Önceki Ayet Sonraki Ayet  
39. Sûre Zümer/15

 فَاعْبُدُوا مَا شِئْتُم مِّن دُونِهِ قُلْ إِنَّ الْخَاسِرِينَ الَّذِينَ خَسِرُوا أَنفُسَهُمْ وَأَهْلِيهِمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَلَا ذَلِكَ هُوَ الْخُسْرَانُ الْمُبِينُ

  Fa’budû mâ şi’tum min dûnihi, kul innel hâsirîne ellezîne hasirû enfusehum ve ehlîhim yevmel kıyâmeti, e lâ zâlike huvel husrânul mubîn(mubînu).

Kelime Karşılaştırma
fa’budû (fe u’budû) : artık kul olun, tapın
: şey
şi’tum : siz dilediniz
min : den
dûni-hi : ondan başka
kul : de, söyle
inne : muhakkak ki
el hâsirîne : hüsrana uğrayanlar
ellezîne : o kimseler, onlar
hasirû : hüsrana uğradılar, hüsrana düştüler
enfuse-hum : onların nefsleri, kendileri
ve ehlî-him : ve onların ehilleri, aileleri
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
e lâ : değil mi
zâlike : işte bu
huve : o
el husrânu : hüsran
el mubînu : apaçık
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = “Siz de Allah’tan başka dilediğiniz şeylere ibadet edin!” De ki: “Şüphesiz hüsrana uğrayanlar, kıyamet gününde kendilerini ve ailelerini hüsrana sokanlardır. İyi bilin ki bu, apaçık hüsranın ta kendisidir.”

 Abdulbaki Gölpınarlı = Artık siz, onu bırakıp dilediğinize kulluk edin. De ki: şüphe yok, ziyana düşenler, o kişilerdir ki kıyamet günü, kendilerini ve kendileriyle ilgisi olanları ziyana sokarlar; bilin ki budur apaçık ziyan.

 Abdullah Parlıyan = Siz de ey günahkarlar! Allah'ın dışında dilediğinize kulluk edin. De ki: Gerçekten zarar ve ziyana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini, hem de ailelerini zarara sokanlardır. Dikkat edin, budur apaçık zarar ve ziyan.

 Adem Uğur = (Ey Allah'a eş koşanlar!): Siz de O'ndan başka dilediğinize tapın! De ki: Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini, hem de ailelerini ziyana sokanlardır. Bilesiniz ki, bu apaçık hüsrandır.

 Ahmed Hulusi = "Siz de O'nun dûnunda dilediğinize tapının!" De ki: "Gerçek şudur ki; kıyamet sürecinde hüsranı yaşayacak olanlar, hem nefslerini (bilinçlerini/kendilerini) hem de ehillerini (o günkü eşi olan bedenini) hüsrana uğratacak şekilde yönlendirenlerin ta kendileridir! Dikkat edin! İşte o apaçık bir hüsranın ta kendisidir!"

 Ahmet Tekin = 'Ey Allah’a şirk koşanlar! Siz de Allah’ın sünnetinin, düzeninin yasaları ve iradesinin tecellisi içinde, kendi iradeniz ve tercihinizle, O’nun dışında, yarattıklarından, dilediğinize tapın.' de.'Kıyamet günü, asıl hüsrana uğrayanlar, dünyada birbirlerini, kendilerini, ailelerini, vatandaşlarını, milletlerini hak yoldan uzaklaştırarak zarar ve ziyana sokan liderler, güç ve iktidar sahipleridir. Bilesiniz ki, işte kıyas kabul etmeyecek zarar budur.'

 Ahmet Varol = Artık O'ndan başka dilediğinize ibadet edin.' De ki: 'Gerçekte ziyana uğrayanlar, kıyamet günü kendilerini de ailelerini de ziyana sokanlardır. İyi bilin ki, bu apaçık bir kayıptır.'

 Ali Bulaç = "Siz, O'nun dışında dilediklerinize ibadet edin." De ki: "Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini, hem yakınlarını hüsrana uğratanlardır. Haberiniz olsun; bu apaçık olan hüsranın kendisidir."

 Ali Fikri Yavuz = Artık siz de O’ndan başka dilediğinize tapın.” De ki: “- Asıl hüsrana düşenler, kıyamet günü hem kendilerini, hem de kendilerine bağlı olanları hüsrana düşürenlerdir.” İyi bilin ki, apaçık ziyan işte budur.

