Önceki Ayet Sonraki Ayet  
25. Sûre Furkân/12

 إِذَا رَأَتْهُم مِّن مَّكَانٍ بَعِيدٍ سَمِعُوا لَهَا تَغَيُّظًا وَزَفِيرًا

  İzâ raethum min mekânin baîdin semiû lehâ tegayyuzan ve zefîrâ(zefîran).

Kelime Karşılaştırma
izâ : olduğu zaman
raet-hum : onları gördü
min mekânin : bir mekândan, bir yerden
baîdin : uzak
semiû : işittiler
lehâ : onu, onun
tegayyuzan : öfkeli (olan)
ve zefîran : ve uğultulu (olan)
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Bu ateş onları uzak bir mesafeden görünce onun müthiş kaynamasını ve uğultusunu işitirler.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Ateş, onları tâ uzaktan gördü mü duyacak onlar, ateşin şiddetli kızgınlığını ve harıl harıl yanarken çıkardığı sesi.

 Abdullah Parlıyan = Ateş onları taa uzaktan gördü mü, onlar ateşin şiddetli kızgınlığını ve harıl harıl yanarken çıkardığı sesi duyacaklar.

 Adem Uğur = Cehennem ateşi uzak bir mesafeden kendilerini görünce, onun öfkelenişini (müthiş kaynamasını) ve uğultusunu işitirler.

 Ahmed Hulusi = Daha cehenneme girmeden (kabir âlemlerindeyken), onun taşan öfkesini ve şiddetli uğultulu sesini işitirler.

 Ahmet Tekin = Cehennem ateşi, uzak bir mesafeden kâfirleri görünce; onlar cehennemin öfkeli kükremesine, kaynamasına ve uğultusuna kulak verirler.

 Ahmet Varol = O onları uzak bir yerden görünce onlar onun öfkelenişini [2] ve uğultusunu duyarlar.

 Ali Bulaç = (Ateş,) Onları uzak bir yerden gördüğünde, onlar bunun gazablı öfkesini ve uğultusunu işitirler.

 Ali Fikri Yavuz = Öyle ki, bu ateş onları uzak bir yerden gördüğü vakit, onlar, bunun galeyan ve homurdanışını işitirler.

 Ali Ünal = Bu Ateş onları daha uzaktan görünce, onun öfkeyle nasıl gürlediğini ve nasıl korkunç homurtular çıkardığını işitirler.

 Bayraktar Bayraklı = O ateş uzaktan kendilerine göründüğünde, onun kaynama sesini ve uğultusunu işitirler.

 Bekir Sadak = Bu ates, onlara uzak bir yerden gozukunce, onun kaynamasini ve ugultusunu isitirler.

 Celal Yıldırım = O ateş bunları uzak bir yerden görünce, onun, öfkesinden köpürüp korkunç uğultusunu duyarlar,

 Cemal Külünkoğlu = (Bu ateş) onları uzak bir yerden görünce onlar onun gazaplı öfkesini ve uğultusunu işitirler.

 Diyanet İşleri (eski) = Bu ateş, onlara uzak bir yerden gözükünce, onun kaynamasını ve uğultusunu işitirler.

 Diyanet Vakfi = Cehennem ateşi uzak bir mesafeden kendilerini görünce, onun öfkelenişini (müthiş kaynamasını) ve uğultusunu işitirler.

 Edip Yüksel = Cehennem onları uzaktan görünce, onun öfkesini ve uğultusunu işitirler.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Ki onları gördüğü vakıt ona mahsus bir hışımlanma, bir zefîr işitirler

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = O ateş onları uzak bir yerden gördüğü zaman, ona özgü bir hışımlanma ve uğultu duyarlar.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Ki, cehennem ateşi uzak bir mesafeden kendilerine görününce, onun bir hışımlanmasını (kaynamasını) ve uğultusunu işitirler.

 Gültekin Onan = (Ateş,) Onları uzak bir yerden gördüğünde, onlar bunun gazablı öfkesini ve uğultusunu işitirler.

 Harun Yıldırım = Cehennem ateşi uzak bir mesafeden kendilerini görünce, onun öfkelenişini (müthiş kaynamasını) ve uğultusunu işitirler.

 Hasan Basri Çantay = O, kendilerini uzak bir yerden gördüğü zaman onlar bunun o müdhiş gazablanışını ve uğultusunu duyacaklardır.

 Hayrat Neşriyat = (Bu öyle bir ateştir ki) onları (o kâfirleri) uzak bir yerden görünce, onun öfkelenişini ve homurtusunu işitirler.

 İbni Kesir = Bu, kendilerine uzak bir yerden gözükünce onun kaynayışını ve uğultusunu duyacaklardır.

 Kadri Çelik = (Ateş,) Onları uzak bir mesafeden gördüğünde, onlar bunun (ateşin) gazaplı öfkesini ve uğultusunu işitirler.

 Muhammed Esed = O ateş uzaktan karşılarına çıkınca onun öfkeli kükremesini ve uğultusunu işitecekler;

 Mustafa İslamoğlu = Onlar, çok uzak bir mekandan dahi, kendilerini gördüğü zaman o ateşin nasıl bir homurtuyla kükrediğini elbet işitecekler.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Onları uzak bir mekandan görünce onun için bir galeyan ve bir şiddetli ses işitirler.

 Ömer Öngüt = Cehennem onları uzak bir yerden gördüğü zaman, onlar bunun müthiş gazaplanışını ve uğultusunu işitirler.

 Şaban Piriş = Bu ateş onlara uzak bir yerden göründüğü zaman, onun gürültüsünü ve uğultusunu işitirler.

 Sadık Türkmen = (ateş) uzak bir yerden onları gördüğü zaman, onlar bunun öfkesini ve homurtusunu işitirler.

 Seyyid Kutub = Bu ateş onları uzaktan görünce onun uğultusu ve öfkeli solumaları kulaklarına gelir.

 Suat Yıldırım = Bu ateş onları, daha uzaktan görünce, onun öfkesinden gürlediğini ve korkunç homurtusunu işitirler.

 Süleyman Ateş = (Bu ateş) onları uzak bir yerden görünce onlar bunun öfkesini ve homurtusunu işitirler.

 Tefhim-ul Kuran = (Ateş,) Onları uzak bir yerden gördüğünde, onlar bunun gazablı öfkesini ve uğultusunu işitirler.

 Ümit Şimşek = Onu uzaktan gördüklerinde öfkeyle gürleyişini işitirler.

 Yaşar Nuri Öztürk = O, onları uzak bir yerden gördüğünde, onlar onun kaynayan öfkesini ve uğultusunu işitirler.

 İskender Ali Mihr = (Cehennem), onları uzaktan gördüğü zaman onun öfkesini ve uğultusunu işittiler.

 İlyas Yorulmaz = Ateş onları uzaktan gördüğü zaman, ateşe girecekler öfke ile kaynayan ateşin sesini duyarlar.