Önceki Ayet Sonraki Ayet  
18. Sûre Kehf/26

 قُلِ اللَّهُ أَعْلَمُ بِمَا لَبِثُوا لَهُ غَيْبُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ أَبْصِرْ بِهِ وَأَسْمِعْ مَا لَهُم مِّن دُونِهِ مِن وَلِيٍّ وَلَا يُشْرِكُ فِي حُكْمِهِ أَحَدًا

  Kulillâhu a'lemu bimâ lebisû, lehu gaybus semâvâti vel ard(ardı), ebsır bihî ve esmı', mâ lehum min dûnihî min veliyyin ve lâ yuşriku fî hukmihî ehadâ(ehaden).

Kelime Karşılaştırma
kulillâhu (kuli allâhu) : de ki Allah
a’lemu : en iyi bilir
bimâ : şeyi (ne kadar)
lebisû : kaldılar
lehu : onundur
gaybu es semâvâti : semaların gaybı
ve el ardı : ve yeryüzü, arz
ebsır : en iyi görür
bihî : onu
ve esmı’ : ve en iyi işitir
: yoktur
lehum : onların
min dûni-hi : ondan başka
min veliyyin : bir velî, bir dost
ve lâ yuşriku : ve ortak etmez
fî hukmi-hi : kendi hükmünde (hükmüne)
ehaden : birisi, bir kimse
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = De ki: “Kaldıkları süreyi Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybını bilmek O’na aittir. O, ne güzel görür; O, ne güzel işitir! Onların, O’ndan başka hiçbir dostu da yoktur. O, hükmüne hiçbir kimseyi ortak etmez.”

 Abdulbaki Gölpınarlı = De ki: Ne kadar yatıp kaldıklarını Allah daha iyi bilir; onundur göklerdeki ve yeryüzündeki gizli şeyler, tam görüştür onun görüşü ve tam duyuştur duyuşu. Ondan başka bir dost ve yardımcı da yoktur onlara ve hükmüne hiçbir kimseyi ortak etmez.

 Abdullah Parlıyan = De ki: “Onların orada, ne kadar kaldığını en iyi Allah bilir. Göklerin ve yerin gizli gerçekleri, yalnızca O'nun elindedir. O ne eşsiz bir görücü, ne eşsiz bir işiticidir. Göklerde ve yerde olanların, O'ndan başka bir koruyucusu ve yöneticisi yoktur. Ve O, kendi hükümranlığına kimseyi ortak etmez.”

 Adem Uğur = De ki: Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gizli bilgisi O'na aittir. O'nun görmesi de, işitmesi de şâyanı hayrettir. Onların (göklerde ve yerde olanların), O'ndan başka bir yöneticisi yoktur. O, kendi hükümranlığına kimseyi ortak etmez.

 Ahmed Hulusi = De ki: "Ne kadar kaldıklarını Allâh daha iyi bilir. . . Semâların ve arzın gaybı O'nundur! Görmesi ve işitmesi akılla kavranılamayandır O! Onların, O'nun dûnunda bir Veliyy'i de yoktur! O'nun hükmüne ortak olacak da yoktur!"

 Ahmet Tekin = 'Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerdeki ve yerdeki bilinmeyenlerin bilgisi Allah’a aittir. O ne güzel görür. O ne mükemmel işitir. Onların onun dışında, kulları durumundakilerden, emrinde oldukları bir otoriteleri, yardım eden bir dostu, koruyucusu da yoktur. O kendi hükümranlığına, otoritesine, yargı ve icra yetkisine, hikmetine kimseyi ortak etmez.' de.

 Ahmet Varol = De ki: 'Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybı O'nundur. O ne güzel gören ve ne güzel duyandır. Onların O'ndan başka hiçbir dostları yoktur ve O hükmüne kimseyi ortak etmez.'

 Ali Bulaç = De ki: "Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybı O'nundur. O, ne güzel görmekte ve ne güzel işitmektedir. O'nun dışında onların bir velisi yoktur. Kendi hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz."

 Ali Fikri Yavuz = De ki: “-Allah, ne kadar durduklarını daha iyi bilir; göklerin ve yerin gaybını bilmek O’na mahsustur. O, öyle güzel görür, öyle güzel işitir ki!... Bütün gökler ve yer halkına, O’ndan başka hiç bir veli yoktur. O, hiç kimseyi, hükmünde ortak yapmaz?”

 Ali Ünal = De ki: “Allah, ne kadar kaldıklarını çok daha iyi bilir. Göklerin ve yerin bütün bilinmeyenlerinin gerçek bilgisine sahip olan O’dur. O, öyle iyi görür, öyle iyi işitir ki! Bütün varlıkların O’ndan başka bir sahibi, mutlak hakim ve yöneticisi yoktur ve O, hakimiyetinin icrasına hiçbir şeyi, hiçbir kimseyi ortak etmez.

