Önceki Ayet Sonraki Ayet  
109. Sûre Kâfirûn/4

 وَلَا أَنَا عَابِدٌ مَّا عَبَدتُّمْ

  Ve lâ ene âbidun mâ abedtum.

Kelime Karşılaştırma
ve lâ ene : ve ben değilim
âbidun : kul olan, tapan
mâ abedtum : sizin kul olduğunuz, sizin taptığınız şeyler
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = “Ben sizin kulluk ettiklerinize kulluk edecek değilim.”

 Abdulbaki Gölpınarlı = Ve ne ben taparım sizin taptıklarınıza.

 Abdullah Parlıyan = Hem ben sizin şimdiye kadar taptığınız ve şimdi de ibadet edip durduğunuz şeylere asla tapmamışım, tapmam ve tapacak da değilim.

 Adem Uğur = Ben de sizin taptıklarınıza asla tapacak değilim.

 Ahmed Hulusi = "Sizin tapındıklarınıza ben abid (ibadet eden kul) değilim. "

 Ahmet Tekin = 'Ben sizin, düşüncesizce şirk üzerine kurulu kulluğunuza benzer kulluk etmeyeceğim, bağlandığınız düzeni benimsemeyeceğim.'

 Ahmet Varol = Ben sizin taptıklarınıza tapacak da değilim.

 Ali Bulaç = "Ben de sizin taptıklarınıza tapacak değilim."

 Ali Fikri Yavuz = Zaten ben, sizin tapmış olduklarınıza tapan değilim.

 Ali Ünal = “Ben de sizin taptıklarınıza ibadet eden değilim, edecek de değilim.

 Bayraktar Bayraklı = (1-5) De ki: Ey kâfirler! Sizin taptıklarınıza ben tapmam. Siz de benim taptığıma tapıcılar değilsiniz. Ben asla sizin taptıklarınıza tapacak değilim. Siz de benim taptığıma tapacak değilsiniz. [816] [817]

 Bekir Sadak = «Ben de sizin taptiginiza tapacak degilim.»

 Celal Yıldırım = Ben de (elbette) sizin taptığınıza tapıcı değilim.

 Cemal Külünkoğlu = (4-5) “Ben sizin kulluk ettiklerinize asla kulluk edecek değilim. Siz de (zaten) benim kulluk ettiğime kulluk edenlerden değilsiniz.

 Diyanet İşleri (eski) = 'Ben de sizin taptığınıza tapacak değilim.'

 Diyanet Vakfi = Ben de sizin taptıklarınıza asla tapacak değilim.

 Edip Yüksel = 'Ben asla sizin taptığınıza tapacak değilim.'

 Elmalılı Hamdi Yazır = Hem ben tapıcı değilim sizin taptıklarınıza

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Hem ben tapıcı değilim sizin taptıklarınıza.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Ben asla sizin taptıklarınıza tapacak değilim.

 Gültekin Onan = Ben de sizin taptıklarınıza tapacak değilim."

 Harun Yıldırım = “Ve ben ibadet ettiklerinize ibadet edecek değilim.”

 Hasan Basri Çantay = «Ben (zâten) sizin tapdıklarınıza (hiçbir zaman) tapmış değilim».

 Hayrat Neşriyat = 'Ben de (sizin) taptıklarınıza ibâdet edici değilim!'

 İbni Kesir = Ben de sizin taptıklarınıza, tapacak değilim.

 Kadri Çelik = “Ben de sizin taptıklarınıza tapacak değilim.”

 Muhammed Esed = Ve ben tapmayacağım (asla) sizin tapıp durduğunuza,

 Mustafa İslamoğlu = Zaten ben asla kulluk etmedim sizin geçmişte kul olduklarınıza,

 Ömer Nasuhi Bilmen = «Ve ben sizin taptığınıza tapıcı değilim.»

 Ömer Öngüt = Ben de sizin taptığınıza aslâ tapacak değilim.

 Şaban Piriş = Ben sizin kulluk ettiğinize kulluk edecek değilim.

 Sadık Türkmen = Ben asla kul olacak değilim, sizin kul olduklarınıza.

 Seyyid Kutub = Ben sizin taptıklarınıza tapacak değilim.

 Suat Yıldırım = Ben sizin ibadet ettiklerinize asla ibadet edecek değilim.

 Süleyman Ateş = Ben asla sizin yapmakta olduğunuz ibâdeti yapıcı değilim.

 Tefhim-ul Kuran = «Ben de sizin taptıklarınıza tapacak değilim.»

 Ümit Şimşek = Sizin tapmış olduklarınıza da ben hiçbir zaman tapmam.

 Yaşar Nuri Öztürk = Kul değilim sizin taptığınıza,

 İskender Ali Mihr = Ve ben de sizin taptığınız şeylere (kul olacak) tapacak değilim.

 İlyas Yorulmaz = “Bende sizin kulluk ettiklerinize kulluk edici değilim. ”