Önceki Ayet Sonraki Ayet  
26. Sûre Şu’arâ/202

 فَيَأْتِيَهُم بَغْتَةً وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ

  Fe ye’tîyehum bagteten ve hum lâ yeş’urûn(yeş’urûne).

Kelime Karşılaştırma
fe : böylece
ye’tîye-hum : onlara gelecek, gelir
bagteten : ansızın
ve hum : ve onlar
lâ yeş’urûne : farkında olmazlar, olamazlar
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = (201-203) Onlar, farkında olmadan ansızın kendilerine gelecek olan elem dolu azabı görüp de, “Bize mühlet verilmez mi?” demedikçe, ona inanmazlar.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Ansızın gelip çatar onlara ve onlar anlamazlar bile.

 Abdullah Parlıyan = O azab ki, sonunda onların hiç beklemedikleri bir anda ansızın gelip çatacaktır.

 Adem Uğur = İşte bu (azap) onlara, kendileri farkında olmadan, ansızın geliverecektir.

 Ahmed Hulusi = (Ölüm azabı) onlara, düşünmedikleri bir anda, ansızın gelir! (Ölüm, en büyük azaptır; çünkü kişi ölümü tadarak hakikatini bizzat müşahede eder ve hakikatinin hakkını veremediğini kavrar; artık bunun gereğini yerine getirme imkânı kalmadığını idrak ederek çok büyük bir pişmanlığın azabı içine düşer. A. H. )

 Ahmet Tekin = İşte o azap da, onlara, ansızın, farkında olmadıkları bir sırada gelecek.

 Ahmet Varol = (Azap) onlara, kendileri farkında olmadan ansızın gelir.

 Ali Bulaç = Artık o (azab), kendileri şuurunda olmadan onlara apansız gelecektir.

 Ali Fikri Yavuz = İşte, bu azab, hiç farkında değillerken, ansızın kendilerine gelecektir.

 Ali Ünal = Ama o azap, onlar onu hiç beklemezken ve farkına da varamadan ansızın başlarında patlayıverir.

 Bayraktar Bayraklı = O azap onlara ansızın gelir. Onlar hiç farkedemezler.

 Bekir Sadak = (200-20) 2 Suclularin kalblerine Kuran'i boylece sokariz da, can yakici azabi gormedikce ona inanmazlar. Bu azap onlara haberleri olmadan geliverecektir.

 Celal Yıldırım = Bu azâb, farkına varmadıkları bir halde ansızın kendilerine gelir de,

 Cemal Külünkoğlu = (202-203) İşte, hiç farkında olmadıkları bir sırada, o azap ansızın kendilerine gelecek ve: “Bize bir süre verilir mi?” diyecekler.

 Diyanet İşleri (eski) = (200-202) Suçluların kalblerine Kuran'ı böylece sokarız da, can yakıcı azabı görmedikçe ona inanmazlar. Bu azap onlara haberleri olmadan geliverecektir.

 Diyanet Vakfi = İşte bu (azap) onlara, kendileri farkında olmadan, ansızın geliverecektir.

 Edip Yüksel = Onlara ansızın, beklemedikleri bir anda gelecektir.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Ki geliversin de kendilerine ansızın, hiç farkında değillerken

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = o azap kendilerine ansızın hiç farkında olmadıkları bir anda gelecektir,

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = İşte bu (azab) onlara, kendileri farkında olmadan, ansızın geliverecektir.

 Gültekin Onan = Artık o (azab), kendileri şuurunda olmadan onlara apansız gelecektir.

 Harun Yıldırım = İşte bu onlara, kendileri farkında olmadan, ansızın geliverecektir.

 Hasan Basri Çantay = İşte bu (azab) onlara, kendileri de farkında olmayarak, ansızın gelecekdir.

 Hayrat Neşriyat = İşte (bu azab) onlara haberleri olmadan, ansızın gelecektir.

 İbni Kesir = O da kendilerine apansız, haberleri olmadan geliverir.

 Kadri Çelik = Artık o (azap), kendileri farkında olmadan onlara ansızın gelecektir.

 Muhammed Esed = O azap ki, sonunda, onların hiç beklemedikleri bir anda ansızın gelip çatacaktır;

 Mustafa İslamoğlu = nihayet bu azap kendileri farkında değilken ansızın onları bulacaktır.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Artık (o azap) onlara hiç farkedemez bir haldeler iken ansızın geliverir.

 Ömer Öngüt = Azap onlara öyle ansızın gelir ki, onlar hiç farkında olmazlar.

 Şaban Piriş = O azap, onlara farkında olmadıkları bir anda ansızın gelir.

 Sadık Türkmen = Azap onlara ansızın gelir de onlar farkında bile olmazlar!

 Seyyid Kutub = O azapla hiç farkında olmadıkları bir sırada, ansızın yüzyüze gelirler.

 Suat Yıldırım = İşte bu azap, kendilerine ansızın gelir ki, onlar hiç farkında olmazlar.

 Süleyman Ateş = Azâb onlara öyle ansızın gelir ki, onlar hiç farkında olmazlar.

 Tefhim-ul Kuran = Artık o (azab), kendileri şuurunda olmadan onlara apansız gelecektir.

 Ümit Şimşek = O azap, hiç ummadıkları anda, birden bire onlara geliverir.

 Yaşar Nuri Öztürk = O azap onlara ansızın gelecek, farkında bile olmayacaklar.

 İskender Ali Mihr = Böylece o (azap), onlara ansızın gelir ve onlar farkında olmazlar.

 İlyas Yorulmaz = Haberleri olmadığı bir anda, o acıklı azap onlara ansızın gelinceye kadar inanmazlar.