Önceki Ayet Sonraki Ayet  
54. Sûre Kamer/27

 إِنَّا مُرْسِلُو النَّاقَةِ فِتْنَةً لَّهُمْ فَارْتَقِبْهُمْ وَاصْطَبِرْ

  İnnâ mursilûn nâkati fitneten lehum fertekıbhum vestabir.

Kelime Karşılaştırma
innâ : muhakkak ki biz
mursilû : gönderen
en nâkati : dişi deve
fitneten : fitne (imtihan) olarak (olsun diye)
lehum : onlar için, onlara
fe irtekib-hum : artık onları gözle, bekle
vestabir : ve sabret
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = (Salih’e şöyle demiştik:) “Şüphesiz biz, onlara bir imtihan olmak üzere, o dişi deveyi göndereceğiz. Şimdi onları gözetle ve sabret.”

 Abdulbaki Gölpınarlı = Şüphe yok ki onları sınamak için dişi deveyi gönderiyoruz, artık gözetle onları ve dayan.

 Abdullah Parlıyan = Ey Salih! Dikkat et, biz onları sınamak için, dişi deveyi gönderiyoruz. Sen onları gözetle ve yapacakları sıkıntı ve zorluklara karşı dirençli ol.

 Adem Uğur = Gerçekten onları imtihan etmek için dişi deveyi gönderen biziz. Sen onları gözetle ve sabret!

 Ahmed Hulusi = Muhakkak ki biz, onlara bir sınav objesi olarak dişi deve irsâl ettik. . . Artık onları gözetle ve sabret.

 Ahmet Tekin = 'Onları imtihan etmek, güç durumda bırakmak için dişi deveyi gönderen biziz. Sen, onların âkıbetlerinin nereye varacağını gözle ve onların eza ve cefalarına karşı da, sabrederek mücadeleye devam et, metanetli ol.' dedik.

 Ahmet Varol = Biz onlara bir imtihan olarak o dişi deveyi göndereceğiz. Sen onları gözetle ve sabret.

 Ali Bulaç = Gerçek şu ki Biz, bir fitne (imtihan ve deneme konusu) olarak o dişi deveyi kendilerine göndereniz. Şu halde sen onları gözleyip bekle ve sabret.

 Ali Fikri Yavuz = İşte biz, onlara bir imtihan olmak üzere, o dişi deveyi (bir mucize olarak kayadan) çıkarıp gönderiyoruz. Şimdi onların ne yapacağını gözetle ve eziyetlerine sabret.

 Ali Ünal = “(Senden ısrarla mucize istemelerine cevap olarak) kendilerine bir dişi deve göndereceğiz, onunla imtihan olacaklar. Neticeyi bekle ve (yaptıklarına, söylediklerine) sabret!

 Bayraktar Bayraklı = Gerçekten, onları denemek için dişi deveyi gönderen biziz. Sen onları gözetle ve sabret!

 Bekir Sadak = Dogrusu, onlari denemek uzere disi deveyi gonderen Biziz. Salih'e soyle demistik: «Onlari gozetle ve sabret;

 Celal Yıldırım = Şüphesiz ki, onları çetin bir sınavdan geçirmek için o dişi deveyi gönderdik ve (Salih Peygamber'e) «sen onları gözetle ve sabırlı ol!» (dedik).

 Cemal Külünkoğlu = (Salih'e şöyle demiştik:) “Şüphesiz biz, onlara bir imtihan olmak üzere, o dişi deveyi (bir mucize olarak) göndereceğiz. Şimdi onları gözetle ve (eziyetlere) sabret.”

 Diyanet İşleri (eski) = Doğrusu, onları denemek üzere dişi deveyi gönderen Biziz. Salih'e şöyle demiştik: 'Onları gözetle ve sabret;

 Diyanet Vakfi = Gerçekten onları imtihan etmek için dişi deveyi gönderen biziz. Sen onları gözetle ve sabret.

 Edip Yüksel = Deveyi bir sınav olarak göndereceğiz. Onları gözetle, sabırlı ol.

