Önceki Ayet Sonraki Ayet  
15. Sûre Hicr/13

 لاَ يُؤْمِنُونَ بِهِ وَقَدْ خَلَتْ سُنَّةُ الأَوَّلِينَ

  Lâ yu’minûne bihî ve kad halet sunnetul evvelîn(evvelîne).

Kelime Karşılaştırma
lâ yu’minûne : inanmazlar, iman etmezler
bi-hi : ona
ve kad : ve olmuştur
halet : geçti
sunnetu : sünnet (âdet)
el evvelîne : evvelkiler
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Önceki milletlerin (helâkine dair Allah’ın) kanunu geçmiş iken onlar buna (Kur’an’a) inanmazlar.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Gene ona inanmazlar ve gerçekten, eskilerin yolu yordamı da böylece olup bitmiş, onlar da bu yüzden azâba uğrayıp gitmiştir.

 Abdullah Parlıyan = Geçmiş toplumların başına gelen felaketler, onlar için ibret olarak durmasına rağmen, gene de O Kur'ân'a iman etmezler.

 Adem Uğur = Öncekilerin başına gelenlerden ders almaları gerekirken onlar hala buna (Kur'an'a) inanmıyorlar.

 Ahmed Hulusi = Ona (hatırlatıcı BİLGİye) iman etmezler. . . Evvelce iman etmeyenlerin yaşadıkları sonuçlardan da ders almazlar.

 Ahmet Tekin = Allah’ın kitaplarına iman etmeyen önceki kavimlere, yürürlükte olan ceza kanunları uygulandığı halde, Onlar Kur’ân’a iman etmeyecekler.

 Ahmet Varol = Ona iman etmezler. Oysa öncekiler hakkındaki uygulama geçmiştir. [1]

 Ali Bulaç = Onlar ona (indirilen kitaba) inanmazlar, oysaki evvelkilerin sünneti geçmiştir.

 Ali Fikri Yavuz = Kur’ân’a iman etmezler, halbuki, evvelki inkârcılar hakkında Allah’ın sünneti (onlara yaptığı azâp hali) geçmiştir. (İbret için önlerinde duruyor).

 Ali Ünal = Ama o suçlular ona inanmayacaklardır; çünkü öncekilerin nasıl davrandıkları ortada.

 Bayraktar Bayraklı = Geçmişteki milletlerin durumu ortada iken, yine de ona inanmazlar.

 Bekir Sadak = (12-13) Ayni sekilde biz de Kitap'i suclularin kalblerine sokariz, ama ona yine de inanmazlar. Oysa kendilerinden oncekilerin ugradiklari meydandadir.

 Celal Yıldırım = Kur'ân'a inanmazlar. Halbuki öncekilerin (bu yüzden başlarına) bir sünnet (ilâhî hüküm) de gelip geçmiştir, (misâli vardır).

 Cemal Külünkoğlu = (Fakat) Geçmiş ümmetlerin başlarına gelen felaketler ibret teşkil ettiği halde yine de onlar inanmazlar.

 Diyanet İşleri (eski) = (12-13) Aynı şekilde biz de Kitap'ı suçluların kalblerine sokarız, ama ona yine de inanmazlar. Oysa kendilerinden öncekilerin uğradıkları meydandadır.

 Diyanet Vakfi = Öncekilerin başına gelenlerden ders almaları gerekirken onlar hala buna (Kur'an'a) inanmıyorlar.

 Edip Yüksel = Nitekim, ona inanmazlar. Kendilerinden öncekilerin sünneti (adeti) de böyleydi.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Kendilerinden öncekilerin sünneti (başlarına gelenler) geçmiş olduğu halde, yine de ona inanmazlar.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Geçmiş milletlerin başına gelenler önlerinde geçmişken yine de ona iman etmezler.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Kur'âna iman etmezler, halbuki öncekilerin sünneti (inanmadıkları için başlarına gelenler) gelip geçmiştir.

 Gültekin Onan = Onlar ona (indirilen kitaba) inanmazlar, oysa ki öncekilerin sünneti geçmiştir.

 Harun Yıldırım = Öncekilerin başına gelenlerden ders almaları gerekirken onlar hala buna (Kur'an'a) inanmıyorlar.

 Hasan Basri Çantay = (Kendilerinden) evvelkilerin (İmansızlıkları ve istihzaları yüzünden ma'ruz kaldıkları felâketler ma'lûm iken ve o gibiler hakkında ilâhî bir) sünnet (ve kanun) da geçmişken yine onlar buna (bu Kur'ana, bu peygambere) inanmazlar.

 Hayrat Neşriyat = Onlar ona (indirilen Kitaba) inanmazlar, oysaki evvelkilerin sünneti geçmiştir.

 İbni Kesir = Kendilerinden öncekilerin uğradıkları ortada iken yine de ona inanmazlar

 Kadri Çelik = Onlar ona (indirilen kitaba) inanmazlar, oysaki evvelkilerin sünneti de böyle olup gitmiştir.

 Muhammed Esed = önceki (zalim)lerin izlediği yol (ve bu yolda başlarına gelenler) de nicedir gözlerinin önünde olduğu halde buna inanmazlar.

 Mustafa İslamoğlu = onlar da öncekilerin nasıl bir model ortaya koydukları sergilendiği halde, (yine de) bu (vahye) inanmazlar.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Onlar buna, (bu Kur'an'a) inanmazlar. Halbuki, evvelkilerin sünneti (başlarına gelen felaketler) gelip geçmiştir.

 Ömer Öngüt = Kendilerinden öncekilerin sünneti (başlarına gelenler) geçmiş olduğu halde, yine de ona inanmazlar.

 Şaban Piriş = Onlar da öncekilerin yaptığı gibi ona inanmazlar.

 Sadık Türkmen = Ona inanmıyorlar, oysa kendilerinden öncekilerin sünneti (yasası) geçmiştir.

 Seyyid Kutub = Onlar Kur'an'a inanmazlar. Oysa daha önceki yoldaşları hakkında ilahi kanun işlemişti.

 Suat Yıldırım = (12-13) Biz böylece o inkâr ve alayı suçluların kalplerine sokarız. Geçmiş ümmetlerin başlarına gelen felaketler ibret teşkil ettiği halde yine de onlar iman etmezler.

 Süleyman Ateş = Kendilerinden öncekilerin sünneti (inkârcıların mahvedileceği yasası) geçtiği halde yine de ona inanmazlar.

 Tefhim-ul Kuran = Onlar ona (indirilen Kitaba) inanmazlar, oysaki evvelkilerin sünneti geçmiştir.

 Ümit Şimşek = Onlar inanmazlar; oysa evvelkilerin başlarına gelenler, onları da kapsamına alacak bir yasa olarak cereyan etmiştir.

 Yaşar Nuri Öztürk = Ona inanmazlar. Oysaki, öncekilerin yol ve yöntemleri gözlerinin önünden geçmiştir.

 İskender Ali Mihr = Evvelkilerin sünneti (adeti) gelip geçtiği halde onlar, ona (resûle) îmân etmezler.

 İlyas Yorulmaz = Onlar asla elçilere inanmayacaklar. Zira, önceki inkarcılarda aynı şekilde inanmamışlardı.