Önceki Ayet Sonraki Ayet  
21. Sûre Enbiyâ/36

 وَإِذَا رَآكَ الَّذِينَ كَفَرُوا إِن يَتَّخِذُونَكَ إِلَّا هُزُوًا أَهَذَا الَّذِي يَذْكُرُ آلِهَتَكُمْ وَهُم بِذِكْرِ الرَّحْمَنِ هُمْ كَافِرُونَ

  Ve izâ raâkellezîne keferû in yettehızûneke illâ huzuvâ(huzuven), e hâzâllezî yezkuru âlihetekum, ve hum bi zikrir rahmâni hum kâfirûn(kâfirûne).

Kelime Karşılaştırma
ve izâ reâ-ke : ve seni gördükleri zaman
ellezîne : onlar
keferû : inkâr ettiler
in yettehızûne-ke illâ : seni sadece ..... ediniyorlar
huzuven : alay konusu
e hazâ : bu mu
ellezî yezkuru : zikreden, söyleyen
âlihete-kum : sizin ilâhlarınız
ve hum : ve onlar
bi zikri er rahmâni : Rahmân’ın zikrini
hum kâfirûne : onlar inkâr edenler, kâfirler
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = İnkâr edenler seni gördükleri zaman ancak alaya alırlar. “Bu mu ilâhlarınızı diline dolayan?” derler. Hâlbuki kendileri Rahmân’ın kitabını inkâr ediyorlar.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Kâfir olanlar, seni görünce ancak alaya alırlar, bu mudur derler, mâbutlarınızı anan, halbuki onlar rahmânı anmayı inkâr ederler.

 Abdullah Parlıyan = Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenler seni görünce, ancak alaya alırlar ve “İlahlarınızı diline dolayan bu mu?” derler. Rahman'ın indirdiği Kur'ân'ı inkâr edip, kabul etmeyenler de işte bunlardır.

 Adem Uğur = (Resûlüm!) Kâfirler seni gördükleri zaman: "Sizin ilâhlarınızı diline dolayan bu mu?" diyerek seni hep alaya alırlar. Halbuki onlar, çok esirgeyici Allah'ın Kitabını inkâr edenlerin ta kendileridir.

 Ahmed Hulusi = Hakikat bilgisini inkâr edenler seni gördüklerinde, "Bu mu tanrılarınız hakkında konuşan!" diyerek seni küçümsemekten başka bir şey yapmazlar. . . Oysa Hakikatleri olan Rahmaniyet hatırlatılınca, onu inkâr etmekteler!

 Ahmet Tekin = Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, kafirler, seni gördükleri zaman:'Sizin ilâhlarınızı, diline dolayan bu mu?' diyerek seni hep alay konusu yaparlar. Halbuki onlar, Rahmet sahibi Rahman olan Allah’ın kitabını inkâr edenlerin ta kendileridir.

 Ahmet Varol = İnkar edenler seni gördüklerinde seni ancak alay konusu edinmektedirler. 'Sizin ilahlarınızı diline dolayan bu mu?' Oysa Rahman'ın zikrini [6] inkar edenler işte onlardır.

 Ali Bulaç = İnkâr edenler seni gördüklerinde, seni yalnızca alay konusu ediyorlar (ve:) "Sizin ilahlarınızı diline dolayan bu mu?" (derler.) Oysa Rahman (olan Allah)ın sözünü (Kitabını) inkar edenler kendileridir.

 Ali Fikri Yavuz = (Ey Rasûlüm), O inkâr edenler, seni gördükleri zaman da seni alaya alıyorlar ve: “- Bu mu, ilâhlarınızı ayıblayıp duran?” diyorlar. Halbuki onlar, Rahmân’ın Kur’an’ını inkâr ediyorlar.

 Ali Ünal = O küfürde diretenler, seni gördükleri zaman seninle alay ediyor, “Bu mu ilâhlarınızı diline dolayan adam?” diyor (ve sahte ilâhlarına söz edilmesine tahammül gösteremiyorlar). Ama (kendilerini yaratıp besleyen, merhametle sarıp sarmalayan) Rahmân’ın anılmasına dayanamıyor, O’nun Kitabını inkâr ediyor (ve bunu bir suç olarak görmüyorlar).

