Önceki Ayet Sonraki Ayet  
10. Sûre Yûnus/16

 قُل لَّوْ شَاء اللّهُ مَا تَلَوْتُهُ عَلَيْكُمْ وَلاَ أَدْرَاكُم بِهِ فَقَدْ لَبِثْتُ فِيكُمْ عُمُرًا مِّن قَبْلِهِ أَفَلاَ تَعْقِلُونَ

  Kul lev şâallâhu mâ televtuhû aleykum ve lâ edrâkum bihî, fe kad lebistu fîkum umuran min kablihî, e fe lâ ta'kilûn(ta'kilûne).

Kelime Karşılaştırma
kul : de, söyle
lev : eğer, şayet
şâe allâhu : Allah dileseydi
mâ televtu-hu : onu okumazdım
aleykum : size
ve lâ edrâ-kum : ve size bildirmezdim
bi-hî : onu
fe kad : halbuki olmuştu
lebistu : kaldım, bulundum
fî-kum : sizin içinizde
umuran : bir ömür
min kabli-hî : ondan önce
e : mi?
fe : hâlâ
lâ ta’kilûne : akıl etmiyorsunuz
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = De ki: “Eğer Allah dileseydi, ben size onu okumazdım, Allah da size onu bildirmezdi. Ben sizin aranızda bundan (Kur’an’ın inişinden) önce (kırk yıllık) bir ömür yaşadım. Hiç düşünmüyor musunuz?”

 Abdulbaki Gölpınarlı = De ki: Allah isteseydi okumazdım onu size ve o da, onda ne olduğunu bildirmez, anlatmazdı size. O inmeden önce de aranızda ömür sürmüştüm, hâlâ mı aklınızı başınıza almıyorsunuz?

 Abdullah Parlıyan = De ki: “Eğer Allah dileseydi, bana bu Kur'ân'ı indirmezdi. Ben de onu size okumazdım, Allah ta size onu bildirmezdi. Gerçek şu ki, bu vahiy bana gelmezden önce bir ömür aranızda bulundum, böyle şeylerle hiç ilişkimin olmadığını görüyordunuz, öyleyse yine de aklınızı kullanmayacak mısınız?”

 Adem Uğur = De ki: Eğer Allah dileseydi onu size okumazdım, Allah da onu size bildirmezdi. Ben bundan önce bir ömür boyu içinizde durmuştum. Hâla akıl erdiremiyor musunuz?

 Ahmed Hulusi = De ki: "Eğer Allâh dileseydi Onu size okumazdım; Onu size bildirmemiş olurdu!. . Ondan önce sizin içinizde gerçekten bir ömür kaldım. . . Aklınızı kullanıp bunu anlamayacak mısınız?"

 Ahmet Tekin = 'Eğer Allah’ın sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olsaydı, ben Kur’ân’ı size okumazdım. O da, bununla ilgili size hiçbir şekilde bilgi vermezdi. Bundan önce, bir ömür boyu içinizde nasıl yaşadığımı biliyorsunuz. Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız?' de.

 Ahmet Varol = De ki: 'Allah dileseydi bunu size okumazdım ve O da bunu size hiç bildirmezdi. Daha önce sizin aranızda belli bir ömür geçirdim. Hiç düşünmüyor musunuz?'

 Ali Bulaç = De ki: "Eğer Allah dileseydi, onu size okumazdım ve onu size bildirmezdi. Ben ondan önce sizin içinizde bir ömür sürdüm. Siz yine de akıl erdirmeyecek misiniz?"

 Ali Fikri Yavuz = De ki: “- eğer Allah dileseydi, ben KUR’AN’ı size okumazdım ve hiç bir sûretle Allah onu size bildirmezdi. Bilirsiniz ki, ben içinizde bundan önce (kırk yıl kadar) bir ömür durdum (okuyup yazdığım bir şey yoktur). Artık Kur’an’ın kendi tarafımdan olmadığını (sırf Allah’ın vahyi bulunduğunu) düşünmez misiniz?

 Ali Ünal = Yine de ki: “(Mesele asla benim elimde değil.) Eğer Allah dilemiş olsaydı, ne onu ben size okuyup tebliğ ederdim, ne de Allah benim vasıtamla sizi ondan haberdar kılardı. Kaldı ki, (beni çok yakından tanıyorsunuz;) daha önce bu kadar yıl aranızda ömür sürdüm (ve bu süre içinde ne vahiyden ne de Kur’ân gibi bir kitaptan bahsettim; size de hiçbir konuda yalan söylemedim). Hiç düşünüp akletmeyecek misiniz?”

