Önceki Ayet Sonraki Ayet  
38. Sûre Sâd/21

 وَهَلْ أَتَاكَ نَبَأُ الْخَصْمِ إِذْ تَسَوَّرُوا الْمِحْرَابَ

  Ve hel etâke nebeul hasmı, iz tesevverûl mihrâb(mihrâbe).

Kelime Karşılaştırma
ve : ve
hel : mı
etâ-ke : sana geldi
nebeu : haber
el hasmı : hasım, davacı
iz : olmuştu
tesevverû : duvara tırmanıyorlar
el mihrâbe : mihrab, ibadet edilen yer
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Sana davacıların haberi geldi mi? Hani onlar duvarı aşarak mabede girmişlerdi.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Sen, o dâvacılardan haber aldın mı? Hani Dâvûd'un ibâdet ettiği yerin duvarına tırmanmışlardı.

 Abdullah Parlıyan = Ve duvardan tırmanarak, Davud'un ibadet etmekte olduğu yere giren davacıların haberi sana ulaştı mı?

 Adem Uğur = (Ey Muhammed!), Sana davacıların haberi ulaştı mı? Mâbedin duvarına tırmanmışlardı.

 Ahmed Hulusi = Sana o tartışmanın haberi geldi mi? Hani duvarı tırmanıp mabede ulaştılar.

 Ahmet Tekin = Davacı kılığındaki suikastçilerin kıssası geldi mi sana? Mâbedin duvarından atlayarak gelmişler.

 Ahmet Varol = Sana davacıların haberi geldi mi? Hani onlar yüksek duvardan tırmanarak mihraba girmişlerdi.

 Ali Bulaç = Sana o davacıların haberi geldi mi? Hani mihraba (Davud'un bulunduğu yere girmek için) yüksek duvardan tırmanmışlardı.

 Ali Fikri Yavuz = Bir de (Davûd mescidde ibadetle meşgul olduğundan kapısında bekçiler vardı. Kapıdan içeri giremiyen) davacıların haberi geldi mi sana? Hani duvardan çıkıb mescide inmişlerdi.

 Ali Ünal = Sana o davalılar hakkında bilgi ulaştı mı? Onlar, yüksek duvarları aşıp, (Davud’un) hususî makam odasına dalıvermişlerdi.

 Bayraktar Bayraklı = Sana o davacıların öyküsü geldi mi? Hani mabedinin duvarına tırmanmışlardı.

 Bekir Sadak = (21-22) Sana davacilarin haberi ulasti mi? Mabedin duvarina tirmanip Davud'un yanina girmislerdi de, o onlardan urkmustu. soyle demislerdi: «Korkma, birbirinin hakkina tecavuz etmis iki davaci; aramizda adaletle hukmet, ondan ayrilma, bizi dogru yola cikar.»

 Celal Yıldırım = Sana, o dâvalı-dâvacı haberi geldi mi ? Hani sûrdan tırmanıp ibâdet odasına yükselip çıkmışlardı.

 Cemal Külünkoğlu = Davacıların kıssasından haberin oldu mu? (Davud'un ibadet ettiği) mabedin duvarlarına tırmanan (iki kişinin kıssasından)?

 Diyanet İşleri (eski) = (21-22) Sana davacıların haberi ulaştı mı? Mabedin duvarına tırmanıp Davud'un yanına girmişlerdi de, o onlardan ürkmüştü. Şöyle demişlerdi: 'Korkma, birbirinin hakkına tecavüz etmiş iki davacıyız; aramızda adaletle hükmet, ondan ayrılma, bizi doğru yola çıkar.'

 Diyanet Vakfi = (21-22) (Ey Muhammed!) Sana davacıların haberi ulaştı mı? Mâbedin duvarına tırmanıp, Davud'un yanına girmişlerdi de Dâvud onlardan korkmuştu. «Korkma! Biz birbirine hasım iki davacıyız, aramızda adaletle hükmet, haksızlık etme; bize doğru yolu göster» dediler.

