Önceki Ayet Sonraki Ayet  
37. Sûre Sâffât/172

 إِنَّهُمْ لَهُمُ الْمَنصُورُونَ

  İnnehum le humul mensûrûn(mensûrûne).

Kelime Karşılaştırma
inne-hum : muhakkak ki onlar
le : elbette, mutlaka
hum : onlar
el mensûrûne : yardım edilenler
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = “Onlara mutlaka yardım edilecektir.”

 Abdulbaki Gölpınarlı = Şüphe yok ki onlar, elbette yardıma mazhar olacaklardır.

 Abdullah Parlıyan = Kendilerine mutlaka yardım edilecektir.

 Adem Uğur = Onlar mutlaka zafere ulaşacaklardır.

 Ahmed Hulusi = Muhakkak ki onlar, elbette onlar zafere erdirilmişlerdir.

 Ahmet Tekin = Onlar, kesinlikle onlar başarıya ulaşacaklar, zafer kazanacaklar.'

 Ahmet Varol = Onlar elbette yardım göreceklerdir.

 Ali Bulaç = Gerçekten onlar, muhakkak nusret (yardım ve zafer) bulacaklardır.

 Ali Fikri Yavuz = “- Muhakkak onlar (peygamberler), bizzat onlar muzaffer olacaklardır.

 Ali Ünal = Onlar, hiç şüphesiz onlardır yardıma mazhar olacaklar.

 Bayraktar Bayraklı = Doğrusu, onlar yardım göreceklerdir.

 Bekir Sadak = Onlar suphesiz yardim goreceklerdir.

 Celal Yıldırım = (171-172) And olsun ki, peygamber olarak gönderdiğimiz kullarımız hakkında şu sözümüz sübut bulup gerçekleşmiştir: «Elbette onlar (peygamberler) yardım göreceklerdir.»

 Cemal Külünkoğlu = (171-172) Andolsun ki, peygamber olarak gönderdiğimiz kullarımız hakkında bizim bir sözümüz vardır (O da): “Onlara mutlaka yardım edilecektir.”

 Diyanet İşleri (eski) = Onlar şüphesiz yardım göreceklerdir.

 Diyanet Vakfi = Onlar mutlaka zafere ulaşacaklardır.

 Edip Yüksel = Onlar elbette zafere ulaşacaklar.

 Elmalılı Hamdi Yazır = «Onlar elbette onlar muhakkak muzaffer olacaklardır

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Onlar (var ya), elbette onlar muhakkak muzaffer olacaklardır.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = (171-173) Andolsun ki peygamberlikle gönderilen kullarımız hakkında şu sözümüz geçmiştir: «Onlar var ya, elbette onlar muzaffer olacaklardır ve elbette bizim ordularımız mutlaka galip geleceklerdir.»

 Gültekin Onan = Gerçekten onlar, muhakkak nusret (yardım ve zafer) bulacaklardır.

 Harun Yıldırım = Onlar mutlaka zafere ulaşacaklardır.

 Hasan Basri Çantay = «Muhakkak onlar, behemehal onlar mansur (ve muzafferdirler.

 Hayrat Neşriyat = Şübhe yok ki onlar, gerçekten kendilerine yardım olunacak kimselerdir.

 İbni Kesir = Onlar muhakkak yardım görenlerdir.

 Kadri Çelik = Onlar muhakkak yardım görenlerdir.

 Muhammed Esed = kendilerine mutlaka yardım edilecektir

 Mustafa İslamoğlu = mutlaka kendileri yardıma mazhar olacaklar;

 Ömer Nasuhi Bilmen = (172-173) Şüphe yok ki, onlar elbette nusrete nâil olanlar onlardır. Ve muhakkak ki, Bizim ordumuz, elbette galipler olanlar onlardır.

 Ömer Öngüt = Mutlaka kendilerine yardım edilecektir.

 Şaban Piriş = Onlara mutlaka yardım edilecektir.

 Sadık Türkmen = “şüphesiz onlar, yardım görenlerin ta kendileri olacaklardır.

 Seyyid Kutub = Mutlaka kendilerine yardım edilecektir.

 Suat Yıldırım = (171-173) Şu kesindir ki, Biz resul olarak gönderdiğimiz kullarımıza söz verdik ki onlar yardımımıza mazhar olacaklar ve Bizim ordumuz mutlaka galip gelecektir.

 Süleyman Ateş = "Mutlaka zafere ulaştırılanlar kendileri olacaktır."

 Tefhim-ul Kuran = Hiç tartışmasız onlar, muhakkak nusret (yardım ve zafer) bulacaklardır.

 Ümit Şimşek = Onlara mutlaka yardım erişecektir.

 Yaşar Nuri Öztürk = Onlar, yardım görenlerin ta kendileri olacaklar.

 İskender Ali Mihr = Muhakkak ki onlar, mutlaka yardım edilecek olanlardır.

 İlyas Yorulmaz = Onlara mutlaka yardım olunacak.