Önceki Ayet Sonraki Ayet  
68. Sûre Kalem/23

 فَانطَلَقُوا وَهُمْ يَتَخَافَتُونَ

  Fentalekû ve hum yetehâfetûn(yetehâfetûne).

Kelime Karşılaştırma
fe : bundan sonra
intalekû : ayrıldılar
ve : ve
hum : onlar
yetehâfetûne : gizli gizli konuşuyorlar
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = (23-24) Bunun üzerine, “Sakın, bugün orada hiçbir yoksul yanınıza sokulmasın” diye fısıldaşarak yola koyuldular.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Derken yola düştüler ve birbirlerine de gizlice diyorlardı ki.

 Abdullah Parlıyan = Derken yola düştüler, birbirlerine gizlice diyorlardı ki:

 Adem Uğur = Derken yürüyorlardı; fısıldaşıyorlardı.

 Ahmed Hulusi = Aralarında fısıldanarak yola koyulup gittiler.

 Ahmet Tekin = Aralarında fısıldaşarak fırladılar.

 Ahmet Varol = Derken aralarında fısıldaşarak yola çıktılar.

 Ali Bulaç = Derken, aralarında fısıldaşarak çıkıp gittiler:

 Ali Fikri Yavuz = Hemen fırladılar; aralarında şöyle fısıldaşıyorlardı:

 Ali Ünal = Hemen yola koyuldular, bir yandan da aralarında fısıldaşıyorlardı:

 Bayraktar Bayraklı = (23-24) Yola çıktılar, birbirlerine gizlice şöyle diyorlardı: “Bugün tarlada, yanınıza hiçbir yoksulun girmesine müsaade etmeyiniz!”

 Bekir Sadak = (23-24) «ugun orada, hicbir duskun kimse yanimiza sokulmasin» diye gizli gizli konusarak yuruyorlardi.

 Celal Yıldırım = (23-24) Derken hemen yola koyuldular ve şöyle fısıldaştılar: «Sakın bugün ürünlerimizin orada aramıza bir yoksul sokulmasın.»

 Cemal Külünkoğlu = (23-24) Derken, aralarında fısıldaşarak çıkıp gittiler: “Bugün sakın oraya hiçbir yoksul girip de karşınıza çıkmasın!”

 Diyanet İşleri (eski) = (23-24) 'Bugün orada, hiçbir düşkün kimse yanımıza sokulmasın' diye gizli gizli konuşarak yürüyorlardı.

 Diyanet Vakfi = (23-24) Derken: Aman, bugün orada hiçbir yoksul yanınıza sokulmasın! diye fısıldaşa fısıldaşa yola koyuldular.

 Edip Yüksel = Derken yola çıktılar, aralarında konuşuyorlardı.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Hemen fırladılar, şöyle mızırdaşıyorlardı:

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Hemen fırladılar, şöyle mızırdaşıyorlardı (fısıldaşıyorlardı):

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Derken fırladılar, aralarında fısıldaşıyorlardı.

 Gültekin Onan = Derken, aralarında fısıldaşarak çıkıp gittiler:

 Harun Yıldırım = Derken, fısıldaşarak gittiler.

 Hasan Basri Çantay = Derken onlar aralarında fısıldaşarak gitdiler:

 Hayrat Neşriyat = (23-24) 'Sakın, bugün orada bir fakir yanınıza sokulmasın!' diye kendi aralarında gizli gizli konuşarak hemen gittiler.

 İbni Kesir = Ve gizli gizli konuşarak yürüyorlardı.

 Kadri Çelik = Derken, aralarında fısıldaşarak çıkıp gittiler.

 Muhammed Esed = Derken yola koyuldular, giderken fısıldaşıyorlardı:

 Mustafa İslamoğlu = Derken yola koyuldular... Aralarında şöyle fısıldaşıyorlardı:

 Ömer Nasuhi Bilmen = (22-23) «Eğer kesip devşirecek iseniz (bostanınıza) sabahleyin erken varınız.» Artık aralarında gizlice söyleşerek gidiverdiler.

 Ömer Öngüt = Derken fısıldaşa fısıldaşa yola koyuldular:

 Şaban Piriş = (22-23) -Mahsulü toplayacaksanız, erkenden yola çıkın! diye gizlice konuşarak yola düştüler.

 Sadık Türkmen = Derken, aralarında şöyle fısıldaşarak çıkıp gittiler:

 Seyyid Kutub = Derken yürüdüler ve şöyle fısıldaşıyorlardı:

 Suat Yıldırım = (23-24) Hemen yola koyuldular. Bir taraftan da aralarında şöyle fiskos ediyorlardı: "Sakın, bugün yanımıza fakir fukara gelmesin, onların bahçeye girmelerine hiç imkân vermeyin!"

 Süleyman Ateş = Derken yürüdüler; fısıldaşıyorlardı:

 Tefhim-ul Kuran = Derken, aralarında fısıldaşarak çıkıp gittiler:

 Ümit Şimşek = Giderken fısıldaşıyorlardı:

 Yaşar Nuri Öztürk = Yola koyuldular. Aralarında fısıldaşıyorlardı:

 İskender Ali Mihr = Bundan sonra aralarında gizlice konuşarak (evden) ayrıldılar.

 İlyas Yorulmaz = Sessizlik içinde tarlalarına gittiler.