Önceki Ayet Sonraki Ayet  
34. Sûre Sebe’/44

 وَمَا آتَيْنَاهُم مِّن كُتُبٍ يَدْرُسُونَهَا وَمَا أَرْسَلْنَا إِلَيْهِمْ قَبْلَكَ مِن نَّذِيرٍ

  Ve mâ âteynâhum min kutubin yedrusûnehâ ve mâ erselnâ ileyhim kableke min nezîr(nezîrin).

Kelime Karşılaştırma
ve : ve
mâ âteynâ-hum : biz onlara vermedik
min : den, dan
kutubin : kitaplar
yedrusûne-hâ : onu tedris ederler
ve : ve
mâ erselnâ : ve biz göndermedik
ileyhim : onlara
kable-ke : senden önce
min nezîrin : bir nezir, uyarıcı
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Oysa biz onlara okuyup inceleyecekleri kitaplar vermedik. Onlara senden önce hiçbir uyarıcı da göndermedik.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Ve halbuki biz, onlara okuyup ders alacakları kitaplar vermediğimiz gibi senden önce bir korkutucu da göndermemiştik.

 Abdullah Parlıyan = Halbuki ey Muhammed! Biz senin uyardığın o Mekke'lilere daha önce okuyacakları bir kitabı vermemiştik ve senden önce onlara bir uyarıcı da göndermemiştik.

 Adem Uğur = Halbuki biz onlara okuyacakları kitaplar vermediğimiz gibi senden önce onlara bir uyarıcı (peygamber) de göndermemiştik.

 Ahmed Hulusi = Oysa onlara ders almalarını (sana itiraza kaynak) sağlayacak bilgileri vermemiştik. Senden önce onlara uyarıcı da irsâl etmemiştik.

 Ahmet Tekin = Halbuki biz onlara, okuduklarında, içinde Kur’ân’ın ve senin aleyhine deliller bulabilecekleri kitaplar vermediğimiz gibi, senden önce onlara özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatan bir uyarıcı da göndermemiştik.

 Ahmet Varol = Oysa biz onlara inceleyecekleri kitaplar vermemiştik ve kendilerine senden önce bir uyarıcı göndermemiştik.

 Ali Bulaç = Oysa biz onlara ders alacakları kitaplar vermemiştik ve kendilerine senden önce bir uyarıcı da göndermemiştik.

 Ali Fikri Yavuz = Halbuki biz, onlara, (Allah’a ortak koşmanın doğruluğuna delil olacak) öyle ders alacakları kitaplar vermedik ve kendilerine senden evvel azap ile korkutucu bir peygamber de göndermedik.

 Ali Ünal = Biz onlara daha önce, okuyup mütalâa ettikleri bir kitap vermedik (ki, Kitabın ne olduğunu bilip, Kur’ân hakkında “Bu bir yalan, bir sihir!” diyebilsinler). Onlara senden önce bir uyarıcı da göndermedik (ki, seni bir yalancı, bir sihirbaz olmakla suçlayabilsinler).

 Bayraktar Bayraklı = Oysa biz, onlara okuyacakları kitaplar vermemiştik. Senden önce de onlara herhangi bir uyarıcı göndermemiştik.

 Bekir Sadak = Oysa Biz, onlara okuyacaklari bir kitap vermemis ve senden once de onlara bir uyarici gondermemistik.

 Celal Yıldırım = Halbuki biz, onlara ders yapacakları bir kitap vermedik ve senden önce kendilerine bir uyarıcı da göndermedik.

 Cemal Külünkoğlu = Oysa biz onlara (Kur'an'dan önce), okuyacakları kitaplar vermedik. Ayrıca senden önce onları uyarmakla görevli bir peygamber de göndermedik.

 Diyanet İşleri (eski) = Oysa Biz, onlara okuyacakları bir kitap vermemiş ve senden önce de onlara bir uyarıcı göndermemiştik.

 Diyanet Vakfi = Halbuki biz onlara okuyacakları kitaplar vermediğimiz gibi senden önce onlara bir uyarıcı (peygamber) de göndermemiştik.

