Önceki Ayet Sonraki Ayet  
3. Sûre Âl-iİmrân/178

 وَلاَ يَحْسَبَنَّ الَّذِينَ كَفَرُواْ أَنَّمَا نُمْلِي لَهُمْ خَيْرٌ لِّأَنفُسِهِمْ إِنَّمَا نُمْلِي لَهُمْ لِيَزْدَادُواْ إِثْمًا وَلَهْمُ عَذَابٌ مُّهِينٌ

  Ve lâ yahsebennellezîne keferû ennemâ numlî lehum hayrun li enfusihim, innemâ numlî lehum li yezdâdû ismâ(ismen), ve lehum azâbun muhîn(muhînun).

Kelime Karşılaştırma
ve lâ yahsebe-enne : ve sakın zannetmesinler
ellezîne keferû : kâfirler
ennemâ : ... olduğu, ... olması
numlî : mühlet veririz, mühlet veriyoruz
lehum : onlar için, onlara
hayrun : hayırdır
li enfusi-him : kendileri için
innemâ : ancak, sadece
numlî : mühlet veririz, mühlet veriyoruz
lehum : onlar için, onlara
li yezdâdû : artırmaları için
ismen : günah
ve lehum : ve onlar için, onlara vardır
azâbun : azap
muhînun : alçaltıcı
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = İnkâr edenler, kendilerine vermiş olduğumuz mühletin, sakın kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Biz, onlara ancak günahları artsın diye mühlet veriyoruz. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Küfredenler, kendilerine mühlet ve fırsat vermemizi, kendileri için hayırlı sanmasınlar. Onlara mühlet ve fırsat verişimiz, suçlarını arttırmaları içindir ve onlaradır hor, hakir edici azap.

 Abdullah Parlıyan = Ve o Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenler, kendilerine zaman ve imkan vermemizi kendilerinin iyiliğinedir diye sanmasınlar. Onlara fırsat vermemiz, ancak günahlarını artırmaları içindir. Onları utanç verici bir azap beklemektedir.

 Adem Uğur = İnkâr edenler sanmasınlar ki, kendilerine mühlet vermemiz onlar için daha hayırlıdır. Onlara ancak günahlarını arttırmaları için fırsat veriyoruz. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır.

 Ahmed Hulusi = Hakikati inkâr ederek yaşayanlar, kendilerine süre tanımamızın hayırlarına olduğunu sanmasınlar! Sadece suçlarını büyütmeleri için süre tanıyoruz (bu Allâh'ın mekridir onlara). Onlara zilleti yaşatacak bir azap vardır.

 Ahmet Tekin = Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, kâfirler, kendilerine vereceğimiz mühletin, haklarında hayırlı olduğunu sanmasınlar. Bilerek işledikleri günahlarını, zararlarını artırsınlar diye, biz onlara mühlet veriyoruz. Onlara, alçaltıcı, zillete düşürücü bir azap vardır.

 Ahmet Varol = Kâfirler kendilerine mühlet vermemizin kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Onlara günahlarını artırmaları için mühlet veriyoruz. Onlar için aşağılayıcı bir azap vardır.

 Ali Bulaç = O küfre sapanlar, kendilerine tanıdığımız süreyi sakın kendileri için hayırlı sanmasınlar, biz onlara, ancak günahları daha da artsın, diye süre vermekteyiz. Onlar için aşağılatıcı bir azab vardır.

 Ali Fikri Yavuz = Bir de küfredenler, kendilerine ömür ve mühlet verişimizi, sakın kendileri için hayırlı sanmasın. Biz onları sırf günahlarını artırsınlar diye bırakıyoruz. Hem onlara, hor ve hakîr bırakan bir azap vardır.

 Ali Ünal = O küfredenler, kendilerine mühlet vermemizi haklarında hayırlı zannetmesinler. Biz, onlara sadece günahları daha daha artsın (da, haklarında Allah’ın hükmü tamamlansın) diye mühlet veriyoruz. Onların hakkı, alçaltıcı bir azaptır.

 Bayraktar Bayraklı = Kâfirler sanmasınlar ki kendilerine mühlet vermemiz onların hayrınadır; onlara mühlet vermemiz günahlarını arttırmaları içindir. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır.

 Bekir Sadak = N/A

 Celal Yıldırım = O küfredenler bir süre ken dilerini öyle bırakışımızı sakın kendileri için hayır sanmasınlar; onları bu bırakışımız günah artırmaları içindir. Onlara aşağılayıcı bir azâb vardır.

 Cemal Külünkoğlu = O küfre sapanlar, onlara tanıdığımız süreyi sakın kendileri için hayırlı sanmasınlar. Biz onlara, ancak (kendi iradeleriyle) günahlarını artırmaları (ve dünyadaki bütün çılgınlıkları yaşamaları) için mühlet vermekteyiz. Sonuçta onlara utanç verici bir azap vardır.

 Diyanet İşleri (eski) = Biz onlara ancak, günahları çoğalsın diye mühlet veriyoruz. Küçültücü azab onlaradır.

 Diyanet Vakfi = İnkâr edenler sanmasınlar ki, kendilerine mühlet vermemiz onlar için daha hayırlıdır. Onlara ancak günahlarını arttırmaları için fırsat veriyoruz. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır.

 Edip Yüksel = İnkarcılar, vermiş bulunduğum sürenin kendileri için iyi olduğunu sanmasınlar. Günahlarının artması için kendilerine süre veriyoruz. Onlara alçaltıcı bir azap var

 Elmalılı Hamdi Yazır = Bir de o küfredenler kendilerini bırakışımızı zinhar kendileri için bir hayır sanmasınlar biz onları sırf günahlarını arttırsınlar diye bırakıyoruz, hem onlara zillet verici bir azab var

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Bir de inkar edenler, kendilerini bırakışımızın, sakın onlar için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Biz onları sadece günahlarını artırsınlar diye bırakıyoruz.Onlara alçaltıcı bir azap vardır.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Kâfirler, kendilerine mühlet vermemizin, şahısları için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Biz onlara bu mühleti, ancak günahlarını artırsınlar diye veriyoruz. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır.

