Önceki Ayet Sonraki Ayet  
23. Sûre Mü’minûn/48

 فَكَذَّبُوهُمَا فَكَانُوا مِنَ الْمُهْلَكِينَ

  Fe kezzebûhumâ fe kânû minel muhlekîn(muhlekîne).

Kelime Karşılaştırma
fe : artık, böylece
kezzebû-humâ : ikisini yalanladılar
fe : artık, böylece
kânû : oldular
min-el muhlekîne : helâk edilenlerden
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Böylece ikisini de yalanladılar, bu yüzden de helâk edilenlerden oldular.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Dediler de ikisini de yalanladılar ve onlar, helâk edilenlerdi zâten.

 Abdullah Parlıyan = İşte böyle diyerek bu iki elçiyi yalanladılar da, böylece yok edilenlerden oldular.

 Adem Uğur = Böylece onları yalanladılar ve bu sebeple helâk edilenlerden oldular.

 Ahmed Hulusi = O ikisini yalanladılar; bu yüzden de yok edilenlerden oldular.

 Ahmet Tekin = Mûsâ ve Hârûn’u yalanladılar. Helâk edilenlerden oldular.

 Ahmet Varol = Böylece onları yalanladılar ve helâk edilenlerden oldular.

 Ali Bulaç = Böylece onları yalanladılar ve yıkıma uğrayanlardan oldular.

 Ali Fikri Yavuz = Böylece onları (Musâ ve Harûn’u) yalanladılar da helâk edilenlerden oldular, (denizde boğuldular).

 Ali Ünal = Bu tavır içinde Musa ve Harun’u yalanladılar da, neticede helâk edilmiş toplumlara karışıp gittiler.

 Bayraktar Bayraklı = Böylece onları yalanladılar ve bu sebeple helâk edilenlerden oldular.

 Bekir Sadak = (47-48) Bu yuzden: «Milletleri bize kul iken, bizim gibi iki insana mi inanacagiz?» deyip onlari yalanci saydilar. Bu yuzden yok edildiler.

 Celal Yıldırım = Böylece Musâ ile Harun'u yalanladılar da bu yüzden yok edilen (bedbaht)lardan oldular.

 Cemal Külünkoğlu = Böylece ikisini de yalanladılar, bu yüzden de yıkıma uğrayanlardan oldular.

 Diyanet İşleri (eski) = (47-48) Bu yüzden: 'Milletleri bize kul iken, bizim gibi iki insana mı inanacağız?' deyip onları yalancı saydılar. Bu yüzden yok edildiler.

 Diyanet Vakfi = Böylece onları yalanladılar ve bu sebeple helâk edilenlerden oldular.

 Edip Yüksel = İkisini yalanladılar ve sonuç olarak yok edilenlerden oldular.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Bu suretle onları tekzib ettiler de helâk edilenlerden oldular

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Böylece onları yalanladılar da helak edilenlerden oldular.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Böylece onları yalanladılar, bu yüzden de helâk edilenlerden oldular.

 Gültekin Onan = Böylece onları yalanladılar ve yıkıma uğrayanlardan oldular.

 Harun Yıldırım = Böylece onları yalanladılar ve bu sebeple helâk edilenlerden oldular.

 Hasan Basri Çantay = İşte onları tekzîb etdiler ve helak edilenlerden oldular.

 Hayrat Neşriyat = Böylece o ikisini yalanladılar da helâk edilenlerden oldular.

 İbni Kesir = Onları yalanladılar ve bu yüzden helake uğratılanlardan oldular.

 Kadri Çelik = Böylece onları yalanladılar ve yıkıma uğrayanlardan oldular.

 Muhammed Esed = İşte böyle (diyerek) bu iki (elçiyi) yalanladılar ve böylece helak edilenlerin arasındaki yerlerini aldılar:

 Mustafa İslamoğlu = Böylece onları yalanladılar; bu yüzden de helake uğrayanlardan oldular.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Bu cihetle onları tekzîp ettiler de artık helâk olmuş olanlardan oldular.

 Ömer Öngüt = Böylece onları yalanladılar ve helâk edilenlerden oldular.

 Şaban Piriş = Bu sebeple onları yalanladılar da helak edilenlerden oldular.

 Sadık Türkmen = Ikisini de yalanladılar ve helâk edilenlerden oldular.

 Seyyid Kutub = Onları yalanladılar ve bu yüzden yok edildiler.

 Suat Yıldırım = Böyle deyip onları yalancı saydılar. Kendileri de helâk edilenler gürûhuna dahil oldular.

 Süleyman Ateş = Onları yalanladılar ve helâk edilenlerden oldular.

 Tefhim-ul Kuran = Böylece onları yalanladılar ve yıkıma uğrayanlardan oldular.

 Ümit Şimşek = Onları yalanladılar ve helâk olup gittiler.

 Yaşar Nuri Öztürk = İkisini de yalanladılar, böylece helâk edilenler arasına katıldılar.

 İskender Ali Mihr = Böylece ikisini de yalanladılar. Ve helâk edilenlerden oldular.

 İlyas Yorulmaz = Musa ve Harun’u yalanladılar ve helak olanlardan oldular.