 Edip Yüksel = Davacıların haberi sana ulaştı mı? Hani mabedine tırmanmışlardı.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Bir de hasım kıssası geldi mi sana? Hani surdan mihraba aştıkları vakıt

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Birde davacıların kıssası geldi mi sana? Hani surdan aşarak mihraba ulaşmışlardı.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Bir de davacıların kıssası geldi mi sana? Hani surdan aşarak mihraba ulaşmışlardı.

 Gültekin Onan = Sana o davacıların haberi geldi mi? Hani mihraba (Davud'un bulunduğu yere girmek için) yüksek duvardan tırmanmışlardı.

 Harun Yıldırım = Sana davacıların haberi ulaştı mı? Mâbedin duvarına tırmanmışlardı.

 Hasan Basri Çantay = Sana o da'vâcıların haberi geldi mi? Hani onlar dıvardan mescide tırmanmışlardı.

 Hayrat Neşriyat = Hem sana o da'vâcıların haberi geldi mi? Hani ma'bed(in duvarın)a tırmanmışlardı.

 İbni Kesir = Sana davacıların haberi ulaştı mı? Hani onlar ma'bedin duvarına tırmanmışlardı.

 Kadri Çelik = Sana o davacıların haberi geldi mi? Hani onlar mihraba (Davud'un bulunduğu yere girmek için) yüksek duvardan tırmanmışlardı.

 Muhammed Esed = Davacıların kıssasından haberin oldu mu? (Davud'un ibadet ettiği) mabedin duvarlarına tırmanan (iki kişinin kıssasından)?

 Mustafa İslamoğlu = Sen davacıların kıssasından haberdar oldun mu? Hani onlar mabedin inziva hücresinin (duvarına) tırmanmışlardı.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Ve sana o davacıların haberi geldi mi? O vakit ki, ibadetgâha tırmanıp çıkmışlardı.

 Ömer Öngüt = Sana o dâvâcıların haberi geldi mi? Hani onlar mâbedin duvarına tırmanıp çıkmışlardı.

 Şaban Piriş = Sana o davacıların haberi gelmedi mi? Hani duvara tırmanmışlar.

 Sadık Türkmen = Odavacilarin haberi sana geldi mi? Hani onlar mihraba tırmanıp çıkmışlardı.

 Seyyid Kutub = Sana davacılarının haberi geldi mi? Hani odasının duvarına tırmanmışlardı.

 Suat Yıldırım = (21-22) O mahkemeleşen hasımların olayından haberin oldu mu? Onlar mâbedin duvarına tırmanıp Davud’un yanına birden girince o, onlardan ürktü. Onlar da "Korkma! dediler, biz sadece birbirimize hakkı geçen iki dâvalıyız. Senden dileğimiz: Aramızda adaletle hükmet, haktan uzaklaşma ve bize tam doğruyu göster."

 Süleyman Ateş = Sana dâvâcıların haberi geldi mi? Hani odasının duvarına tırmanmışlardı,

 Tefhim-ul Kuran = Sana o davacıların haberi geldi mi? Hani onlar mihraba (Davud'un bulunduğu yere girmek için) yüksek duvardan tırmanmışlardı.

 Ümit Şimşek = Peki, o dâvâcıların haberi sana ulaştı mı? Hani onlar duvardan tırmanarak mâbede girmişlerdi.

 Yaşar Nuri Öztürk = Geldi mi sana, o çekişme hikâyesinin haberi? Hani, o hasımlar, duvarı aşarak mihraba ulaşmışlardı.

 İskender Ali Mihr = Ve o hasımların (davacıların) haberi sana geldi mi? Mihraba (Dâvud (a.s)’ın ibadet ettiği yere) duvarın üstünden aşarak gelmişlerdi.

 İlyas Yorulmaz = Birbiriyle sorunlu olup, hasımlaşanların haberi sana geldi mi? Mescidin duvarlarının şekillerini düzeltirlerken.