Önceki Ayet Sonraki Ayet  
6. Sûre En’âm/26

 وَهُمْ يَنْهَوْنَ عَنْهُ وَيَنْأَوْنَ عَنْهُ وَإِن يُهْلِكُونَ إِلاَّ أَنفُسَهُمْ وَمَا يَشْعُرُونَ

  Ve hum yenhevne anhu ve yen’evne anhu, ve in yuhlikûne illâ enfusehum ve mâ yeş’urûn(yeş’urûne).

Kelime Karşılaştırma
ve hum : ve onlar
yenhevne : nehyederler, yasaklar, men ederler
an-hu : ondan
ve yen’evne : ve uzak dururlar (yüz çevirirler)
an-hu : ondan
ve in yuhlikûne : ve eğer helâk ederlerse
illâ : ancak, sadece, ...’den başka
enfuse-hum : kendi nefsleri, kendileri
ve mâ yeş’urûne : ve farkında olmazlar (şuurunda değiller)
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Onlar başkalarını ondan (Kur’an’dan) alıkoyarlar, hem de kendileri ondan uzak kalırlar. Onlar farkına varmaksızın, ancak kendilerini helâk ediyorlar.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Onlar hem insanları uzaklaştırırlar ondan, hem kendileri uzaklaşırlar. Onlar anlamadan ancak kendilerini helâk ederler.

 Abdullah Parlıyan = Onlar hem insanları peygambere yaklaşmaktan vazgeçirmeye çalışırlar, hem de kendileri ondan uzaklaşırlar. Ama bu şekilde, yalnız kendilerini mahvederler de, üstelik bunun da farkında olmazlar.

 Adem Uğur = Onlar, hem insanları Peygamber'e yaklaşmaktan vazgeçirmeye çalışırlar, hem de kendileri ondan uzaklaşırlar. Oysa onlar farkında olmadan ancak kendilerini helak ederler.

 Ahmed Hulusi = Onlar hem (başkalarını) O'ndan (Hz. Rasûlullah'tan) engellerler, hem de (kendileri) O'ndan uzaklaşırlar! Sadece kendi nefslerini helâk ediyorlar, ama bunu idrak edemiyorlar!

 Ahmet Tekin = Onlar, insanları, Kur’ân’a, Allah’ın Rasulüne kulak vermekten, iman etmekten, onların sözcülüğünü, savunuculuğunu yapmaktan men ederler. Kendileri de ondan uzak dururlar. Böylece, yalnız kendilerini ve birbirlerini mahvediyorlar ama farkında değiller.

 Ahmet Varol = Onlar hem başkalarını ondan [2] alıkoyarlar, hem de kendileri ondan uzak dururlar. Böylece yalnız kendilerini helak ediyorlar ama bunun farkında değiller.

 Ali Bulaç = Onlar, hem ondan alıkoyarlar, hem kendileri kaçarlar. Onlar, yalnızca kendi nefislerinden başkasını yıkıma uğratmazlar ama şuurunda değildirler.

 Ali Fikri Yavuz = Onlar, hem (insanları) Peygamberden vaz geçirmeğe çalışırlar, hem de kendileri ondan uzaklaşırlar. Böylece ancak nefislerini helâk ederler de farkına varmazlar.

 Ali Ünal = Onlar, hem başkalarını Kur’ân’dan uzaklaştırıyorlar, hem de kendileri ondan geri duruyorlar. Ama böyle yapmakla ancak kendilerini tehlikeye atıyorlar da, fakat bunu bile farkedecek bir şuura sahip değillerdir.

 Bayraktar Bayraklı = Onlar hem insanları ondan men ederler, hem de kendileri ondan uzak dururlar. Böylece yalnız kendilerini mahvediyorlar, ama farkında değiller.

 Bekir Sadak = Onlar Kuran'dan alikorlar ve ondan uzaklasirlar. Boylece yalniz kendilerini mahvederler de farkina varamazlar.

 Celal Yıldırım = Onlar, O'ndan (Kur'ân ve Peygamber'den) alıkoymak İçin engel olurlar ve kendileri de O'ndan uzak kalırlar. Farkına varmayarak ancak kendilerini mahvederler.

 Cemal Külünkoğlu = Onlar (hem insanları) Kuran'dan alıkoyarlar ve hem de kendileri de ondan uzak dururlar. Böylece yalnız kendilerini mahvederler ve (üstelik) bunu da idrak etmezler.

 Diyanet İşleri (eski) = Onlar Kuran'dan alıkorlar ve ondan uzaklaşırlar. Böylece yalnız kendilerini mahvederler de farkına varamazlar.

 Diyanet Vakfi = Onlar, hem insanları Peygamber'e yaklaşmaktan vazgeçirmeye çalışırlar, hem de kendileri ondan uzaklaşırlar. Oysa onlar farkında olmadan ancak kendilerini helak ederler.

 Edip Yüksel = Kendileri uzaklaştıkları gibi başkasını da ondan menediyorlar. Böylece farkında olmadan kendilerini mahfediyorlar.