 Ali Ünal = “Size gelince, O’ndan başka neye ve kime dilerseniz ona kullukta bulunun.” De ki: “Asıl ziyan edip hüsrana uğrayanlar, Kıyamet Günü hem kendilerini hem de ailelerini hüsrana uğratacak olanlardır.” Bilin ki budur, budur apaçık hüsran.

 Bayraktar Bayraklı = “Siz de O'ndan başka dilediğinize kulluk ediniz!” De ki: “Gerçekten iflas edenler, kıyamet günü kendilerini ve ailelerini zarara uğratanlardır. Dikkat ediniz, apaçık kayıp işte budur.”

 Bekir Sadak = «Ey Allah'a es kosanlar! Siz de O'ndan baska dilediginize kulluk edin.» De ki: «Kiyamet gunu kendilerini ve ailelerini husrana ugratanlar elbette onlar husrandadirlar.» Dikkat edin, iste apacik husran budur.

 Celal Yıldırım = (Ey putperestler!) Siz de Allah'tan başka dilediğinize ibâdet edin. De ki: Gerçek anlamda hüsrana uğrayanlar. Kıyamet günü hem kendilerini, hem ailelerini zarara uğratanlardır. Dikkat edin ki, en acık zarar da budur!

 Cemal Külünkoğlu = (Ey müşrikler:) “Siz de Allah'tan başka dilediğiniz şeylere ibadet edin!” De ki: “Şüphesiz hüsrana uğrayanlar, kıyamet gününde kendilerini ve ailelerini hüsrana uğratanlardır. İyi bilin ki; apaçık hüsran işte budur.”

 Diyanet İşleri (eski) = Ey Allah'a eş koşanlar! Siz de O'ndan başka dilediğinize kulluk edin.' De ki: Hüsrana uğrayanlar kıyamet günü kendilerini ve ailelerini hüsrana sokanlardır. Dikkat edin, işte apaçık hüsran budur.

 Diyanet Vakfi = (Ey Allah'a eş koşanlar!): Siz de O'ndan başka dilediğinize tapın! De ki: Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini, hem de ailelerini ziyana sokanlardır. Bilesiniz ki, bu apaçık hüsrandır.

 Edip Yüksel = 'Siz de O'nun dışında dilediğinize tapınız.'De ki, 'Asıl kaybedenler, ahiret gününde kendilerine ve ailelerine kaybettirenlerdir.' Apaçık kayıp budur

 Elmalılı Hamdi Yazır = siz de onun berisinden dilediğinize kul olun, de ki: asıl husrâna düşenler Kıyamet günü kendilerine ve mensublarına ziyan edenlerdir. Evet, odur işte asıl açık husran.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = siz de O'ndan başka dilediğinize kul olun.» De ki: «Asıl hüsrana düşenler, kıyamet günü kendilerine ve mensuplarına ziyan verenlerdir. Evet, işte asıl açık hüsran budur.»

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = «Siz de O'ndan başka dilediğinize kul olun.» De ki: «Asıl hüsrana düşenler, kıyamet günü kendilerine ve mensuplarına ziyan edenlerdir. Evet, işte asıl açık hüsran budur.»

 Gültekin Onan = "Siz, O'nun dışında dilediklerinize ibadet edin." De ki: "Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini, hem ehlini (yakınlarını) hüsrana uğratanlardır. Haberiniz olsun, bu apaçık olan hüsranın kendisidir."

 Harun Yıldırım = (Ey Allah'a eş koşanlar!): Siz de O'ndan başka dilediğinize tapın! De ki: Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini, hem de ailelerini ziyana sokanlardır. Bilesiniz ki, bu apaçık hüsrandır.

 Hasan Basri Çantay = «Artık siz de Onu bırakıb dilediğinize tapın»! De ki: Hakıykat hüsrana düşenler, kıyamet günü kendilerini de, mensûblarını da hüsrana uğratanlardır. Dikkat et ki bu, apaçık hüsranın ta kendisidir».

 Hayrat Neşriyat = 'Artık (siz) O’ndan başka neye isterseniz tapın!' De ki: 'Asıl hüsrâna uğrayanlar, kıyâmet günü hem kendilerini, hem de âilelerini hüsrâna uğratanlardır.' Dikkat edin! İşte o apaçık hüsran budur!

 İbni Kesir = Artık siz de O'ndan başka dilediğinize tapın. De ki: Hüsrana uğrayanlar; kıyamet gününde kendilerini de, ailelerini de hüsrana uğratanlardır. İyi bilin ki; apaçık hüsran işte budur.

