Önceki Ayet Sonraki Ayet  
7. Sûre A’râf/34

 وَلِكُلِّ أُمَّةٍ أَجَلٌ فَإِذَا جَاء أَجَلُهُمْ لاَ يَسْتَأْخِرُونَ سَاعَةً وَلاَ يَسْتَقْدِمُونَ

  Ve li kulli ummetin ecel(ecelun), fe izâ câe eceluhum lâ yeste’hırûne sâaten ve lâ yestakdimûn(yestakdimûne).

Kelime Karşılaştırma
ve li kulli ummetin : ve bütün ümmetler için vardır
ecelun : ecel, belli bir süre, müddet, zaman dilimi
fe : böylece
izâ câe : geldiği zaman
ecelu-hum : onların ecelleri (takdir edilen zaman dolunca)
lâ yeste’hırûne : tehir edilmez, geriye bırakılmaz
sâaten : bir saat
ve lâ yestakdimûne : ve öne alınmaz, ileri alınmaz
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Her milletin belli bir eceli vardır. Onların eceli geldi mi, ne bir an geri kalabilirler, ne de öne geçebilirler.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Her ümmetin başına gelecek musîbete bir zaman takdîr edilmiştir. Mukadder olan o zaman gelip çattı mı o musîbeti ne bir an geriye atabilirler, ne bir an ileriye alabilirler.

 Abdullah Parlıyan = Her toplumun, yaşayacağı belli bir süre vardır. Süresi dolunca, onların yok edilmeleri ne bir an gecikebilir, ne de öne geçebilir.

 Adem Uğur = Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri gelince ne bir an geri kalırlar ne de bir an ileri gidebilirler.

 Ahmed Hulusi = Her topluluğun takdir edilmiş bir ömrü vardır. . . Onların ömrünün sonu geldiğinde, ne bir an ertelenebilir, ne de öne alabilirler.

 Ahmet Tekin = Her millet, (toplum, devlet, medeniyet) için bir vade belirlenmiştir. Vadeleri dolduğu zaman, ne erteleyebilirler, ne de öne alabilirler.

 Ahmet Varol = Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri geldiğinde ne bir saat geriye bırakabilirler ve ne de öne alabilirler.

 Ali Bulaç = Her ümmet için bir ecel vardır. Onların ecelleri gelince, ne bir saat ertelenebilirler ne de öne alınabilirler (tam zamanında çökerler.)

 Ali Fikri Yavuz = Her ümmet için takdir edilen bir zaman (ecel) var. Müddetleri gelince bir an geri kalamazlar ve öne de geçmezler.

 Ali Ünal = Bilin ki, her ümmet için takdir edilmiş bir süre vardır. Bu sürenin sonu geldiğinde, onu ne bir an geciktirebilirler, ne de bir an öne alabilirler.

 Bayraktar Bayraklı = Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri gelince, ne bir an geri kalırlar ne de bir an öne gelebilirler.

 Bekir Sadak = Her ummet icin belirli bir sure vardir; vakitleri dolunca ne bir saat gecikebilir ne de one gecebilirler.

 Celal Yıldırım = Her ümmetin (her milletin) son bulması için belirlenmiş bir vakti vardır, o gelince ne bir an geri kalırlar, ne de ileri geçerler.

 Cemal Külünkoğlu = Ve her toplum için bir vade belirlenmiştir. Öyle ki, vadeleri dolduğunda ne bir an geri kalabilirler ne de bir an öne geçebilirler.

 Diyanet İşleri (eski) = Her ümmet için belirli bir süre vardır; vakitleri dolunca ne bir saat gecikebilir ne de öne geçebilirler.

 Diyanet Vakfi = Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri gelince ne bir an geri kalırlar ne de bir an ileri gidebilirler.