 Bayraktar Bayraklı = İnkârcılar seni gördüklerinde, “Sizin tanrınızı diline dolayan bu mudur?” diye seni alaya almaktan başka bir şey yapmazlar. Oysa kendileri, çok merhametli olan Allah'ı anmayı inkâr ediyorlar.

 Bekir Sadak = inkarcilar seni gordukleri zaman, suphesiz, seni alaya almaktan baska bir sey yapmazlar. «Sizin tanrilarinizi diline dolayan bu mudur?» derler ve Rahman'in Kitabini iste onlar inkar ederler.

 Celal Yıldırım = O küfredenler, seni gördükleri zaman alaya almaktan başka bir şey yapmazlar; «bu mu ilâhlarınızı diline dolayıp duran ?» derler. Rahmân'ın (indirdiği) Kur'ân'ı inkâr edip kâfir olanlar da ancak bunlardır.

 Cemal Külünkoğlu = İnkâr edenler seni gördükleri zaman ancak alaya alırlar: “Bu mudur ilâhlarınızı diline dolayan?” derler. Hâlbuki kendileri Rahman (olan Allah)'ın kitabını inkâr ediyorlar.

 Diyanet İşleri (eski) = İnkarcılar seni gördükleri zaman, şüphesiz, seni alaya almaktan başka bir şey yapmazlar. 'Sizin tanrılarınızı diline dolayan bu mudur?' derler ve Rahman'ın Kitabını işte onlar inkar ederler.

 Diyanet Vakfi = (Resûlüm!) Kâfirler seni gördükleri zaman: «Sizin ilâhlarınızı diline dolayan bu mu?» diyerek seni hep alaya alırlar. Halbuki onlar, çok esirgeyici Allah'ın Kitabını inkâr edenlerin ta kendileridir.

 Edip Yüksel = Kafirler (gerçeği örtenler) seni gördüklerinde, 'Tanrılarınızı diline dolayan bu mu,' diye alaylarına hedef yapmaktan başka bir tepki göstermiyorlar. Rahman'ın mesajını tümüyle inkar etmektedir onlar.

 Elmalılı Hamdi Yazır = O küfredenler seni gördükleri vakıt da seni alaya tutuyorlar, bu mu ilâhlarınızı anıp duran diyorlar, halbuki onlar hep rahmânın zikrine küfrediyorlar

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = O küfredenler seni gördükleri zaman, seni alaya alıyorlar ve: «İlahlarınızı diline dolayan bu mudur?» diyorlar. Halbuki, onlar hep Rahman'ın zikrine küfür ediyorlar.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = O inkârcılar seni gördükleri zaman, seni alaya alıyorlar ve «İlâhlarınızı diline dolayan bu mudur?» diyorlar. Halbuki onlar Rahmân'ın kitabını inkâr ediyorlar.

 Gültekin Onan = Küfredenler seni gördüklerinde, seni yalnızca alay konusu ediyorlar (ve:) "Sizin tanrılarınızı diline dolayan bu mu?" (derler.) Oysa Rahmanın zikrine küfredenler kendileridir.

 Harun Yıldırım = (Resûlüm!) Kâfirler seni gördükleri zaman: "Sizin ilâhlarınızı diline dolayan bu mu?" diyerek seni hep alaya alırlar. Halbuki onlar, çok esirgeyici Allah'ın Kitabını inkâr edenlerin ta kendileridir.

 Hasan Basri Çantay = O küfr (ü inkâr) edenler seni gördükleri zaman, seni istihza (mevzuu) ndan başka bir şey edinmezler: «Sizin Tanrılarınızı diline dolayan bu mu?» derler. Halbuki çok esirgeyici Allahın (indirdiği) Kur'ânı inkâr ile kâfir olanlar onlardır, onların kendileridir.

 Hayrat Neşriyat = (Habîbim, yâ Muhammed!) İnkâr edenler ise seni gördükleri zaman, seni ancak alaya alırlar. 'İlâhlarınızı diline dolayan bu mudur?' (derler). Hâlbuki onlar, Rahmân’ın Kitâbı’nı inkâr edenlerin ta kendileridir.

 İbni Kesir = Küfredenler seni gördükleri zaman, alaya almaktan başka bir şey yapmazlar. Ve: Tanrılarınızı diline dolayan bu mudur? derler. İşte Rahman'ın kitabını inkar edenler onlardır.