 Kadri Çelik = “Siz, O'nun dışında dilediklerinize ibadet edin.” De ki: “Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini, hem de yakınlarını hüsrana uğratanlardır. Haberiniz olsun, bu apaçık olan hüsranın ta kendisidir.”

 Muhammed Esed = (Siz de, ey günahkarlar,) O'nun dışında dilediğinize kulluk ed(ip etmemeniz kendi elinizdedir)!" De ki: "(Gerçekten) hüsrana uğrayanlar, Kıyamet Günü hem kendilerini, hem de dost ve akrabalarını kaybedecek olanlardır: bu (ap)açık bir kayıp değil midir?

 Mustafa İslamoğlu = Artık siz de, O'nu bıraktıktan (sonra) neyi dilerseniz onu kulluk edin!" Uyar: "Gerçek şu ki, asıl hüsrana uğrayanlar, Kıyamet Günü hem kendilerini hem de yakınlarını hüsrana uğratanlardır: bakın bu, işte bu değil midir açık kayıp?

 Ömer Nasuhi Bilmen = «Artık siz de onun ötesinde dilediklerinize ibadet ediniz!» De ki: «Şüphe yok hüsrâna düşenler o kimselerdir ki, kendi nefislerini ve kendi mensuplarını Kıyamet gününde helâke düşürmüş olurlar. Agâh olunuz! İşte en apaçık helâk da ondan ibarettir.»

 Ömer Öngüt = Siz de O'ndan başka dilediğinize tapın. De ki: "Asıl hüsrana uğrayanlar, kıyamet gününde hem kendilerini hem de âilelerini (mensuplarını) ziyana sokanlardır. İyi bilin ki işte apaçık hüsran budur!"

 Şaban Piriş = Siz de, ondan başka dilediğinize kulluk edin. De ki: -Hüsrana uğrayacaklar, kıyamet günü hem kendilerini hem de ailelerini hüsrana uğratanlardır. Dikkat edin, apaçık hüsran işte budur!

 Sadık Türkmen = Siz de O’nun yanında dilediğiniz şeye ibadet ediyorsunuz!” De ki: “Şüphesiz hüsrana uğrayanlar kendilerini ve ailelerini kıyamet günü hüsrana uğratan kimselerdir. Dikkat edin, işte bu apaçık hüsrandır.”

 Seyyid Kutub = Ey müşrikler, siz de Allah'dan başka dilediğinize kulluk edin. De ki: «Ziyana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini, hem de ailelerini ziyana sokanlardır. Dikkat edin, işte bu, apaçık bir ziyandır.»

 Suat Yıldırım = Siz O’ndan başka dilediğinize kulluk edin! Asıl ziyan edenler, asıl hüsrana uğrayanlar, büyük duruşma günü olan kıyamette hem kendilerini hem de ailelerini hüsrana uğratanlardır. Unutmayın ki besbelli hüsran budur!

 Süleyman Ateş = "Siz de O'ndan başka dilediğinize kulluk edin." De ki: "Ziyana uğrayanlar kıyâmet günü hem kendilerini, hem de âilelerini ziyan edenlerdir. Dikkat edin, işte bu, apaçık bir ziyandır!"

 Tefhim-ul Kuran = «Siz, O'nun dışında dilediklerinize ibadet edin.» De ki: «Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini, hem de yakınlarını hüsrana uğratanlardır. Haberiniz olsun; bu apaçık olan hüsranın kendisidir.»

 Ümit Şimşek = Siz Ondan başka kime isterseniz kulluk ededurun. De ki: Asıl hüsranda olanlar, kıyamet gününde kendilerini ve ailelerini hüsrana düşürmüş olanlardır. Apaçık hüsran işte budur.

 Yaşar Nuri Öztürk = "Siz O'nun dışında dilediğinize kulluk/ibadet edin." De ki: "Hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini hem de ailelerini hüsrana atanlardır. Dikkat edin! Apaçık hüsranın ta kendisi işte budur."

 İskender Ali Mihr = Artık O’ndan başka dilediğiniz şeye tapın. De ki: "Muhakkak ki, kendilerini ve ailelerini hüsrana düşürenler, kıyâmet günü hüsrana uğrayacak olanlardır." Bu apaçık bir hüsran değil mi?

 İlyas Yorulmaz = “Sizde Allah dan başka dilediğinize kulluk edin. ” Deki “Kendisine yazık edenler, ancak ve ancak kendine ve ehline (kendi düşüncesini kabul ettirdiği yakınlarına) kıyamet günü yazık eder. Şimdi bu, o gün için apaçık bir ziyan (kaybetme) değil mi?”