Önceki Ayet Sonraki Ayet  
18. Sûre Kehf/47

 وَيَوْمَ نُسَيِّرُ الْجِبَالَ وَتَرَى الْأَرْضَ بَارِزَةً وَحَشَرْنَاهُمْ فَلَمْ نُغَادِرْ مِنْهُمْ أَحَدًا

  Ve yevme nuseyyirul cibâle ve terâl arda bârizeten ve haşernâhum fe lem nugâdir minhum ehadâ(ehaden).

Kelime Karşılaştırma
ve yevme : ve o gün
nuseyyiru : yürüteceğiz
el cibâle : dağlar
ve tere : ve görürsün
el arda : yeryüzü, arz
bârizeten : bariz olarak, açık ve net olarak
ve haşernâ-hum : ve onları haşrettik (topladık)
fe lem nugâdir : böylece bırakmayız
min-hum : onlardan
ehaden : birisi
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Dağları yürüteceğimiz ve senin yeryüzünü çırılçıplak göreceğin günü bir hatırla. Biz onları mahşerde toplarız da içlerinden hiçbirini bırakmayız.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Ve o gün dağları yerinden sökeriz ve görürsün ki yeryüzü dümdüz olmuş ve onları diriltiriz, haşrederiz, hiçbir tanesini bırakmayız.

 Abdullah Parlıyan = O gün dağları yerinden ayırıp yürütürüz de, yeryüzünü düz ve pürüzsüz görürsün; o gün kimseyi bırakmaksızın herkesi diriltip, mahşer alanına toplayacağız.

 Adem Uğur = (Düşün) o günü ki, dağları yerinden götürürüz ve yeryüzünün çırılçıplak olduğunu görürsün. Hiçbirini bırakmaksızın onları (tüm ölüleri) mahşerde toplamış olacağız.

 Ahmed Hulusi = Dağları yürüttüğümüz gün (organları işlevsiz bıraktığımızda), arzı çırılçıplak görürsün! Onların hepsini bir araya toplamışızdır; öyle ki hiçbiri ihmal edilmez!

 Ahmet Tekin = Dağları yürüteceğimiz, yerin, içindeki ağırlıkları ve ölüleri dışına atacağı, yeryüzünü çıplak göreceğin ve bütün insanları haşredip toplayacağımız gün, onlardan hiçbirini mahşerin dışında bırakmayacağız.

 Ahmet Varol = O gün dağları yürütürüz, yeri dümdüz görürsün, onların hepsini bir yere toplarız ve hiçbirini bırakmayız.

 Ali Bulaç = Dağları yürüteceğimiz gün, yeri çırılçıplak (dümdüz olmuş) görürsün; onları bir arada toplamışız da, içlerinden hiç birini dışarda bırakmamışızdır.

 Ali Fikri Yavuz = O kıyamet gününü hatırla ki, dağları yürüteceğiz ve arzı çırılçıplak göreceksin. İnsanları, hesap yerine toplamışız da onlardan hiç bir kimse bırakmamışız.

 Ali Ünal = Unutmayın ki, gün gelir dağları yürütürüz ve yerin dümdüz hale geldiğini görürsün. İşte, (herkes gibi) o Âhiret’e inanmayanları da diriltip Mahşer Yeri’nde topladık; eksik bıraktığımız tek bir kişi kalmadı.

 Bayraktar Bayraklı = Dağları yürüttüğümüz gün, yeryüzünü dümdüz görürsün. Hiçbirini bırakmaksızın insanların hepsini bir araya getiririz.

 Bekir Sadak = Bir gun daglari yuruturuz de yeri dumduz gorursun. Hic birini birakmaksizin diriltip bir araya toplariz.

 Celal Yıldırım = O gün dağlan yerinden ayırıp yürütürüz. Yeryüzünü düz ve pürüzsüz görürsün. (İnsanları) kaldırıp mahşer alanına toplarız da onlardan hiçbirini geride bırakmamış oluruz.

 Cemal Külünkoğlu = O gün dağları (yerlerinden) yürüteceğiz ve yeryüzünü çırılçıplak ve dümdüz göreceksin. Tek bir kişiyi gözardı etmeksizin tüm insanları (mahşerde) bir araya toplayacağız.

 Diyanet İşleri (eski) = Bir gün dağları yürütürüz de yeri dümdüz görürsün. Hiçbirini bırakmaksızın diriltip bir araya toplarız.

 Diyanet Vakfi = (Düşün) o günü ki, dağları yerinden götürürüz ve yeryüzünün çırılçıplak olduğunu görürsün. Hiçbirini bırakmaksızın onları (tüm ölüleri) mahşerde toplamış olacağız.