 Bayraktar Bayraklı = De ki: “Eğer Allah dileseydi, onu size okuyamazdım, Allah da onu size bildirmezdi. Ben bundan önce bir ömür boyu içinizde durmuştum. Hâlâ aklınızı kullanmıyor musunuz?”

 Bekir Sadak = De ki: «Allah dileseydi ben onu size okumazdim, size de bildirmemis olurdu. Daha once yillarca aranizda bulundum, hic dusunmuyor musunuz?»

 Celal Yıldırım = De ki: Eğer Allah dileseydi ben size onu okumaz ve O da size (benim vasıtamla) bildirilmemiş olurdu. Elbette bundan önce aranızda bir ömür bulundum ; artık aklınızı kullanmaz mısınız ?

 Cemal Külünkoğlu = De ki: “Eğer Allah dileseydi, ben size onu okumazdım, Allah da size onu bildirmezdi. Ben sizin aranızda bundan (Kur'an'ın inişinden) önce (kırk yıllık) bir ömür yaşadım. Siz yine de aklınızı kullanarak gerçeği görmeyecek misiniz?”

 Diyanet İşleri (eski) = De ki: 'Allah dileseydi ben onu size okumazdım, size de bildirmemiş olurdu. Daha önce yıllarca aranızda bulundum, hiç düşünmüyor musunuz?'

 Diyanet Vakfi = De ki: Eğer Allah dileseydi onu size okumazdım, Allah da onu size bildirmezdi. Ben bundan önce bir ömür boyu içinizde durmuştum. Hâla akıl erdiremiyor musunuz?

 Edip Yüksel = De ki: 'ALLAH dilemeseydi onu size okuyamazdım ve sizin de ondan haberiniz olmazdı. Bundan önce bir ömür boyu aranızda yaşadım. Anlamaz mısınız?'

 Elmalılı Hamdi Yazır = De ki: eğer Allah dilese idi ben onu size okumazdım, hiç bir suretle de size onu bildirmezdi bilirsiniz ki ben sizin içinizde bundan evvel bir ömür durdum, artık bir kerre aklınıza müracat etmezmisiniz?

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = De ki: «Eğer Allah dileseydi ben onu size okumazdım, hiçbir şekilde de size onu bildirmezdi. Bilirsiniz ki, ben sizin içinizde bundan önce bir ömür boyu durdum. Artık bir kere olsun aklınıza baş vurmaz mısınız?»

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = De ki, «Eğer Allah dileseydi ben onu size okumazdım. O da onu hiçbir şekilde size bildirmezdi. Bilirsiniz ki, ben sizin içinizde bundan önce yıllarca bulundum. Siz hâlâ aklınızı başınıza toplamayacak mısınız?»

 Gültekin Onan = De ki: "Eğer Tanrı dileseydi, onu size okumazdım ve onu size bildirmezdi. Ben ondan önce sizin içinizde bir ömür sürdüm. Siz yine de akletmeyecek misiniz?"

 Harun Yıldırım = De ki: “Eğer Allah dileseydi, onu size okumazdım ve onu size bildirmezdi. Ben bundan önce aranızda bir ömür geçirdim. Hâlâ akıllanmaz mısınız?”

 Hasan Basri Çantay = De ki: «Eğer Allah dileseydi (bana bu Kur'ânı indirmezdi. Ben de) onu size okumazdım. (Allah) onu (benim lisânımla) size bildirmezdi de. Ben ondan (o Kur'andan) evvel (bu güne kadar) içinizde bir ömür durmuşum (yaşamışım) dır. Siz haalâ aklınızı kullanmaz mısınız»?

 Hayrat Neşriyat = De ki: 'Eğer Allah dileseydi, onu size okumazdım ve (Allah) onu size (benim lisânımla) bildirmezdi. İşte şübhesiz ki (ben) bundan önce sizin içinizde bir ömür boyu durmuşum. (Benim aslâ yalan söylemediğimi siz çok iyi bilirsiniz!) Hiç akıl erdirmez misiniz?'

 İbni Kesir = De ki: Allah dileseydi; ben, onu size okumazdım. Ve size hiç bildirmezdim. Daha önce yıllarca aranızda bulundum. Hiç düşünmüyor musunuz?

