Önceki Ayet Sonraki Ayet  
56. Sûre Vâkı’a/31

 وَمَاء مَّسْكُوبٍ

  Ve mâin meskûb(meskûbin).

Kelime Karşılaştırma
ve mâin : ve sular
meskûbin : çağlayan
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = (28-34) (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Ve çağlaya çağlaya akan sular.

 Abdullah Parlıyan = fışkırıp çağlayarak akan sular

 Adem Uğur = Çağlayarak akan sular,

 Ahmed Hulusi = Çağlayarak dökülüp akan bir suda,

 Ahmet Tekin = Çağlayan suların kenarındadırlar.

 Ahmet Varol = Sürekli akan su,

 Ali Bulaç = Durmaksızın akan su(lar);

 Ali Fikri Yavuz = Çağlayan bir su kenarında,

 Ali Ünal = Çağlayarak akan suların başlarında;

 Bayraktar Bayraklı = (28-33) Dikensiz meyve ağaçları; salkımları sarkmış muz ağaçları, yayılmış gölgelerde, çağlayarak akan sularda, koparılmamış ve yasak edilmemiş birçok meyve ile nimetlendirilirler.

 Bekir Sadak = (28-34) Onlar dikensiz sedir agaclari, salkimlari sarkmis muz agaclari, uzamis golge altinda, caglayarak akan sular kenarlarinda; bitip tukenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasinda; yuksek dosekler uzerindedirler.

 Celal Yıldırım = Devamlı akan sular,

 Cemal Külünkoğlu = (28-34) (Onlar cennette) dikensiz ağaçlar, meyveleri sarkmış muz ağaçları, (kesintisiz) uzayan gölgeler, çağlayarak akan sular, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler (sedirler) üzerindedirler.

 Diyanet İşleri (eski) = (27-34) Onlar dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölge altında, çağlayarak akan sular kenarlarında; bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında; yüksek döşekler üzerindedirler.

 Diyanet Vakfi = Çağlayarak akan sular,

 Edip Yüksel = Fışkıran sular,

 Elmalılı Hamdi Yazır = Durmaksızın akan su(lar);

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = çağlayan bir su,

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Fışkıran sular.

 Gültekin Onan = Durmaksızın akan su(lar);

 Harun Yıldırım = Ve sürekli akan su yanında,

 Hasan Basri Çantay = dâima akan su (lar),

 Hayrat Neşriyat = (28-34) (Onlar,) dikensiz sedir ağaçları ve (salkımları) dizili muz ağaçları içinde, yayılmış bir gölgede, çağlayan su (kenarların)da, tükenmeyen ve yasaklanmayan pek çok meyveler arasında ve yükseltilmiş döşeklerdedirler!

 İbni Kesir = Çağlayan su,

 Kadri Çelik = Durmaksızın akan suda.

 Muhammed Esed = fışkıran sular,

 Mustafa İslamoğlu = ve çağlayanlar...

 Ömer Nasuhi Bilmen = (31-32) Ve çağlayıp akar bir su (başında)dırlar. Ve pek çok meyveli bir yerdedirler.

 Ömer Öngüt = Çağlayarak akan sular kenarlarındadırlar.

 Şaban Piriş = Çağlayan sularda..

 Sadık Türkmen = Çağlayarak akan su kenarında

 Seyyid Kutub = Çağlayan akarsu boylarında,

 Suat Yıldırım = Şarıl şarıl akan sular...

 Süleyman Ateş = Fışkıran sular,

 Tefhim-ul Kuran = Durmaksızın akan su(lar);

 Ümit Şimşek = Çağlayan su başlarında,

 Yaşar Nuri Öztürk = Akıp dökülen sular,

 İskender Ali Mihr = Ve çağlayan sular (arasında).

 İlyas Yorulmaz = Fışkırtılmış sular.