Önceki Ayet Sonraki Ayet  
24. Sûre Nûr/47

 وَيَقُولُونَ آمَنَّا بِاللَّهِ وَبِالرَّسُولِ وَأَطَعْنَا ثُمَّ يَتَوَلَّى فَرِيقٌ مِّنْهُم مِّن بَعْدِ ذَلِكَ وَمَا أُوْلَئِكَ بِالْمُؤْمِنِينَ

  Ve yekûlûne âmennâ billâhi ve bir resûli ve ata’nâ summe yetevellâ ferîkun minhum min ba’di zâlike ve mâ ulâike bil mu’minîn(mu’minîne).

Kelime Karşılaştırma
ve yekûlûne : ve onlar derler
âmennâ : îmân ettik
billâhi (bi allâhi) : Allah’a
ve bi er resûli : ve resûlüne
ve ata’nâ : ve itaat ettik
summe : sonra
yetevellâ : dönerler
ferîkun : bir grup, bir kısım
min-hum : onlardan
min ba’di : sonradan, bundan sonra
zâlike : bu
ve mâ ulâike : ve onlar değiller
bi el mu’minîne : mü’min olanlar
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = (Münâfıklar), “Allah’a ve peygambere inandık ve itaat ettik” derler. Sonra da onların bir kısmı bunun ardından yüz çevirirler. Hâlbuki onlar inanmış değillerdir.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Ve derler ki: İnandık Allah'a ve Peygambere ve itâat ettik, sonra da onların bir kısmı bu sözün ardından yüz çevirir ve onlar inanmış kişiler değildir.

 Abdullah Parlıyan = Çünkü nice insanlar, Allah'a ve Rasûlü'ne inandık, itaat ettik derler de, sonra onlardan bir kısmı, bu sözlerine rağmen, doğru yoldan geri dönerler. İşte böyleleri hiçbir zaman, gerçek mü'minler değillerdir.

 Adem Uğur = (Bazı insanlar:) "Allah'a ve Peygamber'e inandık ve itaat ettik" diyorlar; ondan sonra da içlerinden bir gurup yüz çeviriyor. Bunlar inanmış değillerdir.

 Ahmed Hulusi = "Esmâ'sıyla hakikatimiz olan Allâh'a ve Bir-Rasûl'e (Rasûlü olarak hükmüne) iman ettik, itaat ettik" diyorlar; ama onlardan bir grup bunu dedikten sonra geri dönüyor! Onlar imanlı değillerdir!

 Ahmet Tekin = Bir de:'Allah’a ve ilâhî hükümleri icraya, ülkeyi imara, dünya düzenini kurmaya, sağlamaya memur tek yetkili Rasulüne iman ettik, Kur’ân’a, sünnetine ve devletine bağlıyız, itaat ediyoruz' diyorlar, sonra da, ardından, içlerinden bir grup Rasulullah’ın verdiği kararlardan yüz çeviriyor, güç ve iktidarlarını kullanarak halkı istedikleri istikamette yönlendiriyorlar. İşte bunlar, Allah’ın Rasulünün verdiği hükmü kabul etmeyenler mü’min değildirler.

 Ahmet Varol = 'Allah'a ve Peygamber'e iman ettik ve itaat ettik' diyorlar sonra bunun ardından onlardan bir grup yüz çeviriyor. İşte bunlar mü'min değildirler.

 Ali Bulaç = Onlar derler ki: "Allah'a ve elçisine iman ettik ve itaat ettik" sonra bunun ardından onlardan bir grup sırt çevirir. Bunlar iman etmiş değildirler.

 Ali Fikri Yavuz = Bir de münafıklar: “-Allah’a ve Rasûlüne inandık ve itaat ettik.” diyorlar da, sonra bunun arkasından bir zümresi yüz çeviriyor. Bunlar, (kalbleriyle inanmış) müminler değillerdir.

 Ali Ünal = Bazıları da var ki, “Allah’a da inandık Rasûl’e de ve itaatta da kararlıyız.” diyorlar. Sonra da içlerinden bir kısmı gerisin geri dönüveriyor (sözleri davranışlarını, davranışları sözlerini tasdik etmiyor). Böyleleri, mü’min değildirler.

 Bayraktar Bayraklı = (47-48) Onlar “Allah'a ve peygambere inandık, itaat ettik” derler; ondan sonra bir kısmı yüz çevirir. İşte bunlar inanmamışlardır. Aralarında hüküm vermek üzere Allah'a ve Peygamberine çağrıldıkları zaman, bir kısmı hemen yüz çevirir.

 Bekir Sadak = Munafiklar: «Allah'a ve Peygamber'e inandik, itaat ettik» derler; sonra da bir takimi yuz cevirirler. Iste bunlar inanmis degillerdir.

 Celal Yıldırım = İkiyüzlü dönekler, «biz Allah'a ve Peygamber'e imân edip buyruklarına başeğdik» derler. Sonra bunun ardından onlardan bir kısmı yüzçevirirler. îşte bunlar (gerçek) mü'minler değillerdir.

 Cemal Külünkoğlu = (Öyleleri vardır ki:) “Allah'a ve peygambere inandık ve direktiflerine uymayı kabul ettik” derler. Fakat bazıları bu sözlerinden sonra sırt çevirirler. İşte onlar inanmış değillerdir.

 Diyanet İşleri (eski) = Münafıklar: 'Allah'a ve Peygamber'e inandık, itaat ettik' derler; sonra da bir takımı yüz çevirirler. İşte bunlar inanmış değillerdir.

 Diyanet Vakfi = (Bazı insanlar:) «Allah'a ve Peygamber'e inandık ve itaat ettik» diyorlar; ondan sonra da içlerinden bir gurup yüz çeviriyor. Bunlar inanmış değillerdir.