 Kadri Çelik = De ki: “Allah dileseydi ben onu (Kur'an'ı) size okumazdım, (da böylece Allah) size de bildirmemiş olurdu. Daha önce de bir ömür (kırk yıl) aranızda bulundum (ama Allah dilemediği için size bu ayetlerden bir şey okumadım), siz hiç düşünmüyor musunuz?”

 Muhammed Esed = De ki: "Allah (başka türlüsünü) dileseydi, size bu (ilahi kelamı) okuyup duyurmazdım; O da size ulaştırmazdı onu. Gerçek şu ki, bu (vahiy bana gelmezden) önce bir ömür boyu aranızda bulundum: öyleyse, yine de aklınızı kullanmayacak mısınız?"

 Mustafa İslamoğlu = De ki: "Eğer Allah öyle dileseydi, ben onu size okumazdım; zaten O da onu size göndermezdi. Hem doğrusu şu ki; ondan önce yıllarımı sizin aranızda geçirmişim: bu kadarını olsun düşünemiyor musunuz?"

 Ömer Nasuhi Bilmen = De ki: «Eğer Allah Teâlâ dilese idi onu size okumazdım ve onu size bildirmezdi. Muhakkak ki, ben ondan evvel sizin aranızda bir ömür sürmüştüm. Siz hiç âkilâne düşünmez misiniz?»

 Ömer Öngüt = Resulüm! De ki: “Eğer Allah dileseydi onu size okumazdım. Allah da onu size bildirmezdi. Bundan önce içinizde bir ömür boyu kalmıştım. Hiç düşünmüyor musunuz?”

 Şaban Piriş = De ki: -Eğer Allah dileseydi onu size hiç okumazdım ve O’nu size hiç bildirmezdi. Daha önce sizin aranızda bir ömür yaşadım, hiç düşünmüyor musunuz?

 Sadık Türkmen = De ki: “Eğer Allah dileseydi onu size okumazdım ve onu size bildirmezdi de!.. Bundan önce bir ömür boyu içinizde kaldım! Aklınızı kullanmıyor musunuz?”

 Seyyid Kutub = De ki; «Eğer Allah'ın dileği bu yolda olmasaydı, bu Kur'an'ı size okumazdım, hatta Allah sizi ondan hiç haberdar etmezdi, bundan önce aranızda bir ömür yaşadım, hiç düşünmüyor musunuz?»

 Suat Yıldırım = De ki: "Eğer Allah dileseydi ben Kur’ân’ı size okuyamazdım, hiçbir suretle de size onu bildirmezdi. Bilirsiniz ki, daha önce, bir ömür boyu aranızda yaşadım, böylesi bir iddiada bulunmadım. Aklınızı kullanıp bunu anlamaz mısınız?"

 Süleyman Ateş = De ki: "Eğer Allâh dileseydi, onu size okumazdım ve onu size hiç bildirmezdi. Ben ondan önce aranızda bir ömür boyu kalmıştım (böyle bir şey yapmamıştım), düşünmüyor musunuz?"

 Tefhim-ul Kuran = De ki: «Eğer Allah dileseydi, onu size okumazdım ve onu size bildirmezdi. Ben ondan önce sizin içinizde bir ömür sürdüm. Siz yine de akıl erdirmeyecek misiniz?»

 Ümit Şimşek = De ki: Eğer Allah dileseydi ne ben size onu okurdum, ne Allah size onu bildirirdi. Bundan önce ben sizin aranızda bir ömür geçirdim. Hiç akıl etmiyor musunuz?

 Yaşar Nuri Öztürk = De ki: "Allah dileseydi, onu size okumazdım, onu size bildirmezdi de. Ondan önce içinizde bir ömür kalmıştım. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?"

 İskender Ali Mihr = De ki: “Şâyet Allah dileseydi, O’nu size okumazdım ve O’nu size bildirmezdim. Halbuki O’ndan önce içinizde bir ömür sürdüm. Hâlâ akıl etmiyor musunuz?”

 İlyas Yorulmaz = Deki: “Eğer Allah isteseydi bu Kur’an’ı size okumazdım ve oda size ulaşmamış olurdu. Sonra ben, daha önce sizin aranızda bir ömür yaşadım ve bu yaşa kadarda kaldım, (daha önce bu size okuduklarıma benzer bir şeyler söyledim mi?) Hiç aklınızı kullanmıyor musunuz?”