 Gültekin Onan = O kafirler, kendilerine tanıdığımız süreyi sakın kendileri için hayırlı sanmasınlar, biz onlara, ancak günahları daha da artsın, diye süre vermekteyiz. Onlar için aşağılatıcı bir azab vardır.

 Harun Yıldırım = Kafirler, onlara mühlet vermemizi kendileri için asla bir hayır zannetmesinler. Onlara ancak günahlarını artırmak için mühlet veriyoruz. Şüphesiz ki onlar için alçaltıcı bir azap vardır!

 Hasan Basri Çantay = O küfredenler kendilerine zaman (ve meydan) vermenizi nefisleri için zînhâr hayırlı sanmasın (lar). Onlara fırsat verişimiz, ancak günâh (larm) ı artırmaları içindir. Onlara hor ve hakıyr edici bir azâb vardır.

 Hayrat Neşriyat = O hâlde inkâr edenler, gerçekten onlara mühlet vermemizi kendileri için sakın bir hayır sanmasınlar! Onlara ancak, (pek istedikleri şekilde) günahlarının artması için mühlet veriyoruz! Hâlbuki onlara aşağılayıcı bir azab vardır.

 İbni Kesir = Küfredenler, kendilerine mühlet verişimizi; sakın kendileri için hayırlı sanmasınlar, Biz onlara sırf günahları çoğalsın diye mühlet veriyoruz. Onlar için alçaltıcı bir azab vardır.

 Kadri Çelik = Küfre sapanlar, kendilerine vermiş olduğumuz mühletin sakın kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Biz onlara ancak, günahları çoğalsın diye mühlet veriyoruz. Küçültücü azap onlaradır.

 Muhammed Esed = Ve onlar -hakikati inkara şartlanmış olanlar- sanmasınlar ki kendilerine mühlet vermemiz onların hayrınadır, onlara mühlet verdik ki günahkarlıkları artsın; sonuçta onları utanç verici bir azap beklemektedir.

 Mustafa İslamoğlu = Ve inkarda direnenler sanmasınlar ki, onlara mühlet vermemiz kendi hayırlarınadır. Onlara yalnızca günahlarını artırsınlar diye mühlet verdik; sonunda alçaltıcı bir azap onları bekler.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Küfredenler asla sanmasınlar ki, onlara mühlet verişimiz onların nefisleri için bir hayırdır. Biz onlara mühlet veriyoruz ki günahlarını arttırsınlar. Ve onlar için zillet verici bir azap vardır.

 Ömer Öngüt = Kâfirler kendilerine mühlet verişimizi sakın kendileri için hayırlı sanmasınlar. Biz onlara sırf günahları çoğalsın diye mühlet veriyoruz. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır.

 Şaban Piriş = Kafirler kendilerine mühlet vermemizi hayırlı sanmasınlar. Biz onlara ancak günahlarını artırmaları için mühlet veriyoruz/ ömürlerini uzatıyoruz. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır.

 Sadık Türkmen = Inkâr edenler, kendilerine vermiş olduğumuz süreye bakarak, sakın kendilerinin ‘hayırlı’ olduğunu sanmasınlar. Biz onlara süre veriyoruz, onlar ise günahlarını artırıyorlar. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır.

 Seyyid Kutub = Kafirler, sakın kendilerine mühlet vermemizin, fırsat tanımamızın iyiliklerine olduğunu sanmasınlar. Onlara sırf günahları artsın diye mühlet tanıyor, fırsat veriyoruz. Onları onur kırıcı bir azap bekliyor.

 Suat Yıldırım = O kâfirler kendilerine mühlet vermemizin kendileri hakkında hayır olduğunu sanmasınlar. Onlara mühlet vermemiz, günahlarının artması içindir. Onlara zelil ve perişan eden bir azap vardır.

 Süleyman Ateş = İnkâr edenler sanmasınlar ki, kendilerine süre vermemiz, kendileri için hayırlıdır. Biz onlara süre veriyoruz ki günâhı artırsınlar. Onlar için alçaltıcı bir azâb vardır.

 Tefhim-ul Kuran = O küfre sapanlar, kendilerine tanıdığımız süreyi sakın kendileri için hayırlı sanmasınlar, biz onlara, ancak günahları daha da artsın, diye süre vermekteyiz. Onlar için aşağılatıcı bir azab vardır.

 Ümit Şimşek = İnkâr edenler, onlara mühlet verişimizi kendilerinin hayrına sanmasınlar. Biz onlara, günahlarını arttırsınlar diye mühlet veriyoruz. Sonunda onlar için aşağılayıcı bir azap vardır.

 Yaşar Nuri Öztürk = Küfre sapanlar, onlara süre tanımamızın kendileri için hayırlı olduğunu asla düşünmesinler. Onlara, biraz daha günah işlesinler diye süre veriyoruz. Yere geçirecek bir azap var onlar için.

 İskender Ali Mihr = Ve sakın o kâfirler, onlara mühlet vermemizi, kendileri için bir hayır sanmasınlar. Sadece günahlarını artırmaları için onlara mühlet veriyoruz. Ve onlar için ”Alçaltıcı Azap “ vardır.

 İlyas Yorulmaz = Gerçekleri inkâr edenler kendilerine zaman tanımamızı, kendileri için hayırlı zannetmesinler. Onlara zaman tanımamız, yalnızca günahlarının artması içindir. Onlar için alçaltıcı bir azap var.