Önceki Ayet Sonraki Ayet  
27. Sûre Neml/13

 فَلَمَّا جَاءتْهُمْ آيَاتُنَا مُبْصِرَةً قَالُوا هَذَا سِحْرٌ مُّبِينٌ

  Fe lemmâ câethum âyâtunâ mubsıraten kâlû hâzâ sihrun mubîn(mubînun).

Kelime Karşılaştırma
fe : böylece
lemmâ : olduğu zaman
câet-hum : onlara geldi
âyâtu-nâ : âyetlerimiz
mubsıraten : görünür halde
kâlû : dediler
hâzâ : bu
sihrun : sihir, büyü
mubînun : apaçık
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Nitekim âyetlerimiz kendilerine gerçeği gösterecek biçimde gelince, “Bu apaçık bir sihirdir” dediler.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Delillerimiz, gözle görünür bir sûrette onlara gösterilince bu, apaçık bir büyü dediler.

 Abdullah Parlıyan = Fakat onlara gerçeği, bütün açıklığıyla ortaya koyan mesajlarımız gelince: “Bu apaçık bir büyü” dediler.

 Adem Uğur = Mucizelerimiz onların gözleri önüne serilince: "Bu, apaçık bir büyüdür" dediler.

 Ahmed Hulusi = Mucizelerimiz apaçık onlara geldiğinde: "Bu apaçık bir sihirdir" dediler.

 Ahmet Tekin = Mûcizelerimiz, onların gözleri önüne serilince: 'Bu aklı etki altına alan apaçık bir sihirdir' dediler.

 Ahmet Varol = Onlara ayetlerimiz açık olarak gelince: 'Bu apaçık bir büyüdür' dediler.

 Ali Bulaç = Ayetlerimiz onlara, gözler önünde sergilenmiş olarak gelince dediler ki: "Bu, apaçık olan bir büyüdür."

 Ali Fikri Yavuz = Vaktaki mucizelerimiz açık olarak onlara geldi: “- Bu meydanda bir sihirdir.” dediler.

 Ali Ünal = Mucizelerimiz bütün açıklığıyla gerçeği gösterici deliller olarak kendilerine takdim edildiğinde (Firavun ve halkı), “Bunlar, belli ki birer büyüden ibaret!” dediler.

 Bayraktar Bayraklı = Mucizelerimiz onların gözleri önüne serilince: “Bu, apaçık bir sihirdir” dediler.

 Bekir Sadak = Ayetlerimiz gozlerinin onune serilince: «Bu apacik bir sihirdir» dediler.

 Celal Yıldırım = Mu'cize ve belgelerimiz onların gözleri önüne acık biçimde sergilenerek gelince, «bu açık bir sihirdir» dediler.

 Cemal Külünkoğlu = Mucizelerimiz onların gözleri önüne serilince: “Bu, apaçık bir büyüdür” dediler.

 Diyanet İşleri (eski) = Ayetlerimiz gözlerinin önüne serilince: 'Bu apaçık bir sihirdir' dediler.

 Diyanet Vakfi = Mucizelerimiz onların gözleri önüne serilince: «Bu, apaçık bir büyüdür» dediler.

 Edip Yüksel = Onlara açıkça görünen mucizelerimiz geldiğinde, 'Bu apaçık bir büyüdür,' dediler.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Bu suretle âyetlerimiz hakıkati gözlerine sokarak vardığı vakıt onlara bu apaçık bir sihir dediler

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Bu şekilde ayetlerimiz, hakikatı gözlerine sokarak onlara vardığı vakit: «Bu apaçık bir büyüdür!» dediler.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Bu şekilde âyetlerimiz onların gözleri önüne serilince, «Bu apaçık bir sihirdir» dediler.

 Gültekin Onan = Ayetlerimiz onlara gözler önünde sergilenmiş olarak gelince dediler ki: "Bu apaçık olan bir büyüdür."

 Harun Yıldırım = Mucizelerimiz onların gözleri önüne serilince: "Bu, apaçık bir büyüdür" dediler.

 Hasan Basri Çantay = Vaktaki âyetlerimiz böyle parlak (ve vazıh) olarak onlara geldi, «Bu, apaçık bir büyüdür» dediler.

 Hayrat Neşriyat = İşte mu'cizelerimiz onlara (hakikati) açıkça gösterir bir şekilde gelince: 'Bu apaçık bir sihirdir' dediler.

 İbni Kesir = Ayetlerimiz böyle vazıh olarak onlara gelince; bu, apaçık bir büyüdür, dediler.

 Kadri Çelik = Ayetlerimiz onlara bütün aydınlığıyla apaçık olarak gelince dediler ki: “Bu, apaçık olan bir büyüdür.”

 Muhammed Esed = Fakat onlara gerçeği bütün açıklığıyla ortaya koyan mesajlarımız gelince: "Bu apaçık bir büyü!" dediler;

 Mustafa İslamoğlu = Fakat onlara göz açıcı nitelikteki (mucizevi) ayetlerimiz gelince: "Bu apaçık bir büyüdür" dediler.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Vaktâ ki, onlara âyetlerimizi, vazihen, (tarik-i hidâyeti gösterir bir halde) geldi. Dediler ki: «Bu apaçık bir sihirden ibarettir.»

 Ömer Öngüt = Açıkça görünen âyetlerimiz onlara gelince: “Bu apaçık bir sihirdir. ” dediler.

 Şaban Piriş = Nitekim ayetlerimiz, gözleriyle görecekleri şekilde, kendilerine gelince: - Bu, apaçık bir sihirdir! dediler.

 Sadık Türkmen = Açıkça görünen mucizelerimiz/ayetlerimiz onlara gelince: “Bu apaçık bir büyüdür!” dediler.

 Seyyid Kutub = Mucizelerimiz onların gözleri önüne serilince «Bu apaçık bir büyüdür» dediler.

 Suat Yıldırım = Mûcize ve belgelerimiz bütün aydınlığıyla apaçık olarak onlara geldiğinde: "Bu besbelli bir büyü!" dediler.

 Süleyman Ateş = Onlara açıkça görünen âyetlerimiz gelince: "Bu, apaçık bir büyüdür" dediler.

 Tefhim-ul Kuran = Ayetlerimiz onlara, gözler önünde sergilenmiş olarak gelince dediler ki: «Bu, apaçık olan bir büyüdür.»

 Ümit Şimşek = Fakat gözleriyle gördükleri âyetlerimiz kendilerine geldiğinde, onlar yine 'Bu apaçık bir büyü' dediler.

 Yaşar Nuri Öztürk = İşte bu şekilde ayetlerimiz göz ve gönül açar bir biçimde onlara geldiğinde şunu deyiverdiler: "Açık bir büyüdür bu..."

 İskender Ali Mihr = Âyetlerimiz onlara görünür olduğu zaman; "Bu apaçık bir sihirdir." dediler.