Önceki Ayet Sonraki Ayet  
7. Sûre A’râf/5

 فَمَا كَانَ دَعْوَاهُمْ إِذْ جَاءهُمْ بَأْسُنَا إِلاَّ أَن قَالُواْ إِنَّا كُنَّا ظَالِمِينَ

  Fe mâ kâne da’vâhum iz câehum be’sunâ illâ en kâlû innâ kunnâ zâlimîn(zâlimîne).

Kelime Karşılaştırma
fe : o zaman, artık
mâ kâne : olmadı
dâ’vâ-hum : onların duaları, yalvarmaları
iz : olduğu zaman, olunca
câe-hum : onlara geldi
be’su-nâ : azabımız
illâ : ...’den başka
en kâlû : söylemeleri, demeleri
innâ : gerçekten, muhakkak ki
kun-nâ : biz olduk
zâlimîne : zalimler
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Azabımız kendilerine geldiğinde, “(Biz bunu hak ettik.) Gerçekten biz zalimler olmuştuk” demekten başka söyleyecekleri kalmamıştı.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Azâbımız geldiği zaman ancak, biz zulmetmiştik diye niyâz edebildiler.

 Abdullah Parlıyan = Onlara azabımız geldiği zaman ise onların sözleri, «Biz hakikaten zalim kimseler olmuş idik» demekten başka olmamıştır.

 Adem Uğur = Azabımız kendilerine geldiğinde onların çağırışları: “Biz gerçekten zâlim kişilermişiz!” demelerinden başka bir şey olmadı.

 Ahmed Hulusi = Azabımız onlara geldiği vakit, feryatları “Biz, gerçekten zalimler idik!” demekten başka bir şey olmadı.

 Ahmet Tekin = Azâbımız onlara geldiğinde:'Biz gerçekten Allah’a şirk koşan, rasullerini yalanlayan, inkârda, isyanda ısrar eden zâlim kimseleriz' diyerek itiraftan başka bir savunmaları olmadı.

 Ahmet Varol = Kendilerine azabımız geldiğinde: 'Şüphesiz biz zalim kimselerdik' demekten başka savunmaları olmadı.

 Ali Bulaç = Zorlu azabımız onlara gelince yakarabildikleri: "Biz gerçekten zulme sapanlardandık" demelerinden başka olmadı.

 Ali Fikri Yavuz = Azabımız kendilerine geldiği zaman, yalvarış ve itirafları ancak şu olmuştu: “- Gerçekten bizler zalimlerdeniz.”

 Ali Ünal = O zorlu baskınımız başlarına geldiğinde son söz ve çığlıkları ancak, “Biz, gerçekten zalimlerdik!” demek oldu.

 Bayraktar Bayraklı = Azabımız onlara geldiğinde çağırışları, “Biz gerçekten zâlim kişilermişiz” demelerinden başka bir şey olmadı.

 Bekir Sadak = Baskinimiza ugradiklarinda, sozleri, «Gercekten biz haksizdik» demekten ibaret kalmistir.

 Celal Yıldırım = Kahredici azabımız gelip çattığında, bağırıp çağırmaları sadece, «doğrusu biz zâlimler idik!» olmuş tur.

 Cemal Külünkoğlu = Baskınımız başlarına geldiği zaman, çağırışları: “Biz gerçekten (haddi aşan) zalimlerdendik” demekten başka bir şey olmadı.

 Diyanet İşleri (eski) = Baskınımıza uğradıklarında, sözleri, 'Gerçekten biz haksızdık' demekten ibaret kalmıştır.

 Diyanet Vakfi = Azabımız onlara geldiğinde çağırışları, «Biz gerçekten zalim kişilermişiz» demelerinden başka bir şey olmadı.

