Önceki Ayet Sonraki Ayet  
15. Sûre Hicr/15

 لَقَالُواْ إِنَّمَا سُكِّرَتْ أَبْصَارُنَا بَلْ نَحْنُ قَوْمٌ مَّسْحُورُونَ

  Le kâlû innemâ sukkiret ebsârunâ bel nahnu kavmun meshûrûn(meshûrûne).

Kelime Karşılaştırma
le : elbette, mutlaka
kâlû : dediler
innemâ : sadece, ancak, fakat
sukkiret : döndürüldü, engellendi, bağlandı
ebsâru-nâ : gözlerimiz
bel : hayır, aksine
nahnu : biz
kavmun : kavim
meshûrûne : büyülenmiş, sihir yapılmış
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = (14-15) Onlara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıkmaya koyulsalar, yine “Gözlerimiz döndürüldü, biz herhâlde büyülenmiş bir toplumuz” derlerdi.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Bunu görürler de gene ancak derler, gözlerimiz bağlandı bizim, hattâ büyülenmiş bir topluluğuz biz.

 Abdullah Parlıyan = Yine de diyeceklerdi ki: “Bizim düpedüz gözlerimiz bağlandı, belki de biz büyülenmiş bir toplumuz.”

 Adem Uğur = Gözlerimiz boyandı, daha doğrusu bize büyü yapılmıştır derler.

 Ahmed Hulusi = Elbette şöyle derlerdi: "Gözlerimiz bağlandı, hatta biz sihirlenmiş bir toplumuz!"

 Ahmet Tekin = Kesinlikle diyecek bir şey bulurlardı:'Gözlerimiz boyandı, aklımız karıştı. Daha doğrusu biz büyülenerek aklı etki altına alınmış bir kavimiz.' derlerdi.

 Ahmet Varol = Mutlaka: 'Bizim gözlerimiz döndürüldü. Belki de biz büyülenmiş bir topluluğuz' derler.

 Ali Bulaç = Mutlaka: "Gözlerimiz döndürüldü, belki biz büyülenmiş bir topluluğuz" diyeceklerdir.

 Ali Fikri Yavuz = (14-15) O müşriklere, gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalar (gözleriyle göreceklerini görseler), şöyle diyeceklerdi: “- Muhakkak ki gözlerimiz döndürüldü; daha doğrusu, biz büyülenmiş bir topluluğuz.”

 Ali Ünal = Hiç şüpheniz olmasın ki, “Bu bir gözbağcılığı, gözlerimiz bağlandı; daha doğrusu bize büyü yapıldı!” derler.

 Bayraktar Bayraklı = (14-15) Onlara gökten bir kapı açsaydık da oraya çıkmaya koyulsalardı; “şüphesiz ki gözlerimiz döndü; hayır, büyüye uğramış bir topluluk olduk” derlerdi.[251]

 Bekir Sadak = (14-15) Onlara gokten bir kapi acsak da, oradan cikmaga koyulsalar: «Gozlerimiz dondu, biz herhalde buyulendik» derler. *

 Celal Yıldırım = (14-15) Kendilerine gökten bir kapı açsak, onlar da yukarı yükselip çıksalar yine de diyecekler ki, gözlerimize perde kapanmış, belki de biz büyülenmiş bir milletiz.

 Cemal Külünkoğlu = (14-15) Hatta o inkârcılara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalar yine: “Gözlerimiz hayal görüyor, herhalde birileri bize büyü yaptı” derler.

 Diyanet İşleri (eski) = (14-15) Onlara gökten bir kapı açsak da, oradan çıkmağa koyulsalar: 'Gözlerimiz döndü, biz herhalde büyülendik' derler.

 Diyanet Vakfi = (14-15) Onlara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalar, yine de «Gözlerimiz boyandı, daha doğrusu bize büyü yapılmıştır.» derler.

 Edip Yüksel = 'Gözlerimiz sarhoş edildi, büyülendik,' diyeceklerdi.

