Önceki Ayet Sonraki Ayet  
18. Sûre Kehf/35

 وَدَخَلَ جَنَّتَهُ وَهُوَ ظَالِمٌ لِّنَفْسِهِ قَالَ مَا أَظُنُّ أَن تَبِيدَ هَذِهِ أَبَدًا

  Ve dehale cennetehu ve huve zâlimun li nefsihî, kâle mâ ezunnu en tebîde hâzihî ebedâ(ebeden).

Kelime Karşılaştırma
ve dehale : ve girdi
cennete-hu : onun bahçesi
ve huve : ve o
zâlimun : zulmeden
li nefsi-hi : (onun nefsine) kendi nefsine
kâle : dedi
mâ ezunnu : ben sanmıyorum
en tebîde : kuruyup yok olmak, helâk olmak
hâzihî : bu
ebeden : ebediyyen
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Derken kendine zulmederek bağına girdi. Şöyle dedi: “Bunun sonsuza değin yok olacağını sanmıyorum.”

 Abdulbaki Gölpınarlı = Ve bağına girdi, kendi kendisine de zulmetmedeydi, dedi ki: Şu nâil olduğum mal ve menalin zevâl bulup tükeneceğini hiç mi ummam.

 Abdullah Parlıyan = İşte kendi kendine böylece yazık edip, yaratılış gayesi dışına çıkan bu adam: “Bu bahçenin hiç bir zaman yok olacağını, asla düşünemiyorum” diyerek bahçesine girdi.

 Adem Uğur = (Böyle gurur ve kibirle) kendisine zulmederek bağına girdi. Şöyle dedi: "Bunun, hiçbir zaman yok olacağını sanmam."

 Ahmed Hulusi = Böylece nefsine zulmederek bağına girdi. . . Şöyle dedi: "Ebediyen bu varlığımın yok olacağını zannetmiyorum. "

 Ahmet Tekin = Adam, bu şekilde, inkârı ve gururu sebebiyle kendisine zulmederek bağına girdi.'Bunun, hiç yok olacağını sanmıyorum' dedi.

 Ahmet Varol = Kendine zulmeden biri olarak bağına girdi ve dedi ki: 'Bunun asla yok olacağını sanmıyorum.

 Ali Bulaç = Kendi nefsinin zalimi olarak (böylece) bağına girdi (ve): "Bunun sonsuza kadar kuruyup yok olacağını sanmıyorum" dedi.

 Ali Fikri Yavuz = O kâfir, nefsine zulmeder olduğu halde bağına girdi; dedi ki:” - Bu bağın helâk olacağını ebediyyen zannetmiyorum.

 Ali Ünal = Derken bahçesine vardı; sahip kılındığı servet ve nüfusun şımarıklığı içinde bütün bunları kendinden biliyor ve böylece kendine yazık ediyordu. “Sanmam ki,” diye devam etti, “bu bağ bozulup yok olsun.

 Bayraktar Bayraklı = Böylesine bir gurur ve kibirle kendisine yazık edip, bahçesine girerken şöyle dedi: “Bu bahçenin batacağını hiç sanmam.”

 Bekir Sadak = (35-36) Kendisine boylece yazik ederek bahcesine girirken: «Bu bahcenin batacagini hic zennetmem. Kiyametin kopacagini da sanmiyorum. Eger Rabbime dondurulursem, and olsun ki orada bundan daha iyisini bulurum» dedi.

 Celal Yıldırım = (35-36) Kendine yazık ederek bahçesine girdi ve, «bu bahçenin hiçbir zaman bozulup yok olacağını sanmıyorum; Kıyâmet'in kopacağını da zannetmiyorum. Ama eğer Rabbime döndürülürsem, bunun yerine daha hayırlısını bulurum» diyordu.

 Cemal Külünkoğlu = (Böylece zenginliğiyle övünen) o kimse kendine zulmederek bağına girdi ve dedi ki: “Bu bahçenin bir gün yok olacağını asla düşünemiyorum!”

 Diyanet İşleri (eski) = (35-36) Kendisine böylece yazık ederek bahçesine girerken: 'Bu bahçenin batacağını hiç zannetmem. Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Eğer Rabbime döndürülürsem, and olsun ki orada bundan daha iyisini bulurum' dedi.

 Diyanet Vakfi = (Böyle gurur ve kibirle) kendisine zulmederek bağına girdi. Şöyle dedi: «Bunun, hiçbir zaman yok olacağını sanmam.»

