Önceki Ayet Sonraki Ayet  
25. Sûre Furkân/13

 وَإِذَا أُلْقُوا مِنْهَا مَكَانًا ضَيِّقًا مُقَرَّنِينَ دَعَوْا هُنَالِكَ ثُبُورًا

  Ve izâ ulkû minhâ mekânen dayyıkan mukarranîne deav hunâlike subûrâ(subûran).

Kelime Karşılaştırma
ve izâ : ve olduğu zaman
ulkû : atıldılar
min-hâ : ondan, oradan
mekânen : bir mekân, bir yer
dayyıkan : dar, sıkışık
mukarrenîne : yakınlaştırılmış, (birbirine) bağlanmış olanlar
deav : davet ettiler, çağırdılar (istediler)
hunâlike : orada
subûran : helâk olmak, yok olmak
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Elleri boyunlarına bağlanmış, çatılmış olarak cehennemin daracık bir yerine atıldıkları zaman orada, yok olup gitmeyi isterler

 Abdulbaki Gölpınarlı = Elleri, boyunlarına zincirlerle bağlanarak ateşin dar bir yerine atıldıkları zaman da helâk olduk, bittik diye bağrışacaklar.

 Abdullah Parlıyan = Elleri boyunlarına zincirlerle bağlanarak, cehennemin dar bir yerine atıldıkları zaman, oracıkta yok olmayı isteyecekler.

 Adem Uğur = Elleri boyunlarına bağlı olarak onun (cehennemin) dar bir yerine atıldıkları zaman, oracıkta yok oluvermeyi isterler.

 Ahmed Hulusi = Bağlanmış (çaresiz) olarak orada dar bir mekâna atıldıklarında, "Yetiş ey ölüm!" diye haykırırlar (içine düştükleri acı azaptan tek kurtuluşun ölüm olduğunu fark ederler).

 Ahmet Tekin = Elleri boyunlarına bağlı olarak cehennemin dar bir yerine atıldıkları zaman oracıkta yok olmayı isterler.

 Ahmet Varol = Elleri boyunlarına bağlı olarak onun dar bir yerine atıldıkları zaman orada yokoluşu (ölümü) çağırırlar.

 Ali Bulaç = Elleri boyunlarına bağlı olarak, sıkışık bir yerine atıldıkları zaman, orada yok oluşu isteyip çağırırlar.

 Ali Fikri Yavuz = Elleri boyunlarına bağlı olarak, o ateşin dar bir yerine atıldıkları vakit, orada: “-Ey helâk, neredesin, yetiş!” diye bağırırlar.

 Ali Ünal = Elleri boyunlarına kelepçelenmiş, ayakları bukağılı ve zincirlerle birbirlerine bağlanmış olarak Cehennem’in daracık bir yerine tıkılınca, (bir daha dirilmemecesine yok olup gitmek için) dövünür ve çığrışır dururlar.

 Bayraktar Bayraklı = Elleri boyunlarına bağlı olduğu halde orada dar bir yere atıldıklarında, ölümü çağırırlar.

 Bekir Sadak = Elleri boyunlarina baglanarak, dar bir yerden atildiklari zaman, orada, yok olup gitmeyi isterler.

 Celal Yıldırım = (Şeytanlarla birlikte) elleri boyunlarına bağlı bulunduğu halde ateşten daracık bir yere atıldıkları zaman orada yok olmayı dövünerek isterler.

 Cemal Külünkoğlu = Elleri boyunlarına bağlanmış olarak cehennemin daracık bir yerine atıldıkları zaman orada, yok olup gitmeyi isterler.

 Diyanet İşleri (eski) = Elleri boyunlarına bağlanarak, dar bir yerden atıldıkları zaman, orada, yok olup gitmeyi isterler.

 Diyanet Vakfi = Elleri boyunlarına bağlı olarak onun (cehennemin) dar bir yerine atıldıkları zaman, oracıkta yok oluvermeyi isterler.