 Elmalılı Hamdi Yazır = o birleri ise hem ona yaklaşmaktan nehyederler, hemde kendileri ondan uzaklaşırlar ve bu suretle mücerred nefislerini helâk ederler de farkına varmazlar

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Diğerleri ise hem ona yaklaşmaktan alıkorlar hem de kendileri ondan uzaklaşırlar. Böylece sadece kendilerini mahvederler, ama farkına varmazlar!

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Onlar, insanları Kur'ân'a iman etmekten menederler, hem de kendileri ondan uzak dururlar. Böylece yalnız kendilerini mahvediyorlar ama farkında değiller.

 Gültekin Onan = Onlar, hem ondan alıkoyarlar, hem de kendileri kaçarlar. Onlar, yalnızca kendi nefslerinden başkasını yıkıma uğratmazlar ama şuurunda değildirler.

 Harun Yıldırım = Onlar hem ondan alıkoyarlar, hem de kendileri ondan uzaklaşırlar. Onlar yalnızca kendilerini helak ederler de farkında değillerdir.

 Hasan Basri Çantay = Onlar, hem (insanları) bundan (peygambere yaklaşmakdan) vaz geçirmiye çalışırlar, hem kendileri ondan uzaklaşırlar. Onlar bilmeyerek kendilerinden başkasını helake sürüklemiş olmuyorlar.

 Hayrat Neşriyat = Onlar hem (insanları) ondan (Kur’ân’dan) men' ederler, hem de (kendileri) ondan uzaklaşırlar. Böylece ancak kendilerini helâk ederler, fakat farkına varmazlar.

 İbni Kesir = Onlar, hem bundan vazgeçirmeye çalışırlar, hem de kendileri ondan uzaklaşırlar. Onlar sadece kendilerini helake sürüklerler de farkına varmazlar.

 Kadri Çelik = Onlar, hem ondan (peygamberden) alıkoyarlar, hem de kendileri ondan uzaklaşırlar. Onlar, yalnızca kendi nefislerinden başkasını helak etmezler; ama farkında değillerdir.

 Muhammed Esed = Diğerlerini ondan alıkoyar ve kendileri de ondan uzaklaşırlar: Ama (bu şekilde) yalnız kendilerini mahvederler ve (üstelik) bunu da idrak etmezler.

 Mustafa İslamoğlu = Onlar hem diğerlerini ondan mahrum eder, hem de kendileri ondan yan çizerler. Başka değil, yalnızca kendi benliklerini helake sürüklerler de bunun farkına dahi varmazlar.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Ve onlar bundan hem nehyederler, kendileri de bundan uzaklaşırlar. Ve başkalarını değil, kendi nefislerini helâk etmiş olurlar da farkına varamazlar.

 Ömer Öngüt = Onlar hem insanları (Kur'an'dan) menederler, hem de kendileri ondan uzak dururlar. Böylece ancak kendilerini helâke atarlar da farkına varmazlar.

 Şaban Piriş = Onlar, hem men ederler hem de kendileri ondan uzaklaşırlar. Sonuçta kendilerini helak ederler de farkında olmazlar.

 Sadık Türkmen = Onlar, insanları ondan alıkoyarlar ve kendileri de ondan uzak dururlar. Böylece, ancak kendilerini mahvediyorlar. Ama farkında değiller.

 Seyyid Kutub = Hem başkalarını Kur'an'dan uzak tutuyorlar, hem de kendileri ondan uzak duruyorlar. Böylece aslında kendilerini mahvediyorlar, ama bunun farkında değildirler.

 Suat Yıldırım = Onlar hem halkı Kur’ân’dan ve Peygamberden uzaklaştırırlar, hem de kendileri ondan geri dururlar. Böylece yalnız kendilerini mahvederler de farkına varmazlar.

 Süleyman Ateş = Onlar hem (insanları) ondan menederler, hem de kendileri ondan uzak dururlar. Böylece yalnız kendilerini mahvediyorlar ama farkında değiller!

 Tefhim-ul Kuran = Onlar, hem ondan alıkoyarlar, hem kendileri kaçarlar. Onlar, yalnızca kendi nefislerinden başkasını yıkıma uğratmazlar ama şuurunda değildirler.

 Ümit Şimşek = Böylece hem halkı ondan alıkoyarlar, hem de kendileri uzaklaşırlar. Gerçekte ise kendilerini helâke atarlar da farkına bile varmazlar.

 Yaşar Nuri Öztürk = Hem ondan alıkoyarlar hem ondan uzaklaşırlar. Öz benliklerinden başkasını helâk etmiyorlar. Ama farkında değiller.

 İskender Ali Mihr = Ve onlar, ondan (Allah’a ulaşmaktan, hidayetten) nehyederler (men ederler, yasaklarlar) ve onlar da (kendileri de) ondan (hidayetten) uzak dururlar (yüz çevirirler). Kendilerinden başkasını helâk etmezler ve farkında olmazlar (şuurunda değiller).

 İlyas Yorulmaz = Onlar Kur’an’ı dinlemeyi yasaklarlar ve kendileri de ondan uzak dururlar. Bu şekilde davranmakla, ancak kendi nefislerini helak ediyorlar, ama bunun farkında değiller.