Önceki Ayet Sonraki Ayet  
75. Sûre Kıyâme/25

 تَظُنُّ أَن يُفْعَلَ بِهَا فَاقِرَةٌ

  Tezunnu en yuf’ale bihâ fâkıratun.

Kelime Karşılaştırma
tezunnu : anlar
en yuf’ale : yapılacak
bi-hâ : ona, kendisine
fâkıretun : felâket, büyük musîbet, çok kötü muamele
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Bel kemiklerini kıran bir felakete uğratılacaklarını anlarlar.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Bellerini kıracak bir felâketi bekler.

 Abdullah Parlıyan = Kendisine, belini bükecek işlerin yapılacağını anlar.

 Adem Uğur = Kendilerinin, bel kemiklerini kıran bir felâkete uğratılacağını sezeceklerdir.

 Ahmed Hulusi = (O asık yüzlüler) bellerinin kırılacağını hissederler!

 Ahmet Tekin = O gün, bel kemiklerini kıran bir felâkete uğratılacaklarını anlayacaklar.

 Ahmet Varol = Kendisine bel kemiğini kıracak bir uygulamada bulunulacağını anlar.

 Ali Bulaç = Kendisine, beli büken işlerin yapılacağını anlamaktadır.

 Ali Fikri Yavuz = (Böyle kararmış yüzler, başlarına gelecek felâketle) bel kemiklerinin kırılacağını anlar.

 Ali Ünal = Bel kırıcı darbenin gelmekte olduğundan emin.

 Bayraktar Bayraklı = (22-25) Yüzler vardır o gün, parıltılı, Rabbinden beklenti içindedir ve yüzler vardır o gün, asıktır. Bel kemiklerini kıran bir felâkete uğrayacağını anlar.

 Bekir Sadak = Kendisinin belkemiginin kirilacagini sanir.

 Celal Yıldırım = Bel kemiğinin kırılacağını anlar.

 Cemal Külünkoğlu = (24-25) O gün birtakım yüzler de asık olacak. Çünkü (onlar) bel kemiklerini kıran bir felakete uğratılacaklarını anlarlar.

 Diyanet İşleri (eski) = Kendisinin belkemiğinin kırılacağını sanır.

 Diyanet Vakfi = Kendilerinin, bel kemiklerini kıran bir felâkete uğratılacağını sezeceklerdir.

 Edip Yüksel = Belkemiğinin kırılacağının endişesi içindedir.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Anlar ki kendilerine bel kıran yapılır

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = kendilerine bel kıran belalı bir iş yapılacağını anlar.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Anlar ki kendisine belkıran (bel kemiklerini kıran belalı bir iş) yapılır.

 Gültekin Onan = Kendisine, beli büken işlerin yapılacağını anlamaktadır.

 Harun Yıldırım = Kendilerine, bel kemiğini kıracak bir işin yapılacağını anlarlar.

 Hasan Basri Çantay = Anlar ki kendisine bel kemiklerini kıracak çok belâ (lı bir iş) yapılacak.

 Hayrat Neşriyat = (Çünki) kendilerinin bel kıran bir belâya uğratılacaklarını sezerler (iyice anlarlar)!

 İbni Kesir = Belkemiğinin kırılacağını anlar.

 Kadri Çelik = Kendisine, omurgayı kıran bir azabın yapılacağını anlar.

 Muhammed Esed = çatırdatan bir felaketin başlarına gelmek üzere olduğunu bilerek.

 Mustafa İslamoğlu = başlarına dehşet bir felaketin geldiğine iyice akılları kesecek.

 Ömer Nasuhi Bilmen = (25-26) Sanır ki, ona arka kemiklerini kıracak bir muamele yapılacaktır. Hayır hayır... Vaktâ ki (can) boyun halkasının kemiklerine kavuşur.

 Ömer Öngüt = Bel kemiklerini kıracak bir musibete uğratılacağını sezer.

 Şaban Piriş = Bellerini bükecek bir felakete uğrayacağını anlayacak.

 Sadık Türkmen = Onunla (o azapla) bel kemiğinin kırılacağını anlar.

 Seyyid Kutub = Bel kırıcı bir belaya uğrayacakları kaygısını taşırlar.

 Suat Yıldırım = Belini kıran darbeyi yediğini hisseder.

 Süleyman Ateş = Kendisine bel kemiklerini kıran (belâ)nın yapılacağını anlar.

 Tefhim-ul Kuran = Kendisine, beli büken işlerin yapılacağını anlamaktadır.

 Ümit Şimşek = Belini kıracak birşeye uğrayacağını bilir.

 Yaşar Nuri Öztürk = Kendisine, bel kıracak bir hesap yöneleceğini sezinler.

 İskender Ali Mihr = Anlar ki kendisine çok kötü muamele yapılacak.

 İlyas Yorulmaz = Artık belanın ona geleceğini bilir (zanneder).