 Elmalılı Hamdi Yazır = İşte biz onlara bir fitne olmak üzere o Nâkayı (o dişi deveyi) salıyoruz. Onun için gözet onları ve sabırlı ol

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = İşte Biz onları imtihan etmek için o dişi deveyi salıyoruz; onun için onları gözet ve sabırlı ol!

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Biz onlara, kendilerini imtihan etmek için dişi deveyi göndereceğiz. Onun için sen onları gözet ve sabırlı ol.

 Gültekin Onan = Gerçek şu ki biz, bir fitne (imtihan ve deneme konusu) olarak o dişi deveyi kendilerine göndereniz. Şu halde sen onları gözleyip bekle ve sabret.

 Harun Yıldırım = Gerçekten biz onlara fitne olmak üzere o dişi deveyi göndeririz. Artık onları gözetle, sabret!

 Hasan Basri Çantay = Hakıykat, biz onlara, bir imtihaan olmak üzere, o dişi deveyi gönderenleriz. «Onları gözetle ve fezalarına) sabret».

 Hayrat Neşriyat = Şübhesiz biz, onlar için bir imtihân olmak üzere, o dişi deveyi göndericileriz. (Ey Sâlih!) Artık onları gözet ve sabret!

 İbni Kesir = Gerçekten onları, imtihan etmek için dişi deveyi gönderen Biziz. Onları gözetle ve sabret.

 Kadri Çelik = Şüphesiz biz, bir fitne (imtihan ve deneme konusu) olarak o dişi deveyi kendilerine gönderenleriz. O halde sen onları gözleyip bekle ve sabret.

 Muhammed Esed = "Bak (ey Salih,) Biz bu dişi deveyi onlar için bir sınama olsun diye gönderiyoruz; sen onları sadece seyret ve sabırlı ol.

 Mustafa İslamoğlu = Unutma ki (Ey Salih); Biz bu dişi deveyi onları sınamak için göndermiş bulunuyoruz: artık onları gözetle ve sabırlı ol!

 Ömer Nasuhi Bilmen = Şüphe yok ki Biz, onlar için bir fitne olmak üzere o dişi deve göndericileriz. Artık onları gözetle ve sabret.

 Ömer Öngüt = Gerçekten onları imtihan etmek için dişi deveyi gönderen biziz. Onları gözetle ve sabret!

 Şaban Piriş = -Biz onları sınamak için dişi deveyi gönderiyoruz; Onları gözet ve sabret!

 Sadık Türkmen = Gerçek şu ki; Biz onlara açığa çıkar(ıl)ma olarak dişi deveyi gönderenleriz. Onları gözetle ve sabret (bekle!)

 Seyyid Kutub = Biz onları sınavdan geçirmek için dişi deveyi göndereceğiz. Sabret de gör bakalım, ne yapacaklar?

 Suat Yıldırım = "Biz imtihan etmek için onlara bir deve göndereceğiz. Şimdi sen onların ne yapacağını bekle ve eziyetlerine sabret."

 Süleyman Ateş = Biz onlara, kendilerini sınamak için dişi deveyi göndereceğiz. Hele sen onları gözetle, sabret.

 Tefhim-ul Kuran = Gerçek şu ki biz, bir fitne (imtihan ve deneme konusu) olarak o dişi deveyi kendilerine gönderenleriz. Şu halde sen onları gözleyip bekle ve sabret.

 Ümit Şimşek = 'Biz onları sınamak için deveyi gönderiyoruz. Sen onları gözetle ve sabırlı ol.

 Yaşar Nuri Öztürk = Bir imtihan aracı olarak kendilerine dişi deveyi göndereceğiz. Artık gözetle onları ve sabret!

 İskender Ali Mihr = Muhakkak ki, onlara fitne (imtihan) olsun diye o dişi deveyi gönderen Biziz. Artık onları gözle (akıbetlerini bekle) ve sabret.

 İlyas Yorulmaz = Onları sınamak için deveyi gönderen biziz. (Ey Salih!) Sen yalnızca gözetle ve bekleyip sabret.