 Edip Yüksel = Böylece nefsine zulmederek bağına girdi ve, 'Bunun yok olacağını hiç sanmıyorum,' dedi.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Ve bağına girdi, kendine yazık ediyordu, dedi: ebedâ zannetmem ki bu helâk olsun ve

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ve bağına girdi; kendine yazık ediyordu ve: «Bunun yok olacağını asla sanmam;

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Adam, bu şekilde kendine zulmederek bağına girdi ve şöyle dedi: «Bunun hiç yok olacağını sanmıyorum»

 Gültekin Onan = Kendi nefsinin zalimi olarak (böylece) bağına girdi (ve): "Bunun ebediyen kuruyup yok olacağını sanmıyorum" dedi.

 Harun Yıldırım = Kendisine zulmederek bağına girdi. Şöyle dedi: "Bunun, hiçbir zaman yok olacağını sanmam."

 Hasan Basri Çantay = O, nefsine (böylece) zulümde berdevam (ve kâfir) olarak bağına girdi, dedi ki: «Bunun ebediyyete kadar helak olacağını zannetmiyorum».

 Hayrat Neşriyat = Böylece (kibirle) nefsine zulmedici olarak bağına girdi. 'Bunun (bu bağın) ebedî olarak helâk olacağını sanmıyorum' dedi.

 İbni Kesir = O, nefsine böylece zulmederek bahçesine girerken dedi ki: Bu bahçenin batacağını hiç sanmam.

 Kadri Çelik = Daha sonra bağına girdi ve kendisine zulmederek, “Bunun hiç yok olacağını sanmam” dedi.

 Muhammed Esed = (İşte) kendi kendine (böylece) yazık eden bu adam: "Bu bahçenin bir gün yok olacağını asla düşünemiyorum!" diyerek bahçesine girdi;

 Mustafa İslamoğlu = Böylece kendi kendisine en büyük kötülüğü yapmış olan o (adam bir gün) şunları diyerek bağına girdi: "Bu bağın yok olacağını asla düşünemiyorum bile.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Ve o nefsine zulmeder olduğu halde bağına girdi, dedi ki: «Ben zannetmem ki, bu ebedîyyen yok olsun.»

 Ömer Öngüt = Kendisine böylece yazık ederek bahçesine girdi. Şöyle dedi: “Bunun hiçbir zaman yok olacağını sanmam!”

 Şaban Piriş = Kendine zulmederek, bahçeye girdiğinde: -Bu bahçenin batacağını hiç sanmam,

 Sadık Türkmen = Ve o, kendi kendisine yazık ederek bağına girdi ve dedi ki: “Sonsuza kadar bunun yok olacağını sanmam!

 Seyyid Kutub = Kendine zulmetmiş olan bu adam (arkadaşını yanına alarak) bahçesine girdi ve dedi ki; «Bu bahçenin sonsuza dek yok olacağını sanmıyorum.»

 Suat Yıldırım = (35-36) Bu adam gururu yüzünden kendi öz canına zulmeder vaziyette bağına girdi ve: "Zannetmem ki bu bağ bozulup yok olsun; kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Bununla beraber şayet Rabbimin huzuruna götürülecek olursam o zaman elbette bundan daha iyi bir âkıbet bulurum." dedi.

 Süleyman Ateş = (Böylece) kendisine yazık ederek bağına girdi: "Bunun yok olacağını hiç sanmam" dedi.

 Tefhim-ul Kuran = Daha sonra Cennet'ine girdi ve kendisine zulmederek: «Bunun hiç yok olacağını sanmam.» dedi.

 Ümit Şimşek = Böylece, kendisine yazık eder bir halde bağına girdi ve dedi ki: 'Hiç sanmam ki birgün bunlar yok olup gitsin.

 Yaşar Nuri Öztürk = Ve böylece, öz benliğine zulüm ede ede bağlığına girdi. Şöyle konuştu: "Bunun sonsuza değin yok olacağını sanmıyorum."

 İskender Ali Mihr = Ve o, nefsine zulmederek bahçesine girdi. Şöyle dedi: “Bunun (bu bağın) ebediyyen helâk olacağını zannetmiyorum.”

 İlyas Yorulmaz = Kendi nefsine haksızlık ederek bahçesine girmiş ve “Bu bahçenin ebedi olarak yok olacağını zannetmiyorum. ”