Önceki Ayet Sonraki Ayet  
76. Sûre İnsan/13

 مُتَّكِئِينَ فِيهَا عَلَى الْأَرَائِكِ لَا يَرَوْنَ فِيهَا شَمْسًا وَلَا زَمْهَرِيرًا

  Muttekiîne fîhâ alâl erâiki, lâ yeravne fîhâ şemsen ve lâ zemherîrâ(zemherîran).

Kelime Karşılaştırma
muttekiîne : yaslanmış olanlar
fî-hâ : orada
alâ : üzerinde
el erâiki : tahtlar
lâ yeravne : görmezler
fî-hâ : orada
şemsen : güneş
ve lâ : ve değil, yoktur, olmaz
zemherîren : şiddetli dondurucu soğuk
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Orada koltuklar üzerine kurulmuş olarak bulunurlar. Orada ne güneş (yakıcı sıcak) görürler, ne de dondurucu soğuk.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Yaslanırlar orada tahtlara, orada ne güneş görürler, ne zemheri.

 Abdullah Parlıyan = Orada sedirlere yaslanıp uzanacaklar ve ne yakıcı bir güneş ve ne de şiddetli bir soğuk görecekler.

 Adem Uğur = Orada koltuklara kurulmuş olarak bulunurlar; ne yakıcı sıcak görülür orada, ne de dondurucu soğuk.

 Ahmed Hulusi = Onda koltuklar üzerine yaslanırlar. . . Orada ne güneş (sıcağı) görürler ve ne de zemherir (dondurucu soğuğu). (Bedensel duyular yoktur o yaşam boyutunda anlamına. A. H. )

 Ahmet Tekin = Cennet’te işlemeli, süslü, tahtlara yaslanırlar. Orada ne yakıcı güneş görürler, ne de, şiddetli soğuk hissederler.

 Ahmet Varol = Orada koltuklara dayanırlar. Ne (yakıcı) güneş ne de dondurucu soğuk görürler.

 Ali Bulaç = Orada tahtlar üzerinde yaslanıp dayanmışlardır. Orada ne (yakıcı) bir güneş ve ne de dondurucu bir soğuk görürler.

 Ali Fikri Yavuz = Orada koltuklar üzerine dayanmış bir haldedirler. Orada ne bir güneş (rahatsızlığı) görürler, ne de soğuk...

 Ali Ünal = O cennette koltuklar üzerine kurulurlar. Artık orada ne yakıcı bir güneş sıcağı görürler, ne de kavurucu kış soğuğu.

 Bayraktar Bayraklı = Orada koltuklara yaslanacaklar ve ne sıcak ne de soğuk göreceklerdir.

 Bekir Sadak = N/A

 Celal Yıldırım = Orada tahtlara ve kanepelere yaslanırlar, orada ne güneş, ne de dondurucu bir soğuk görürler.

 Cemal Külünkoğlu = Orada sedirlere uzanırlar ve ne (yakıcı bir) güneş, ne de şiddetli bir soğuk görürler.

 Diyanet İşleri (eski) = Orada tahtlara yaslanırlar; orada yakıcı sıcak ve dondurucu soğuk görmezler.

 Diyanet Vakfi = Orada koltuklara kurulmuş olarak bulunurlar; ne yakıcı sıcak görülür orada, ne de dondurucu soğuk.

 Edip Yüksel = Orada koltuklara yaslanırlar; orada ne (yakıcı) güneş ne de dondurucu soğuk görürler.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Orada erîkeler üzerine dayanmışlardır ne Güneş görürler onlarda ne de zemherîr

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Orada koltuklar üzerine yaslanmışlardır. Orada ne güneş görürler, ne de şiddetli soğuk;

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Orada donatılmış koltuklar üzerine dayanmışlardır: Orada ne yakıcı güneş görürler, ne de şiddetli soğuk.

 Gültekin Onan = Orada tahtlar üzerinde yaslanıp dayanmışlardır. Orada ne (yakıcı) bir güneş ve ne de dondurucu bir soğuk görürler.

 Harun Yıldırım = Orada tahtlara yaslanırlar. Orada güneş de görmeyeceklerdir, soğuk da.

 Hasan Basri Çantay = (Oraya girin) hepiniz, içinde tahtlar üzerine yaslama (bahtiyarlar) olarak, orada ne bir güneş, ne de bir zemheri görmeyerek,

 Hayrat Neşriyat = Orada tahtlar üzerinde oturup yaslanan kimseler olarak! Orada ne bir güneş (sıcağı), ne de bir zemherir (soğuğu) görürler!

 İbni Kesir = Orada tahtlara yaslanırlar, ne yakıcı sıcak ne de dondurucu soğuk görmezler.

 Kadri Çelik = Orada, tahtlar üzerinde yaslanıp dayanmışlardır. Onlar, orada ne (yakıcı) bir güneş ve ne de dondurucu bir soğuk görürler.

 Muhammed Esed = Orada sedirlere uzanacaklar ve ne (yakıcı bir) güneş, ne de şiddetli bir soğuk görmeyecekler,

 Mustafa İslamoğlu = Orada divanlara sere serpe uzanacaklar; ne sıcağa ne soğuğa maruz kalacaklar;

 Ömer Nasuhi Bilmen = Orada tahtlar üzerine yaslanırlar, orada ne bir güneş ve ne de bir şiddetli soğuk görürler.

 Ömer Öngüt = Orada koltuklara yaslanırlar. Ne yakıcı sıcak görülür orada, ne de dondurucu soğuk.

 Şaban Piriş = Orada tahtlarına kurulmuşlar, ne yakıcı güneş, ne de dondurucu soğuk görürler.

 Sadık Türkmen = Orada koltuklara kurulmuş olarak bulunurlar; ne yakıcı sıcak görülür orada, ne de dondurucu soğuk.

 Seyyid Kutub = Koltuklara kurulurlar. Orada ne yakıcı güneş, ne de dondurucu soğuk görürler.

 Suat Yıldırım = Koltuklarında diledikleri gibi dinlenir, orada ne güneş sıcağı görürler, ne de dondurucu soğuklara uğrarlar.

 Süleyman Ateş = Orada divanlar üzerinde yastıklara dayanırlar. Orada ne (yakıcı) güneş görürler, ne de dondurucu soğuk.

 Tefhim-ul Kuran = Orada, tahtlar üzerinde yaslanıp dayanmışlardır. Onlar, orada ne (yakıcı) bir güneş ve ne de dondurucu bir soğuk görürler.

 Ümit Şimşek = Orada koltuklara kurulmuşlardır; ne güneş sıcağı görürler orada, ne zemherir soğuğu.

 Yaşar Nuri Öztürk = Koltuklar üzerine yaslanarak otururlar orada. Ne bir güneş görürler orada ne de kavurucu bir soğuk...

 İskender Ali Mihr = Orada tahtlar üzerinde yaslanırlar. Orada güneş (şiddetli sıcak) ve şiddetli dondurucu soğuk görmezler.

 İlyas Yorulmaz = O cennette koltukların üzerine uzanmışlar, orada ne yakıcı bir güneş, nede dondurucu soğuk görürler.