Önceki Ayet Sonraki Ayet  
29. Sûre Ankebût/43

 وَتِلْكَ الْأَمْثَالُ نَضْرِبُهَا لِلنَّاسِ وَمَا يَعْقِلُهَا إِلَّا الْعَالِمُونَ

  Ve tilkel emsâlu nadribuhâ lin nâs(nâsi) ve mâ ya’kıluhâ illel âlimûn(âlimûne).

Kelime Karşılaştırma
ve : ve
tilke : işte bu
el emsâlu : misaller, örnekler
nadribu-hâ : onu (örnek) veriyoruz
li en nâsi : insanlar için, insanlara
ve : ve
mâ ya’kılu-hâ : onu akıl edemez
illâ : hariç, den başka
el âlimûne : alimler
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = İşte bu temsilleri biz insanlar için getiriyoruz. Onları ancak bilginler düşünüp anlarlar.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Ve işte örnekler, onları insanlara gösterip durmadayız ve bilgi sâhiplerinden başkaları anlamaz onları.

 Abdullah Parlıyan = İşte biz insanların önüne bu örnekleri koyuyoruz, ama onların gerçek anlamını bilenlerden başkası düşünüp anlamaz.

 Adem Uğur = İşte biz, bu temsilleri insanlar için getiriyoruz; fakat onları ancak bilenler düşünüp anlayabilir.

 Ahmed Hulusi = İşte misaller, insanlara vurguluyoruz! (Fakat) onları âlimlerden başkası aklıyla değerlendirmez!

 Ahmet Tekin = İşte biz, insanların iyiliği, kurtuluşu için dini hakikatların delillerini, gerekçelerini, insani ve ahlaki değerlerin zaruretlerini böyle misallerle anlatıyoruz. Bunları, yalnızca âlimler düşünüp anlayabilir.

 Ahmet Varol = Bu örnekleri insanlar için veriyoruz. Ancak alimlerden (bilenlerden) başkaları bunlara akıl erdiremezler.

 Ali Bulaç = İşte bu örnekler; biz bunları insanlara vermekteyiz. Ancak alimlerden başkası bunlara akıl erdirmez.

 Ali Fikri Yavuz = Hem bu misaller var ya, biz onları insanlar için beyan ediyoruz. Bunları (bu misallerin güzelliklerini ve faydalarını) ancak (eşyadan ibret alan) alimler anlar.

 Ali Ünal = (Gerçekleri görsünler ve hallerini ıslah etsinler diye) insanlar için böyle misaller veriyor, böyle karşılaştırmalarda bulunuyoruz. Ama bunlar üzerinde ancak âlimler akıl yorar ve onlardaki gerçek manâları kavrarlar.

 Bayraktar Bayraklı = İşte bu örnekleri biz, bütün insanlara veriyoruz. Oysa onları ancak bilenler anlar.

 Bekir Sadak = Biz bu misalleri insanlara veriyoruz, onlari ancak bilenler anliyabilir.

 Celal Yıldırım = Biz, işte bu misalleri insanlar için (gerçeği daha iyi anlasınlar diye) getiriyoruz. Bunları ancak ilim adamları düşünüp akleder.

 Cemal Külünkoğlu = İşte biz, bu misalleri insanlar için (ibret alsınlar diye) getiriyoruz. Onların anlamını ancak ibret almasını bilenler kavrayabilir.

 Diyanet İşleri (eski) = Biz bu misalleri insanlara veriyoruz, onları ancak bilenler anlayabilir.

 Diyanet Vakfi = İşte biz, bu temsilleri insanlar için getiriyoruz; fakat onları ancak bilenler düşünüp anlayabilir.

 Edip Yüksel = Bu örnekleri halk için veririz ve onları bilen kimselerden başkası düşünüp anlamaz.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Hem bu meseller yok mu, biz onları insanlar için darbediyoruz, maamafih onlara âlimlerden maadasının aklı irmez

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = İşte bu misaller var ya, Biz onları insanlar için getiriyoruz; fakat onlara ilim sahiplerinden başkasının aklı ermez.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = İşte biz bu temsilleri insanlar için getiriyoruz; fakat onları ancak bilenler düşünüp anlayabilir.

 Gültekin Onan = İşte bu örnekler; biz bunları insanlara vermekteyiz. Ancak alimlerden başkası bunları akletmez.

 Harun Yıldırım = İşte biz, bu temsilleri insanlar için getiriyoruz; fakat onları ancak bilenler düşünüp anlayabilir.

 Hasan Basri Çantay = İşte misâller! Biz onları insanlar için îrâd ediyoruz. Aalim olanlardan başkası onları anlamaz.

 Hayrat Neşriyat = İşte bu misâlleri insanlar için getiriyoruz. Fakat, âlimlerden başkası onlara akıl erdiremez.

 İbni Kesir = İşte misaller. Biz, onları insanlara anlatıyoruz. Bilenlerden başkası bunları anlamaz.

 Kadri Çelik = İşte biz insanlara bu örnekleri vermekteyiz. Ancak ilim sahiplerinden başkası bunlara akıl erdirmez.

 Muhammed Esed = İşte Biz insanın önüne bu temsilleri koyuyoruz: ama onların gerçek anlamını ancak (Bizi) tanıyanlar kavrayabilir,

 Mustafa İslamoğlu = İşte bütün bu misalleri Biz insanlar için veriyoruz; ne ki bunları sadece (eşyanın var ediliş amacını) bilenler kavrayabilir.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Ve şu misalleri ki, onları nâs için irâd ediyoruz. Maamafih onlara bilginlerden başkası akıl erdiremez.

 Ömer Öngüt = İşte misaller. . . Biz onları insanlar için getiriyoruz. Âlim olanlardan başkası onları anlamaz.

 Şaban Piriş = İşte, insanlar için verdiğimiz örnekler, ama onları bilgi sahiplerinden başkaları anlamaz.

 Sadık Türkmen = Işte bu örnekler! Biz onları insanlar için anlatıyoruz. Fakat bilginlerden (gerçek bilim adamlarından) başkası, onları düşünüp akletmiyor!

 Seyyid Kutub = Biz insanlara bu örnekleri anlatıyoruz, ama onların anlamını bilgililerden başkası kavrayamaz.

 Suat Yıldırım = İşte bazı gerçekleri anlatmak için, Biz bu kabil temsiller getiriyoruz, ama bunları, ancak ibret almasını bilenler anlar.

 Süleyman Ateş = Biz bu misalleri insanlara anlatıyoruz ama onları, bilenlerden başkası düşünüp anlamaz.

 Tefhim-ul Kuran = İşte bu örnekler; biz bunları insanlara vermekteyiz. Ancak alimlerden başkası bunlara akıl erdirmez.

 Ümit Şimşek = İşte bunlar insanlara verdiğimiz misallerdir. Fakat bilgi sahiplerinden başkasının aklı bunları almaz.

 Yaşar Nuri Öztürk = Bunlar bizim, insanlara vermekte olduğumuz örneklerdir ki ilim sahiplerinden başkası onlara akıl erdiremez.

 İskender Ali Mihr = Ve işte bu örnekleri insanlar için veriyoruz. Ve onu, âlimlerden başkası akıl (idrak) edemez.

 İlyas Yorulmaz = Bu örnekleri insanlar için anlatıyoruz ki, bunları ancak bilenler akleder.