 Elmalılı Hamdi Yazır = (14-15) Üzerlerine Semadan bir kapı açsak da orada urûc ediyor olsalar, diyeceklerdi ki her halde gözlerimiz döndürüldü, belki biz büyüye tutulmuş bir kavmiz.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = (14-15) Onlara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalardı: «Herhalde gözlerimiz döndürüldü; belki de biz büyüye tutulmuş bir topluluğuz.» diyeceklerdi.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = «Gözlerimiz perdelendi, daha doğrusu bize büyü yapılmıştır» derler.

 Gültekin Onan = Mutlaka: "Gözlerimiz döndürüldü, belki biz büyülenmiş bir topluluğuz" diyeceklerdir.

 Harun Yıldırım = "Gözlerimiz boyandı, daha doğrusu bize büyü yapılmıştır" derler.

 Hasan Basri Çantay = (14-15) Onlara gökden bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalar (o zaman da) muhakkak ki: «Gözlerimiz (bir serhoş gözü gibi) döndürülmüşdür. Belki de biz büyülenmişler zümresiyiz» diyeceklerdir.

 Hayrat Neşriyat = (14-15) Eğer onlara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıkacak olsalardı, gerçekten: 'Herhâlde gözlerimiz boyandı; daha doğrusu biz (galibâ) sihirlenmiş kimseler topluluğuyuz!' diyeceklerdi.

 İbni Kesir = Gözlerimiz döndü, biz herhalde büyülendik, derlerdi.

 Kadri Çelik = Mutlaka, “Gözlerimiz döndürüldü, belki biz büyülenmiş bir topluluğuz” diyeceklerdir.

 Muhammed Esed = kuşkusuz, o zaman da: "Bizim düpedüz gözlerimiz bağlandı!" diyeceklerdi, "Demek ki, büyülenmiş kimseleriz biz!"

 Mustafa İslamoğlu = kesinlikle derlerdi ki: "Al işte, bizim basiretimiz de bağlandı; daha da beteri (galiba) biz topyekün büyülendik..."

 Ömer Nasuhi Bilmen = Elbette diyeceklerdir ki: «Muhakkak gözlerimiz döndürülmüştür, belkide biz büyülenmiş bir cemaatiz.»

 Ömer Öngüt = Yine de: “Gözlerimiz döndürüldü, biz herhalde büyülendik. ” derlerdi.

 Şaban Piriş = Yine de: “gözlerimiz bağlandı, belki de hepimiz büyülendik” derler.

 Sadık Türkmen = Mutlaka: “gözlerimiz döndürüldü, aksine biz, büyülenmiş bir topluluğuz” derlerdi.

 Seyyid Kutub = «Gözlerimiz hayal görüyor, herhalde birileri bize büyü yaptı,» derler.

 Suat Yıldırım = (14-15) Hatta o kâfirlere gökten bir kapı açsak, onlar da yukarı yükselip çıksalar, yine de "Galiba gözlerimiz bağlandı, belki de büyüye tutulduk!" derler.

 Süleyman Ateş = "Herhalde gözlerimiz döndürüldü, biz büyülenmiş bir topluluğuz," derlerdi.

 Tefhim-ul Kuran = Mutlaka: «Gözlerimiz döndürüldü, belki biz büyülenmiş bir topluluğuz» diyeceklerdir.

 Ümit Şimşek = Ancak şöyle derler: 'Herhalde gözümüz boyandı; biz büyülenmişiz.'

 Yaşar Nuri Öztürk = Kesinlikle şöyle diyeceklerdi: "Bizim gözlerimiz döndürüldü, bakışlarımız sarhoş edildi. Belki de biz büyüye çarptırılmış bir toplumuz."

 İskender Ali Mihr = Mutlaka: “Sadece gözlerimiz bağlandı (engellendi, gerçeği göremiyoruz). Hayır, biz büyülenmiş bir kavimiz.” demiş olacaklar.

 İlyas Yorulmaz = (Göğe çıkartılsalar) “Gözlerimiz döndürülmüş, yok yok biz, büyülenmiş bir topluluğuz” derler.