 Edip Yüksel = Zincirlenmiş olarak onun dar bir yerinden atıldıkları zaman ölümü çağırırlar

 Elmalılı Hamdi Yazır = Ve çatılıp çatılıp onun dar bir yerine atıldıkları vakıt de orada helâke haykırırlar

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ve çatılıp çatılıp onun dar bir yerine atıldıkları zaman, orada «yetiş ey helak (bizi kurtar)» diye helake haykırırlar!

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Elleri boyunlarına bağlı olarak onun dar bir yerine atıldıkları zaman da, oracıkta yok olmayı isterler.

 Gültekin Onan = Elleri boyunlarına bağlı olarak, sıkışık bir yerine atıldıkları zaman, orada yok oluşu isteyip çağırırlar.

 Harun Yıldırım = Elleri boyunlarına bağlı olarak onun (cehennemin) dar bir yerine atıldıkları zaman, oracıkta yok oluvermeyi isterler.

 Hasan Basri Çantay = Elleri boyunlarına bağlı olarak onun en dar yerine atıldıkları vakit orada (Yetiş ey) helak (diye) bağırırlar.

 Hayrat Neşriyat = Elleri boyunlarına bağlı kimseler olarak onun (o Cehennemin) dar bir yerine atıldıkları zaman, oracıkta (ölsek de kurtulsak diyerek) helâki çağırırlar.

 İbni Kesir = Bağlanmış (çaresiz) olarak orada dar bir mekâna atıldıklarında, "Yetiş ey ölüm!" diye haykırırlar (içine düştükleri acı azaptan tek kurtuluşun ölüm olduğunu fark ederler).

 Kadri Çelik = Birbirine zincirlerle bağlı olarak onun sıkışık bir yerine atıldıkları zaman, orada yok oluşu dileyip çağırırlar.

 Muhammed Esed = ve birbirlerine bağlı olarak daracık bir yerden onun içine atıldıkları zaman, orada o an yok olup gitmek için yakaracaklar!

 Mustafa İslamoğlu = Derken, birbirlerine kelepçeli olarak oranın oldukça dip bir yerine fırlatıldıklarında.. İşte o anda, tam orada yok olmak için yalvaracaklar.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Ve o ateşten dar bir yere etleri boyunlarına bağlı bir halde atıldıkları zaman orada helâki davet eder dururlar.

 Ömer Öngüt = Elleri boyunlarına bağlanarak o ateşin dar bir yerine atıldıkları zaman, orada ölümü çağırırlar.

 Şaban Piriş = Elleri boyunlarına bağlı olarak dar bir yere atıldıkları zaman, orada yok olup gitmek için yalvarırlar.

 Sadık Türkmen = Zincirlere bağlı olarak onun dar bir yerine atıldıkları zaman, orada yok oluşu çağırırlar.

 Seyyid Kutub = Zincirlerle elleri, ayaklarına bağlanmış olarak bu ateşin dar yerine atıldıklarında ise orada «yok olmayı» imdada çağırırlar.

 Suat Yıldırım = Elleri boyunlarına kelepçelenmiş, ayakları bukağılı olarak cehennemin daracık bir yerine tıkılınca, orada yok olmak için can atarlar.

 Süleyman Ateş = (Elleri boyunlarına zincirlerle) Bağlı olarak onun dar bir yerine atıldıkları zaman orada ölümü çağırırlar (yetiş ey ölüm, nerdesin, gel bizi bu azâbdan kurtar! derler).

 Tefhim-ul Kuran = Elleri boyunlarına bağlı olarak, onun sıkışık bir yerine atıldıkları zaman, orada yok oluşu isteyip çağırırlar.

 Ümit Şimşek = Bağlı olarak Cehennemin dar bir yerine tıkıldıkları zaman yok olup gitmek isterler.

 Yaşar Nuri Öztürk = Elleri boyunlarına bağlı olarak onun dar bir yerine atıldıklarında, orada haykırırlar: "Nerdesin ey ölüm!"

 İskender Ali Mihr = Ve birbirine bağlanmış olarak oradan, dar sıkışık bir yere atıldıkları zaman orada helâk (yok) olmayı istediler.

 İlyas Yorulmaz = Cehenneme en yakın, girilecek olan dar yerine geldiklerinde, oradan azabın dehşetini görüp acı ile bağıracaklar.