 Edip Yüksel = Her bir toplumun bir süresi vardır. Süreleri gelince ne bir an erteleyebilirler, ne de öne alabilirler.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Her ümmet için bir müddet mukadder, müddetleri gelince bir lâhza geri de kalmazlar, öne de geçemezler

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Her milletin bir sonu vardır ve o son gelince bir an geri de kalmazlar öne de geçemezler.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Her ümmetin bir eceli vardır. O ecel geldiğinde, ne bir ân erteleyebilirler, ne de öne alabilirler.

 Gültekin Onan = Her ümmet için bir ecel vardır. Onların ecelleri gelince ne bir saat ertelenebilirler, ne de öne alınabilirler [tam zamanında çökerler].

 Harun Yıldırım = Her ümmet için bir ecel vardır. Onların ecelleri gelince ne bir an ertelenirler ne de öne alınırlar.

 Hasan Basri Çantay = Her ümmetin (mukadder) bir eceli vardır. Binâen'aleyh o müddetleri gelince bir saat ne geri bırakabilirler, ne öne alabilirler.

 Hayrat Neşriyat = Ve her ümmetin (büyük-küçük her topluluğun) bir eceli vardır. Artık ecelleri geldiği zaman, ne bir an geri kalabilirler, ne de öne geçebilirler!

 İbni Kesir = Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri gelince; ne bir an geri kalır, ne de bir an ileri gidebilirler.

 Kadri Çelik = Her ümmet için belirli bir süre vardır; vakitleri dolunca (artık ondan) ne bir saat gecikebilir, ne de öne geçebilirler.

 Muhammed Esed = Ve her toplum için bir vade belirlenmiştir: Öyle ki, vadeleri dolduğunda onu bir tek an olsun, ne geciktirebilirler ne de öne alabilirler.

 Mustafa İslamoğlu = Bilin ki, her ümmet için takdir edilmiş bir süre vardır. Bu sürenin sonu geldiğinde, onu ne bir an geciktirebilirler, ne de bir an öne alabilirler.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Her ümmet için bir ecel vardır. Artık onların ecelleri geldiği zaman ne bir saat geri bırakabilirler, ve ne de öne alabilirler.

 Ömer Öngüt = Her ümmetin belirli bir eceli vardır. Ecelleri gelince ne bir an geri kalırlar, ne öne geçebilirler.

 Şaban Piriş = Her toplumun bir sonu vardır. Sonları geldiğinde; ne bir süre ertelenebilir ne de öne alınabilir.

 Sadık Türkmen = (suçlu) her toplumun bir sonu/bir süresi vardır. Sonları/süreleri geldiği zaman; ne bir an geri kalırlar, ne de bir an ileri gidebilirler.

 Seyyid Kutub = Her toplumun belirlenmiş bir eceli vardır. Ecelleri geldiğinde onu ne bir an erteleyebilirler ve ne de bir an öne alabilirler.

 Suat Yıldırım = Her ümmet için belirlenmiş bir müddet vardır. Vâdeleri gelince ne bir an geri bırakabilir, ne de bir an öne alabilirler.

 Süleyman Ateş = Her ümmetin bir süresi vardır. Süreleri gelince (onlar), ne bir an geri kalırlar, ne de öne geçerler, (tam vaktinde batıp giderler).

 Tefhim-ul Kuran = Her ümmet için bir ecel vardır. Onların ecelleri gelince, ne bir saat ertelenebilirler ne de öne alınabilirler (tam zamanında çökerler) .

 Ümit Şimşek = Her milletin bir eceli vardır. Vadeleri eriştiğinde onu ne bir an erteleyebilir, ne de öne alabilirler.

 Yaşar Nuri Öztürk = Her ümmet için belirlenmiş bir süre vardır. Süreleri dolunca ne bir saat geri kalırlar ne de öne geçerler.

 İskender Ali Mihr = Bütün ümmetler için bir ecel (süre, zaman dilimi, müddet) vardır. Onların ecelleri geldiği zaman ne bir saat ileri, ne bir saat geri alınmaz

 İlyas Yorulmaz = Her toplum (ümmet) için bir zaman belirlenmiştir. Zamanları dolduğunda, ne bir saat geri, nede bir saat ileri alınır.