 Bayraktar Bayraklı = De ki: “Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gizlisi O'na aittir. O ne kadar güzel görür ve ne kadar güzel işitir! Onların, O'ndan başka bir yöneticisi yoktur. O, kendi hükümranlığına kimseyi ortak etmez.

 Bekir Sadak = De ki: «Onlarin ne kadar kaldiklarini en iyi Allah bilir. Goklerin ve yerin gaybi O'na aittir. O, ne mukemmel gorendir! O ne mukemmel isitendir! Insanlarin O'ndan baska dostu yoktur. O, hic kimseyi hukumranliga ortak kilmaz.»

 Celal Yıldırım = De ki: Onların ne kadar kaldığını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybını (gizli kapalı hususlarını) bilmek Allah'a aittir. O ne güzel görür ve ne güzel işitir! Onların O'ndan başka bir dostu ve yardımcısı yoktur. O, hiç kimseyi hükmünde ortak tutmaz.

 Cemal Külünkoğlu = (25-26) (Bazıları) onların mağaralarında üç yüz yıl kaldı(ğını) söyledi, bazıları da buna dokuz yıl daha ilâve etti. De ki: “Onların (orada) ne kadar kaldığını en iyi Allah bilir. Göklerin ve yerin gizli gerçekleri (yalnızca) O'nun elindedir. O ne güzel görür, ne güzel işitir! Onların O'ndan başka koruyucusu, kayırıcısı yoktur. O egemenliğine hiç kimseyi ortak etmez!”

 Diyanet İşleri (eski) = De ki: 'Onların ne kadar kaldıklarını en iyi Allah bilir. Göklerin ve yerin gaybı O'na aittir. O, ne mükemmel görendir! O ne mükemmel işitendir! İnsanların O'ndan başka dostu yoktur. O, hiç kimseyi hükümranlığa ortak kılmaz.'

 Diyanet Vakfi = De ki: Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gizli bilgisi O'na aittir. O'nun görmesi de, işitmesi de şâyanı hayrettir. Onların (göklerde ve yerde olanların), O'ndan başka bir yöneticisi yoktur. O, kendi hükümranlığına kimseyi ortak etmez.

 Edip Yüksel = 'Onların orada ne kadar kaldıklarını ALLAH daha iyi bilir,' de. Göklerin ve yerin tüm gizemleri O'nundur. O ne güzel Görendir! O ne güzel İşitendir! Onların O'ndan başka bir yardımcısı yoktur. O, hükmüne kimseyi ortak etmez.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Allah, de: ne kadar durduklarını daha iyi bilir, Göklerin Yerin gaybi onundur, o, öyle güzel görür öyle güzel işitir ki!... Bütün onlara ondan başka velâyet eden yoktur, o, kimseyi hukmünde teşrik de etmez

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = De ki: «Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir!» Göklerin ve yerin gaybı O'na aittir. O Öyle güzel görür, öyle güzel işitir ki, onlara O'ndan başka yardımcı yoktur; O hiçbir kimseyi hükmünde ortak kabul etmez!»

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = De ki: «Onların ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir.» Göklerin ve yerin gaybı O'na aittir. O ne güzel görendir! O ne mükemmel işitendir! Onların, O'ndan başka bir yardımcısı yoktur. O, kendi hükümranlığına kimseyi ortak etmez.

 Gültekin Onan = De ki: "Ne kadar kaldıklarını Tanrı daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybı O'nundur. O, ne güzel görmekte ve ne güzel işitmektedir. O'nun dışında onların bir velisi yoktur. Kendi hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz."

 Harun Yıldırım = De ki: Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gizli bilgisi O'na aittir. O'nun görmesi de, işitmesi de şâyanı hayrettir. Onların (göklerde ve yerde olanların), O'ndan başka bir yöneticisi yoktur. O, kendi hükümranlığına kimseyi ortak etmez.

 Hasan Basri Çantay = De ki: «Allah, ne kadar eğlendiklerini daha iyi bilendir. Göklerin ve yerin ğaybı (nı bilmek) Ona haasdır. O, ne güzel görendir! Ne güzel işidendir! (Bütün) bunların Ondan başka hiçbir yardımcısı yokdur. O, hiçbir (kimseyi, hiçbir şey'i) hükmüne ortak da yapmaz.

 Hayrat Neşriyat = De ki: 'Allah (onların) ne kadar kaldıklarını en iyi bilendir! Göklerin ve yerin gaybı(nı, gizliliklerini bilmek) O’na âiddir. (O,) ne güzel görür ve ne güzel işitir! Onların(göklerde ve yerde olanların) O’ndan başka hiçbir dostu yoktur. Hem (O,) hükmünde hiçbir kimseyi ortak kılmaz.'

 İbni Kesir = Onların ne kadar kaldıklarını en iyi Allah bilir, de. Göklerin ve yerin bilinmezlikleri O'na aittir. O ne güzel görendir. O ne güzel işitendir. Bunların O'ndan başka yardımcısı yoktur. O, hiç kimseyi hükmüne ortak yapmaz.