 Edip Yüksel = Onlara, inceleyecekleri bir Kitap vermemiş ve senden önce onlara bir uyarıcı göndermemiştik.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Halbuki biz onlara öyle ders alacakları kitablar vermedik ve kendilerine senden evvel bir nezîr de göndermedik

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Halbuki Biz onlara öyle ders alacakları kitaplar vermedik ve kendilerine senden önce bir uyarıcı da göndermedik.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Halbuki biz onlara öyle ders alacakları kitaplar göndermedik. Kendilerine senden önce bir uyarıcı da göndermedik.

 Gültekin Onan = Oysa biz onlara ders alacakları kitaplar vermemiştik ve kendilerine senden önce bir uyarıcı da göndermemiştik.

 Harun Yıldırım = Halbuki biz onlara okuyacakları kitaplar vermediğimiz gibi senden önce onlara bir uyarıcı (peygamber) de göndermemiştik.

 Hasan Basri Çantay = Halbuki biz onlara öyle ders alacakları kitablar vermediğimiz gibi onlara senden evvel azâb ile korkutucu bir (peygamber) de göndermedik.

 Hayrat Neşriyat = Hâlbuki onlara ders alacakları kitablardan vermemiştik ve senden önce kendilerine hiçbir korkutucu göndermemiştik.

 İbni Kesir = Halbuki biz, onlara okuyacakları bir kitab vermemiş ve senden önce onlara bir uyarıcı da göndermemiştik.

 Kadri Çelik = Oysa biz onlara (Kur'an'ın sihir olduğunu) ders alacakları kitaplar vermedik ve kendilerine, senden önce bir uyarıp korkutucu da göndermedik.

 Muhammed Esed = Oysa (ey Muhammed,) Biz onlara ne başvuracakları vahiyler göndermişizdir, ne de senden önce bir uyarıcı.

 Mustafa İslamoğlu = Halbuki Biz onlara ne okuyup öğrenecekleri vahiyler, ne de senden önce bir uyarıcı göndermiş değildik.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Halbuki, onlara ders alacakları kitaplardan vermemiştik ve onlara senden evvel (azap ile) bir korkutucu göndermemiştik.

 Ömer Öngüt = Halbuki biz onlara ders alacakları kitapları vermemiş ve senden önce onlara uyarıcı bir peygamber de göndermemiştik.

 Şaban Piriş = Halbuki biz onlara, senden önce ders alacakları, bir kitap vermemiş ve bir uyarıcı da göndermemiştik.

 Sadık Türkmen = Halbuki biz onlara, ders alacakları kitaplar vermemiştik. Ve onlara, senden önce de bir uyarıcı göndermemiştik.

 Seyyid Kutub = Ey Muhammed, oysa biz o müşriklere daha önce okuyacakları bir Kitap vermemiş, kendilerine senden önce bir uyarıcı göndermemiştik.

 Suat Yıldırım = Biz onlara Kur’ân’dan önce, okuyacakları kitaplar vermedik, keza senden önce onları uyarmakla görevli bir peygamber de göndermedik.

 Süleyman Ateş = Halbuki biz onlara okuyacakları bir Kitap vermemiştik ve senden önce onlara bir uyarıcı göndermemiştik.

 Tefhim-ul Kuran = Oysa biz onlara ders alacakları kitaplar vermemiştik ve kendilerine senden önce bir uyarıcı, korkutucu da göndermemiştik.

 Ümit Şimşek = Oysa Biz onlara ne daha önce ders alacakları bir kitap vermiş, ne de senden önce bir uyarıcı göndermiştik.

 Yaşar Nuri Öztürk = Oysaki biz onlara, araştırıp ders alacakları kitaplar vermemiştik; daha önce kendilerine bir uyarıcı da göndermemiştik.

 İskender Ali Mihr = Ve Biz, onlara tedris edecekleri (okuyup çalışacakları) kitaplardan vermedik. Ve senden önce onlara bir nezir (de) (uyarıcı peygamber) göndermedik.

 İlyas Yorulmaz = O inkar edenlere kitaplardan birisini vermedik ki, onlardan çalışıp öğrensinler ve onlara senden öncede bir uyarıcı göndermemiştik.