 Edip Yüksel = 'ALLAH'a ve elçiye inandık ve itaat ettik,' derler. Fakat sonra, bunun ardından, onlardan bir grup yüz çevirir; bunlar inanmış değildir.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Bir de Allaha ve Resulüne inandık ve itaat ettik diyorlar da sonra bunun arkasından yan çiziyorlar, bunlar mü'min değillerdir

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Bir de: «Allah'a ve peygamberine inandık ve itaat ettik.» diyorlar. Sonra onlardan bir kısmı bunun arkasından yan çiziyorlar. Onlar mü'min değillerdir.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Bir de «Allah'a ve Resulüne inandık ve itaat ettik» diyorlar da, sonra bunun arkasından yan çiziyorlar; bunlar mümin değillerdir.

 Gültekin Onan = Onlar derler ki: "Tanrı'ya ve elçisine inandık ve itaat ettik". Sonra bunun ardından onlardan bir grup sırt çevirir. Bunlar inançlı değildirler.

 Harun Yıldırım = (Bazı insanlar:) "Allah'a ve Peygamber'e inandık ve itaat ettik" diyorlar; ondan sonra da içlerinden bir gurup yüz çeviriyor. Bunlar inanmış değillerdir.

 Hasan Basri Çantay = (Münafıklar): «Allaha da, peygambere de inandık, itaat etdik» derler de sonra bunun arkasından içlerinden bir zümre yüz çevirirler. Bunlar mü'min adamlar değildir.

 Hayrat Neşriyat = (Münâfıklar:) 'Allah’a ve peygambere inandık ve itâat ettik!' diyorlar. Sonra da içlerinden bir tâife bunun ardından yüz çeviriyor. İşte bunlar, mü’min kimseler değildirler.

 İbni Kesir = Allah'a da Peygambere de inandık ve itaat ettik, derler. Sonra da bunun ardından bir takımı yüz çevirir. Bunlar inanmış kimseler değillerdir.

 Kadri Çelik = Onlar derler ki: “Allah'a ve Resule iman ettik ve itaat ettik.” Sonra da bunun ardından onlardan bir grup yüz çevirir. Bunlar iman etmiş değildirler.

 Muhammed Esed = Çünkü, (niceleri) "Allah'a ve Rasul'e inandık, itaat ettik!" derler de, sonra onlardan bir kısmı, bu (sözlerine) rağmen, (doğru yoldan) geri dönerler; işte böyleleri hiçbir zaman (gerçek) müminler değillerdir.

 Mustafa İslamoğlu = Ama birileri "Biz Allah'a ve Rasul'e hem inandık, hem de itaat ettik" derler, sonra da onlardan bir kısmı bunca (taahhüdün) ardından sözlerinden geri dönerler: şu halde bu gibiler gerçek mü'min değildirler.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Ve derler ki: «Allah'a ve Peygambere inandık ve itaat ettik.» Bundan sonra onlardan bir tâife yüz çevirirler ve onlar imân etmiş kimseler değildirler.

 Ömer Öngüt = “Allah'a ve Peygamber'e inandık ve itaat ettik. ” derler. Sonra da içlerinden bir kısmı yüz çevirirler. İşte bunlar inanmış değillerdir.

 Şaban Piriş = -Allah’a ve peygamberine iman ettik, itaat ettik, diyorlar; sonra bunlardan bir grup, böyle söylemesine rağmen yüz çeviriyor. Bunlar, mümin değillerdir.

 Sadık Türkmen = (münafiklar); “Allah’a ve peygambere inandık ve itaat ettik” derler. Sonra da onların bir kısmı bunun ardından yüz çevirirler. Halbuki onlar inanmış değillerdir.

 Seyyid Kutub = Bazı kimseler «Allah'a ve Peygamber'e inandık ve direktiflerine uymayı kabul ettik» derler. Fakat bazıları bu sözlerinden sonra sırt çevirirler. Bunlar mü'min değildirler.

 Suat Yıldırım = Çünkü niceleri: "Biz Allah’a ve Resulüne inandık ve itaat ettik" derler de sonra onlardan bir kısmı, buna rağmen geri dönerler. İşte bunlar mümin değildirler.

 Süleyman Ateş = "Allah'a ve Elçiye inandık ve itâ'at ettik," diyorlar. Sonra onlardan bir grup, bunun ardından dönüyor. Bunlar inanmış değillerdir.

 Tefhim-ul Kuran = Onlar derler ki: «Allah'a ve Resule iman ettik ve itaat ettik» sonra da bunun ardından onlardan bir grup sırt çevirir. Bunlar iman etmiş değildirler.

 Ümit Şimşek = 'Allah'a ve Peygambere inandık ve itaat ettik' diyorlar; sonra da içlerinden bir kısmı yüz çeviriyor. İşte onlar mü'min değillerdir.

 Yaşar Nuri Öztürk = "Allah'a ve o resule inandık, boyun eğdik." diyorlar, sonra da içlerinden bir fırka bunun hemen ardından yüz çeviriyor. Bunlar, inanmış insanlar değiller.

 İskender Ali Mihr = Ve: “Allah’a ve resûle îmân ettik ve itaat ettik.” derler. Sonra da onların bir kısmı bundan sonra döner. Ve işte onlar, mü’min değillerdir.

 İlyas Yorulmaz = (İnsanlardan) Allah’a ve Resulüne inandık, itaat ettik diyenler var. Sonra, onlardan bir gurup bu sözlerin arkasından, inanmadıkları için, (Allah’ın hükümlerine) sırtlarını dönerler.