 Kadri Çelik = De ki: “Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybı O'nundur. O, ne güzel görmekte ve ne güzel işitmektedir. O'nun dışında onların bir velisi yoktur. Kendi hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz.”

 Muhammed Esed = De ki: "Onların (orada) ne kadar kaldığını en iyi Allah bilir. Göklerin ve yerin gizli gerçekleri (yalnızca) O'nun elindedir; O ne eşsiz bir görücü, ne eşsiz bir işiticidir! Onların O'ndan başka koruyucusu, kayırıcısı yoktur; çünkü O hükmünde kimseyi kendine ortak tutmaz!"

 Mustafa İslamoğlu = De ki: "Onların ne kadar kaldığını Allah daha iyi bilir: Göklerin ve yerin gizli bilgisi O'na açık ve ayandır: O ne muhteşem bir gören, ne muhteşem bir işitendir! Onların, O'ndan başka yakın bir dostları bulunmamaktadır; zira o egemenlik ve otoritesine kimseyi ortak etmez.

 Ömer Nasuhi Bilmen = De ki: «Ne kadar durduklarını Allah Teâlâ daha iyi bilendir. Göklerin ve yerin gaybı O'nun içindir. O ne güzel görür, ne güzel işitir! Onlar için O'ndan başka bir yardımcı yoktur ve hükmünde hiçbir kimseyi ortak kılmaz.»

 Ömer Öngüt = De ki: “Onların ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybı O'nundur. O ne güzel görür ve ne güzel işitir! Onların O'ndan başka dostu yoktur. O, kendi hükmüne hiç kimseyi ortak yapmaz. ”

 Şaban Piriş = De ki: “Ne kadar kaldıklarını en iyi Allah bilir. Göklerin ve yerin gaybı Allah’a aittir. O ne güzel gören ve işitendir. Onların Allah’tan başka bir velisi yoktur. Otoritesine hiç kimseyi ortak etmez.”

 Sadık Türkmen = (bu onların iddialarıdır). De ki: “Onların ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yeryüzünün gaybı/görülemeyeni O’nundur. O, ne güzel görendir. Ve O, ne güzel işitendir Onların O’ndan başka bir velisi/yardımcısı yoktur. Kendi hükmüne/kararına hiç kimseyi ortak etmez.”

 Seyyid Kutub = De ki; «Onların mağarada ne kadar kaldıklarını herkesten iyi bilen Allah'dır. Göklerin ve yeryüzünün sırlarının bilgisi O'nun tekelindedir. O ne güzel görür ve ne güzel işitir. İnsanların O'nun dışında başka bir koruyucuları, başka bir önderleri yoktur ve O egemenliğine hiç kimseyi ortak etmez.»

 Suat Yıldırım = Sen şöyle söyle: "Ne kadar kaldıklarını asıl Allah bilir. Zira göklerin ve yerin gaybını bilmek O’na mahsustur. O öyle güzel görür, öyle güzel işitir ki!Oysa onların O’ndan başka hâmileri yoktur. O, kendi hükmüne kimseyi ortak yapmaz." de.

 Süleyman Ateş = De ki: "Onların ne kadar kaldıklarını Allâh daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybı O'nundur. O ne güzel görendir, ne güzel işitendir! Onların, O'ndan başka bir yardımcısı yoktur. Ve O, kendi hükmüne kimseyi ortak etmez."

 Tefhim-ul Kuran = De ki: «Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybı O'nundur. O, ne güzel görmekte ve ne güzel işitmektedir. O'nun dışında onların bir velisi yoktur. Kendi hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz.»

 Ümit Şimşek = De ki: Onların ne kadar kaldığını en iyi Rabbim bilir. Göklerin ve yerin gizlilikleri Ona aittir. O ne güzel görür ve ne güzel işitir! Onlar için Ondan başka bir dost ve yardımcı yoktur. O, hükmüne hiç kimseyi ortak etmez.

 Yaşar Nuri Öztürk = De ki: "Onların ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. O'nun elindedir göklerin ve yerin gaybı. Ne güzel görendir O, ne güzel işitendir. Onların, O'ndan başka bir dostları da yoktur. Ve O, hükmüne hiç kimseyi ortak etmez."

 İskender Ali Mihr = De ki: “Ne kadar kaldıklarını en iyi Allah bilir.” Semaların ve arzın gaybı, O’na (Allah’a) aittir. Onu (gaybı) en iyi işitir, en iyi görür. Onların, O’ndan başka dostları yoktur. Hükmüne kimseyi ortak etmez.

 İlyas Yorulmaz = İnsanlara deki “Rabbim onların mağarada ne kadar kaldıklarını en iyi bilendir. Göklerin ve yerin gayb bilgisi onun elindedir. Sen yalnızca Rabbinin sana söylediğine bak ve sadece Rabbini dinle. O mağara ashabını Allah dan başka sahiplenip koruyacak kimse yoktur ve onlar hakkında vereceği hükme, Allah hiçbir kimseyi ortak etmez.