onlar zalimlerdir.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Kalblerinde bir maraz mı var? yoksa Allah ile Resulünün onlara haksızlık edeceğinden kuşkulandılar veya korktular mı? Hayır kendileri zalimler

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Kalplerinde bir hastalık mı var, yoksa Allah ve Resulünün kendilerine haksızlık edeceğinden kuşkulandılar, ya da korktular mı? Hayır, kendileri asıl zalimlerdir.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Kalplerinde bir hastalık mı var? Yoksa şüphe ve tereddüd içinde midirler? Yoksa Allah ve Resulünün kendilerine zulüm ve haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır, asıl zalimler kendileridir!

 Gültekin Onan = Bunların kalplerinde hastalık mı var? Yoksa kuşkuya mı kapıldılar? Yoksa Tanrı'nın ve elçisinin kendilerine karşı haksızlık yapacağından mı korkuyorlar? Hayır, onlar zalim kimselerdir.

 Harun Yıldırım = Kalplerinde bir hastalık mı var; yoksa şüphe içinde midirler, yahut Allah ve Resûlünün kendilerine zulüm ve haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır, asıl zalimler kendileridir!

 Hasan Basri Çantay = Kalblerinde bir (küfür) maraz (ı) mı var bunların? Yoksa (onun hak peygamberliğinden) şübhe mi etdiler? Yahud Allahın ve resulünün kendilerine haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır, asıl zaalimler (haksızlar) kendileridir.

 Hayrat Neşriyat = Kalblerinde bir hastalık (nifak) mı var? Yoksa (onun peygamberliğinde) şübhe mi ettiler? Yâhut Allah’ın ve Resûlünün kendilerine haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır! İşte onlar zâlimlerin ta kendileridir!

 İbni Kesir = Kalblerinde bir hastalık mı var bunların? Yoksa şüphe mi ettiler? Veya Allah'ın ve Rasulünün kendilerine haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır, onlar; zalimlerin kendileridir.

 Kadri Çelik = Bunların kalplerinde hastalık mı var? Yoksa kuşkuya mı kapıldılar? Yoksa Allah'ın ve resulünün kendilerine karşı haksızlık yapacağından mı korkmaktadırlar? Hayır, onlar zalim olanlardır.

 Muhammed Esed = Bunların kalplerinde bir hastalık mı var? Yoksa (bunun ilahi mesaj olduğundan) şüphe mi ediyorlar? Yahut Allah'ın ve Elçisi'nin kendilerine haksızlık yapacağından mı korkuyorlar? Hayır, (kendilerine) haksızlık yapan onların (yine) kendileridir!

 Mustafa İslamoğlu = (Şimdi sen söyle ey bu hitabın muhatabı!) Bunların kalplerinde mi bir hastalık var, yoksa kuşkuya mı kapılıyorlar!? Yahut da Allah'ın, dolayısıyla O'nun Rasulü'nün kendilerine haksızlık yapmasından mı korkuyorlar!? Hayır, aksine asıl kendileri haksızlık yapmaktadırlar.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Onların kalplerinde bir hastalık var mıdır? Yoksa şüphe mi ediyorlar? Yoksa onlar, Allah'ın ve Peygamberinin haksızlık edeceklerinden mi korkuyorlar? Hayır. Onlar zalim kimselerdir.

 Ömer Öngüt = Kalplerinde bir hastalık mı var bunların? Yoksa şüphe mi ediyorlar? Veya Allah'ın ve Resul'ünün kendilerine haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır! Onlar zâlimlerin tâ kendileridir.

 Şaban Piriş = Onların kalplerinde bir hastalık mı var; yoksa şüpheye mi düştüler; yoksa, Allah’ın ve peygamberinin kendilerine haksızlık yapacaklarından mı korkuyorlar? Hayır, onlar zalimler de ondan!

 Sadık Türkmen = Kalplerinde bir hastalık mı var, yoksa şüphe ve tereddüde mi düştüler? Yoksa Allah ve Rasûlünün kendilerine karşı zulüm ve haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır, işte onlar asıl zalimlerdir.

 Seyyid Kutub = Acaba kalplerinde hastalık mı var? Yoksa Peygamber'in gerçekten peygamber olup olmadığı hususunda kuşkulu mudurlar? Yoksa Allah'ın ve Peygamber'in kendilerine haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar. Hayır, aslında onlar zalimdirler.

 Suat Yıldırım = Sahi, kalplerinde bir inkâr hastalığı mı var bunların? Yoksa imanda şüpheye mi düştüler yahut Allah’ın ve Resulünün kendilerine zulüm ve haksızlık yapacağından mı endişe ediyorlar? Doğrusu, asıl zalimler hem de kendi kendilerine haksızlık edenler, onların ta kendileridir!

 Süleyman Ateş = Kalblerinde bir hastalık mı var, yoksa şüphe mi ettiler? Yoksa Allâh'ın ve Elçisinin kendilerine haksızlık yapacağından mı korkuyorlar? Hayır, onlar zâlimlerdir.

 Tefhim-ul Kuran = Bunların kalplerinde hastalık mı var? Yoksa kuşkuya mı kapıldılar? Yoksa Allah'ın ve Resulünün kendilerine karşı haksızlık yapacağından mı korkmaktadırlar? Hayır, onlar zalim olanlardır.

 Ümit Şimşek = Onların kalplerinde bir hastalık mı var? Yoksa şüpheye mi düştüler? Veya Allah ve Resulünün kendilerine haksızlık etmesinden mi korkuyorlar? Aslında zulmedenler onların tâ kendileridir.

 Yaşar Nuri Öztürk = Kalplerinde maraz mı var bunların, yoksa kuşkuya mı düştüler, yoksa Allah'ın ve resulünün kendilerine haksızlık yapacağından mı korkuyorlar? Hayır, hayır! Bunlar zalimlerin ta kendileri...

 İskender Ali Mihr = Onların kalplerinde hastalık mı var yoksa şüphe mi ediyorlar veya Allah’ın ve O’nun Resûl’ünün, onlara karşı taraf tutacağından (haksızlık edeceğinden) mı korkuyorlar? Hayır, işte onlar, onlar zalimlerdir.

 İlyas Yorulmaz = Onların kalplerinde bir hastalık mı var? Yoksa Allah’ın ve Elçisinin kendilerine haksızlık yapacağından mı korkuyorlar? Hayır hayır, onlar tam tersine kendilerine zulmedenlerdir.