 Edip Yüksel = Kendilerine azabımız geldiği vakit, 'Gerçekten bizler zalimler imişiz,' demekten başka sözleri olmadı.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Azâbımız kendilerine geldiği vakıt da «bizler hakıkaten zalimler idik» demekten başka da'vaları olmadı

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Azabımız kendilerine geldiğinde: «Bizler, gerçekten zalimlerdik!» demekten başka bir iddiaları olmadı.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Azabımız onlara geldiğinde «Biz gerçekten zalimlermişiz!» demelerinden başka yalvarışları kalmadı.

 Gültekin Onan = Zorlu azabımız onlara gelince yakarabildikleri: "Biz gerçekten zulme sapanlardandık" demelerinden başka olmadı.

 Harun Yıldırım = Azabımız kendilerine geldiği zaman onların yalvarışları ancak: “Biz gerçekten de zalimlermişiz.” demeleri olmuştur.

 Hasan Basri Çantay = Kendilerine azabımız geldiği zaman çağrışları «Biz hakîkaten zaalimlerdendik» demelerinden başka (bir şey) olmadı.

 Hayrat Neşriyat = Azâbımız onlara geldiğinde: 'Gerçekten biz zâlimlerdik!' demelerinden başka çağırışları (ve yalvarışları) da olmadı.

 İbni Kesir = Baskınımız geldiği zaman, çağırışları: Biz gerçekten zalimlerdendik, demekten başka birşey olmadı.

 Kadri Çelik = Azabımız kendilerine geldiğinde, “Bizler, gerçekten zalimlerdik!” demekten başka bir yakarışları olmadı.

 Muhammed Esed = Ve cezamız başlarında koptuğu zaman, kendi kendilerine, "vah bize! Biz gerçekten zalim kimselerdik!" demekten başka söyleyecek sözleri olmamıştır.

 Mustafa İslamoğlu = Kahredici gazabımız kendilerine gelip çatınca, "Kesinlikle bizdik haksız olan, evet biz!" itirafından başka bir savunmaları olmayacaktır.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Onlara azabımız geldiği zaman ise onların sözleri, «Biz hakikaten zalim kimseler olmuş idik» demekten başka olmamıştır.

 Ömer Öngüt = Azabımız kendilerine geldiğinde onların çağırışları: “Biz gerçekten zâlim kişilermişiz!” demelerinden başka bir şey olmadı.

 Şaban Piriş = Azabımız onlara geldiği vakit, feryatları “Biz, gerçekten zalimler idik!” demekten başka bir şey olmadı.

 Sadık Türkmen = Azabımız onlara gelince onların çağırışları/feryatları: “Biz gerçekten zalimlermişiz” demelerinden, başka bir şey olmadı.

 Seyyid Kutub = Azabımıza uğradıkları andaki tek feryadları «Biz gerçekten zalimdik» demekten ibaret oldu.

 Suat Yıldırım = Azabımız gelip çattığında da itiraf ve yalvarmaları: "Biz gerçekten zalim adamlarmışız!" demekten başka bir şey olmadı.

 Süleyman Ateş = Azâbımız onlara geldiğinde "Biz gerçekten zâlimlermişiz!" demelerinden başka yalvarıları kalmadı.

 Tefhim-ul Kuran = Zorlu azabımız onlara geliverince yakarabildikleri: «Biz gerçekten zulme sapanlardandık» demelerinden başka olmadı.

 Ümit Şimşek = Kendilerine azabımız geldiği zaman onların 'Biz gerçekten zalimmişiz' sözünden başka bir diyecekleri yoktu.

 Yaşar Nuri Öztürk = Azabımız onlara gelip çattığında, yaptıkları, şu çığlığı yükseltmekten başka birşey olmamıştır: Biz gerçekten zalimlerdik!

 İskender Ali Mihr = Azabımız onlara geldiği zaman, onların duaları (yalvarmaları): “Muhakkak ki; biz zalimler olduk.” demekten başka bir şey olmadı.

 İlyas Yorulmaz = Azap onların üzerine çöktüğünde, söyleyebildikleri tek söz “Eyvah biz kendimize yazık etmişiz” olmuştur.