 Edip Yüksel = Dağları silip götürdüğümüz ve yeri çıplak bıraktığımız gün onları toplarız; bir tanesini bile bırakmadan.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Düşün o günü ki dağları yürütürüz, Arzı görürsün çırçıplak ve onları hep mahşere toplamışızdır da hiç bir kimse bırakmamışızdır

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Düşün o günü ki, dağları yürüteceğiz; yeryüzünü çırılçıplak göreceksin. Onları mahşer meydanına toplamışızdır, hiçbir kimseyi geride bırakmamışızdır.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = O kıyamet gününü hatırla ki, dağları yürüteceğiz ve yeryüzünü çırılçıplak göreceksin. Bütün insanları, mahşerde toplayacağız hiçbir kimseyi bırakmayacağız.

 Gültekin Onan = Dağları yürüteceğimiz gün, yeri çırılçıplak (dümdüz olmuş) görürsün; onları bir arada toplamışız da, içlerinden hiç birini dışarda bırakmamışızdır.

 Harun Yıldırım = (Düşün) o günü ki, dağları yerinden götürürüz ve yeryüzünün çırılçıplak olduğunu görürsün. Hiçbirini bırakmaksızın onları (tüm ölüleri) mahşerde toplamış olacağız.

 Hasan Basri Çantay = (Düşün) o gün (ü) ki biz dağları yürüteceğiz ve sen yeri (çırçıplak) bir çöl göreceksin. Onları da mahşerde toplamışızdır da içlerinden hiç birini bırakmamışızdır.

 Hayrat Neşriyat = Öyle bir gün ki, dağları yürütürüz de yeri dümdüz görürsün; artık onların hiçbirini bırakmaksızın hepsini (mahşerde) toplamışızdır!

 İbni Kesir = Bir gün dağları yürütürüz de; sen, yeri dümdüz görürsün. Hiç birini bırakmaksızın toplarız onları.

 Kadri Çelik = Dağları yürüteceğimiz gün, yeri çırılçıplak (içi boşaltılmış) görürsün; onları bir arada toplamışız da içlerinden hiç birini dışarıda bırakmamışızdır.

 Muhammed Esed = Çünkü, dağları ortadan kaldıracağımız o Gün yeryüzünü boş ve çıplak görürsün; (o Gün) kimseyi bırakmaksızın herkesi (diriltip) bir araya toplayacağız.

 Mustafa İslamoğlu = Ve dağları yürütüp düzleyeceğimiz o gün, yeryüzünü düz ve çıplak görürsün; nitekim geride bir tek kişi bırakmadan onların tümünü toplayacağız.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Ve yâd et (o günü ki) dağları yürütürüz ve yeri apaçık görürsün. Ve onları haşretmiş oluruz. Artık onlardan bir ferdi bile terketmemişizdir.

 Ömer Öngüt = O gün dağları yürütürüz, yeryüzünün ise çırılçıplak olduğunu görürsün. Hiçbirini bırakmaksızın onları mahşerde bir araya toplarız.

 Şaban Piriş = O gün dağları yürütürüz de yeri dümdüz görürsün. Onlardan hiç birini bırakmadan, toplarız.

 Sadık Türkmen = O gün dağları yürütürüz ve yeryüzünü dümdüz olmuş/çırılçıplak görürsün. Onların hepsini toplamışızdır, içlerinden hiçbirini geride bırakmamışızdır.

 Seyyid Kutub = O gün dağları yerlerinden, söküp yürütürüz. Yeryüzünü çırılçıplak ve dümdüz görürsün. Tek bir kişiyi gözardı etmeksizin tüm insanları biraraya toplarız.

 Suat Yıldırım = Gün gelir, dağları yürütürüz, yerin dümdüz hale geldiğini görürsün. İşte bütün insanları mahşer meydanına topladık, eksik bıraktığımız bir tek kişi bile kalmadı.

 Süleyman Ateş = (Yalnız kalıcı eylemlerin yarar sağlayacağı) O gün dağları yürütürüz; yeri alaçık (çırılçıplak) görürsün (dağlar savrulup dümdüz olmuş, engebeler kalkmıştır) onları (hep bir yere) toplamışız, hiçbirini bırakmamışızdır.

 Tefhim-ul Kuran = Dağları yürüteceğimiz gün, yeri çırılçıplak (dümdüz olmuş) görürsün; onları bir arada toplamışız da, içlerinden hiç birini dışarda bırakmamışızdır.

 Ümit Şimşek = O gün dağları yürütürüz; yeri ise dümdüz görürsün. Hiçbirini eksik bırakmadan onları huzurumuzda toplarız.

 Yaşar Nuri Öztürk = Gün olur, dağları yürütürüz de yeryüzünü çırılçıplak görürsün. İnsanları huzurumuzda toplamış, içlerinden hiçbirisini hesap dışı bırakmamışızdır.

 İskender Ali Mihr = Ve o gün dağları yürüteceğiz. Ve (o gün) yeryüzünü bariz (açık ve net) olarak görürsün. Ve onları, (huzurumuzda) haşredip toplamak suretiyle (insanlardan) onlardan (hiç) birini bırakmayacağız.

 İlyas Yorulmaz = O gün dağları biz yürütürüz, arzı da dürülmüş olarak görürsün. İnsanları bir araya toplarız ve onlardan hiçbirini unutmayız.