 Kadri Çelik = Küfre sapanlar seni gördükleri zaman, “Sizin ilâhlarınızı diline dolayan bu mu?” diyerek seni hep alaya alırlar. Hâlbuki onlar, Rahman'ın zikrini inkâr edenlerin ta kendileridir.

 Muhammed Esed = Ama hakkı inkara şartlanmış olan bu insanlar ne zaman seni gözönüne alsalar, (birbirlerine:) "Bu mu sizin tanrılarınızı diline dolayan?" (diyerek) seni alaya almaktan başka bir şey yapmazlar. Ve Rahman'dan her söz edişlerinde hakkı örtbas etmeye kalkışanlar da yine böyleleridir!

 Mustafa İslamoğlu = Ve o küfre saplanmış olanlar ne zaman seni görseler, sadece alaya almak amacıyla "Bu muymuş sizin ilahlarınızı diline dolayan?" diye (dudak bükerler); ama iş, Rahman (adının) anılıp yüceltilmesine gelince: onu ısrarla tanımazdan gelen de yine onlar olur.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Ve kâfir olanlar seni gördükleri zaman, seni ancak istihzâya alarak: «Bu mu sizin ilâhlarınıza atıp duran?» (derler). Halbuki, onlar Rahmân zikredilince hep O'nu inkâr edicilerdir.

 Ömer Öngüt = Kâfirler seni gördükleri zaman: “Sizin ilâhlarınızı diline dolayan bu mudur?” diyerek seni hep alaya alırlar. Oysa onlar Rahman'ın zikrini inkâr edenlerin tâ kendileridir!

 Şaban Piriş = Kafirler seni gördüklerinde, ancak seninle alay ederler: -İlahlarınızı diline dolayan bu mu? derler, işte Rahman’ın zikrini/kitabını inkar edenler onlardır.

 Sadık Türkmen = O inkâra sapanlar seni gördükleri zaman, seni ancak alaya alırlar: “İlâhlarınızı diline dolayan kişi bu mu?” Oysa onlar Rahmân’ın öğüdünü inkâr edenlerdir.

 Seyyid Kutub = Kâfirler seni gördüklerinde birbirlerine «ilahlarınıza dil uzatan adam bu mu?» diyerek seni alaya almaktan geri durmazlar. Oysa kendileri «Rahman» olan Allah'ı hatırlamaya bile yanaşmazlar.

 Suat Yıldırım = Kâfirler seni görünce: "Bu mu sizin ilahlarınızı diline dolayan adam!" diye alay etmekten başka bir şey yapmazlar. Ama bütün kâinatı yaratan Rahman’a gelince Onun anılmasını reddediyorlar.

 Süleyman Ateş = Kâfirler seni gördükleri zaman: "Sizin tanrılarınızı diline dolayan bu mu?" diye seninle alay ederler. Oysa kendileri Rahmân'ın Zikri(uyarısı)nı kabul etmiyorlar.

 Tefhim-ul Kuran = Küfre sapanlar seni gördüklerinde, seni yalnızca alay konusu edinmektedirler (ve:) «Sizin ilahlarınızı diline dolayan bu mu?» (derler.) Oysa Rahman (olan Allah) ın sözünü (Kitabını) inkâr edenler kendileridir.

 Ümit Şimşek = İnkâr edenler seni gördüklerinde alaya alırlar, 'Tanrılarınızı diline dolayan adam bu mu?' diye. Rahmân'ın anılmasına karşı ise onlar kâfir kesilirler.

 Yaşar Nuri Öztürk = O küfredenler seni gördüklerinde, seni şu şekilde alaya almaktan başka birşey yapmazlar: "İlahlarınızı diline dolayan bu mu?" Ama Rahman'ın zikrini/Kur'an'ı bizzat onlar örtüp inkâr ediyorlar.

 İskender Ali Mihr = Ve inkâr edenler (kâfirler), seni gördükleri zaman: “Sizin ilâhlarınızı zikreden (onlar hakkında konuşan) bu mu?” diyerek, seni sadece alay konusu edinirler. Ve onlar, Rahmân’ın Zikri’ni (Kitabı’nı) inkâr edenlerdir.

 İlyas Yorulmaz = Gerçekleri inkar edenler seni gördüklerinde, öncelikle Rahmanını inkar etmiş bir halde birbirlerine “İlahlarınızı kötüleyerek bahseden adam bu mu?” diyerek, yalnızca seninle alay ediyorlar.